Umut dolu bir varoluş mücadelesinin hikâyesi: “Dominikli” | Gökçe Tokatlıoğlu

Mayıs 16, 2023

Umut dolu bir varoluş mücadelesinin hikâyesi: “Dominikli” | Gökçe Tokatlıoğlu

Yazar Angie Cruz’un Dominikli adlı romanı, 1960’larda şimdiki adı Dominik Cumhuriyeti olan Karayiplerdeki Hispanyola adasında yaşayan daha iyi hayat koşulları ve politik belirsizliklerden çıkış için on beş yaşındaki kızı ve onun yapacağı iyi bir evliliğe ümit bağlayan, çiftçilik yapan ailesinin hikâyesi ekseni etrafında örülüyor. Yazarın dünyaya bakışını seslendiren, anlatıcısı hikâyenin baş kahramanı olan Ana’nın sesine odaklı bu anlatı Angie Cruz’un kendi annesinin hikayesinden esinlenilmiş. Roman Dominikli Ana’nın, ailesinin sahip olduğu meyve bahçelerinden New York’a uzanan yaşamını, kadın olmak, anne olmak, New York’ta göçmen olmak, farklı renkte olmak (beyaz olmayan Amerikalılar), işçi sınıfından olmak gibi evrensel konuları ele alırken Latin Amerika kültürünü, göçün getirdiği değişimleri ve iki ülkenin içinde bulunduğu siyasi iklimi okuyucuya sunuyor.

Kalabalık bir aileye sahip olan Ana dört kardeşli, iki kuzeniyle ve ana-babasıyla yaşar. Babasının bir colmadosu yani bakkal dükkânı var. Ailece yemek yemeyi, müzikle eğlenmeyi, dansı, farklı karakterlere sahip olmalarına karşın birlikte vakit geçirmeyi severler. Kız kardeşi Teresa anne baskısına rağmen iyi bir evlilik yerine aşkının peşinden gider ve ailenin geleceğini kurtaracak tek umut Ana’dır. Tarım arazilerindeki meyve ağaçlarının birkaç yıl içinde çürüyeceği ve araziyi değerlendirmek için en iyi fırsatın bu arazinin satışının yapılması gereği üzerine New York’ta çalışan, başkent Santa Domingo’da yaşayan Dominikli kardeşlerden Cruiz ailesinin büyük oğlu Juan’ın evlenme teklifini ailece değerlendirirler. Böylece Cruiz kardeşler bu arazi üzerinde gelecek yıllarda yeni yatırımlar yapabilecek, belki bir restoran açabileceklerdir. 1960’larda betonlaşma Dominik’te de kıymetli hale gelmektedir. Ana ve ailesi, Cruiz ailesi ile ortaklık yapacak, kızlarının evliliğinin ardından New York’a gidebileceklerdir.

Roman çok katmanlı bir anlatıma sahip, o dönemdeki Dominik Cumhuriyeti’nin siyasi buhranlı yıllarından söz eder.  1960’ların başında yaşanan iç savaş, ABD’nin askeri müdahalesi ile sonuçlanır. (1961’de Trujillo yönetiminin devrilmesinin ardından temsili demokrasiye geçilir,1965’te iktidar değişir Gomez siyahi iktidarı gelir, 1966’da muhafazakâr sosyal Hristiyan Reform partisi yönetime gelir) * Trujillo’nun suikaste uğramasıyla tüm başkente kaos hakimdir. Saatler süren elektrik kesintileri, ambarların boşaltılması, hırsızlık gibi olaylara karşı her şey kilit altında tutulur.

İki ailenin ortak noktası yoksulluğa karşı verdikleri mücadele ve daha çoğuna sahip olma, sınıf atlama  ve daha güvenli bir yaşam arzusu. Ruiz kardeşlerin ortak tutkusu ise toprak, para, yatırım ve bu konuşmaları hiç bitmez… 

Göçmen olmak, işçi sınıfından olmak, beyazların egemen olduğu başka bir dünyada kendine yer edinmek, sadece etnik ya da ırksal özelliklerinden dolayı yaşadıkları ayrımcılık, tenin renginden ötürü daha iyi iş edinememek gibi sorunları yaşamaları romanın önemli konuları arasında yer alır. Vietnam savaşı ve Amerika’daki protesto gösterileri, insan hakları ve tüm ırkların kardeşliğini savunan 1965’te suikaste uğrayan Malcom X’in mücadelesi dönemin politik durumunu yansıtan, romanın arka planındaki önemli siyasal olaylardandır. 

