Brigitte Labbé: “Her çocuk, kendini ifade etmesine izin verilirse, inanılmaz derecede yaratıcı ve duyarlıdır.”

Mart 14, 2023

Brigitte Labbé: “Her çocuk, kendini ifade etmesine izin verilirse, inanılmaz derecede yaratıcı ve duyarlıdır.”

Söyleşi: Sedanur Yoldaş 

Fransızcadan çeviren: Azade Aslan

Tüm dünyada felsefeyi milyonlarca çocuğun, anne babanın ve eğitimcinin gündelik yaşamına ustalıkla yerleştiren Çıtır Çıtır Felsefe dizisinin yaratıcısı Brigitte Labbé ile Sanatçılar ve Dünya adlı yeni kitabı üzerine söyleştik.

Çıtır Çıtır Felsefe, Türkiye’de 33 kitaba ulaştı. Teknoloji, uzay, yapay zekâ gibi gelişmelerin yanı sıra pandemi ve iklim krizi gibi küresel sorunlarla mücadele edilen bir dönemde “felsefe” daha da anlamlı hale geliyor. Diziye başladığınız dönemle bugünün gündemlerini düşününce, “felsefe”nin bugünkü önemi hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Felsefe, evrensel ve zamanın ötesinde sorularla ilgilenir. Bizi, kendimizi daha iyi tanımaya, “öteki” ve “ötekiyle olan ilişkimiz” hakkında düşünmeye, dünya üzerine kafa yormaya, dünyayla ilişkimizi sorgulamaya davet eder… Dolayısıyla felsefenin önemi, bence çağa göre değişmez. Öte yandan, bazı zamanlarda ona daha da fazla ihtiyaç duyduğumuzu hissedebiliriz. Esas olanı hatırlamak için sanki bir tür pusula bulmaya ya da o pusulayı yeniden keşfetmeye ihtiyaç duyarız.   

Günümüz “sanat eseri” geçmişten, dünden farklı elbette. Tarzlar, beğeniler, form ve teknikler değişti, değişiyor. Peki, dünün sanatçısıyla bugünün sanatçısı arasında nasıl bir fark var? 

Eğer kelimenin tam anlamıyla sanatçıdan söz ediyorsak, dünün sanatçısıyla bugünün sanatçısı arasında fark olduğunu düşünmüyorum. Sanatçı, dünyanın gürültü patırtısı ve kaosu içinde bir resim, bir heykel, bir fotoğraf, bir müzik, bir dans, bir şiir, bir oyun, bir roman ortaya çıkaran ve bize “Dur, bak, dinle,” diyen kişidir.

Sanatın insana iyi geldiği söylenir. Bir müziğin bizi etkilemesi, hüznümüzü dağıtması kadar bir bale resitali de duygularımızı coşturabilir. “Sanatın iyi gelmesi” çok yaygın ve herkesin deneyimleyebildiği bir şey olmasına rağmen, neden sanatın yararını anlatmak ihtiyacı duydunuz? 

Size katılıyorum, sadece sanatın faydalarından bahsetmek için bir kitap yazmak anlamsız olurdu. Bir açıklamaya ihtiyaç duymaksızın, herkes bunu hissedebilir. Ancak Sanatçılar ve Dünya kitabı bundan ibaret değil, benim amacım sanatçının politik, ekonomik, sosyolojik ve felsefi rolünün anlaşılmasını sağlamak. Kitabın adının Sanatçılar ve Dünya olmasının nedeni de bu.

Özellikle bizim gibi ülkelerde sanatçı olmanın işe yararlılığı konusunda önyargılar var. İnanç ve toplumsal yapı önemli çerçeveler çiziyor, sınırlar belirliyor. Sizce bu durum çocukların ve gençlerin düşüncelerini, estetik algılarını ve kariyer planlarını nasıl etkiliyor?

Sanatçı, tam da bahsettiğiniz referans çerçeveleriyle oynayan ve onları kıran kişidir; sanatçı söz ettiğiniz sınırlarla oynar ve onların ötesine geçer. Çünkü sanatçının içinde bir gereklilik ve aciliyet vardır: Yaratma ihtiyacı. Çoğu zaman da, kısıtlamalar ve sınırlar sanatçı için muazzam bir enerji kaynağıdır. Sanatçıyı harekete geçiren ihtiyaç, kendini ifade etmenin yollarını her zaman bulacaktır ve çocuklarla gençler de bunu bilir.

Leo’nun Marcel Duchamp’ın “Çeşme” adlı eserine verdiği tepkiyle, sanatı ve sanatçıyı anlamak için belirli bir bilince sahip olunması gerektiğini vurguluyorsunuz. Çocuklara bu bilinci nasıl aktarmak gerekir? Onları müzelere, konserlere götürmek, sanat eğitimi vermek, sanat zevki geliştirmek için yeterli  denebilir mi? 

Evet, onları müzeye götürmek (saatlerce dolaşıp onları sıkmadan!!!) sanat zevkini geliştirmenin bir yoludur; konsere, tiyatroya, dans gösterisine götürmek de… Ayrıca sanatçılarla tanıştırmak, atölyelerini gezdirmek de öyle. Ancak bu her zaman mümkün olmaz. Bu yüzden onlara şiir okuyabilir, birlikte resim yapabilir, evde gösteriler hazırlayabiliriz. Ayrıca doğayı gözlemleyebilir, gün batımını izleyebilir, bir kuşun ötüşünü dinleyebilir, dinlemek, bakmak, hissetmek, dokunmak için durmayı öğretebiliriz…. Tüm bunlar sanata ve güzelliğe dair bir zevk geliştirecektir.

Sanatçı her zaman çağının ötesinde bir dünyada, anarşist ve uyumsuz. Baskıcı toplumların hiç hoşlanmadığı özellikler. Çocukların sanatçıların büyüsüne en yakın insanlar olduğunu söyleyebilir miyiz? Nerdeyse dünyanın pek çok ülkesinde onları da tıpkı sanatçılar gibi düzene uygun kafalar haline getirmeye odaklanıyor bütün otoriteler. Ne dersiniz?

Doğru, baskıcı toplumlar her zaman kültüre, sanata saldırır, çünkü özgürlük iktidarları korkutur. Ve evet, çocuk sanatçıya yakındır. Her çocuk, kendini ifade etmesine izin verilirse, inanılmaz derecede yaratıcı, hayal gücü kuvvetli ve duyarlıdır. Ebeveynlerin, büyükanne ve büyükbabaların, öğretmenlerin ve çocuklarla temas halinde olan tüm yetişkinlerin büyük bir sorumluluğu var: Bu yaratıcılığa saygı duymak ve onun filizlenmesine izin vermek. Bu da, sürekli yargılamaktan, değerlendirmekten, not vermekten kaçınmak, tam tersine, onları cesaretlendirerek yaratıcı dürtülerine eşlik etmek anlamına geliyor.

edebiyathaber.net (14 Mart 2023)

“Brigitte Labbé: “Her çocuk, kendini ifade etmesine izin verilirse, inanılmaz derecede yaratıcı ve duyarlıdır.”” üzerine bir yorum

Yorum yapın