Özellikle kadınların yaşadıkları ikili baskı mekanizmaları, hem ev içinde hem toplumdaki rolleri, nasıl davranmaları  gerektiği, cinsiyetçi gündelik yaşam içinde karşılaştıkları şiddet, aşağılama, erkeğin kadın üzerindeki egemenliğini sağlayan ataerkil hiyerarşi içinde nasıl yer aldıkları ve erkeklerin de kapitalizmin egemenliğindeki ekonomik sınıf yapısı içindeki ezilme ilişkileri  yazar tarafından ben anlatı ile kurgulanarak Ana’nın kendi hayatını anlatımıyla başlıyor ve Juan’ın hayatına girmesiyle hikâye açılarak, bu konular etrafında sonuna kadar devam ediyor. Roman konusu açısından evrensel niteliğe sahip, annelerin kızlarının geleceklerini iyi planlaması, sosyal statü atlamak için evliliklerini araç olarak kullanması fikrini aşılaması her toplumda karşılaşılan bir olgu sınıf, cinsiyet, köken, milliyet ayırt etmeden yaşadığımız coğrafyada da karşılaştığımız can alıcı sorunlardan. Ana’nın annesinin, kızlarına hayatta kalmak için rol yapmalarını öğütlemesi örneğinde olduğu gibi, televizyonda izledikleri rol modelleri olan o dönemin First Lady’si Jackie Kennedy’nin kadınlara aileyle ve iyi bir eş olmakla ilgili tavsiyeleri de, tüm Amerika’daki kadınları etkilemeyi başarmıştır. Öte yandan Ana’nın annesi meslek sahibi olabileceği bir iş mesela sekreterlik için daktilo eğitimi almasını, böylelikle kendi işini kurup ailesine destek olabileceğini gitmeden önce ve her mektubunda hatırlatır.  Aslında anneler genç kızlarına yönelik toplumsal cinsiyet rollerinin aktarımını gerçekleştiren en büyük aktörlerdir. 

Ana’nın özgür ve inatçı kız kardeşi Teresa’dan farklı olarak ailesinin seçtiği kişiyle evliliği, çocukluktan genç kızlığa geçemeden evlenişiyle birdenbire kendi kadınlığı ile tanışması, yaşamını yönlendiremeyişi, anneliğe hazırlığı, hamileliği, eşinin kardeşine karşı hissettikleri, içine düşmek istemezken kendini aşkın dibinde bulması ve ilişkide ikinci kadın olmak romanın ikinci katmanı olarak görülebilir. Ana; suç, soygun gibi tehlikelerin olduğu büyük kentte hem savunmasızdır hem kendi başına ayakta durmak için iş bulmak ister. Dominik’e özgü yemekleri (yazar, yemekler de kültürün bir parçası olduğu için bunlara özellikle yer verir). Eşinin kardeşi Cesar ile New York’un ızgara biçimli yukardan aşağıya caddelerinde, doğudan batıya bulvarlarında satış yaparlar. Ancak kendi ailesini New York’a çağırdığında her şey alt üst olur. Sakladığı fiziksel şiddet ailenin gözü önünde olur. 

 Yazar karakterleri gerçekçi biçimde kurgular, olay örgüsüne dayalı Ana ve Juan’ın aile ve iş arkadaşları çevresinde genişleyen hikayeleri romana hız kazandırır, okuyucu karakterlerin akıbetini öğrenmek için sayfaları çevirir.  

İyi bir aileden gelen bu sessiz taşra kızının yaptığı evlilik acaba aile için gerçekten son kurtuluş olacak mıdır?

Ana’nın annesinin öğütlerinden birinde sorduğu gibi “hangisisin ya denizayısı olur dişlerin sökülür ve yok olursun ya da köpek balığı olur kendini gösterirsin ve herkes toz olur.”

Romanı merak edenlere şu soruyu sormak isterim: Sizce Ana hangisi olacak?

ANGIE CRUZ:

 New York doğumlu, Dominikli, Soledad (2021) ve Let It Rain Coffee (2005)adlı iki romanın yazarı. Aster(ix), sanat ve edebiyat gazete editörü, çalışmaları Gulf Coast, Kweli ve NYTimes’te yayınlandı. University of Pittsburg’ da MFA programında (Master Of Fine Arts in Creative Writing ) yaratıcı yazarlık dersleri veriyor. Bu kitabı Time, Newsweek, Oprah Magazine, The Washington Post ve The New York Time’da 2019’un en çok beklenen en iyi kitabı seçildi. İspanyolca yazıldı sonra İngilizce yayımlandı. Dördüncü romanı How Not To Drown In A Glass of Water  2022 Sonbahar Flatiron Books’tan çıktı.

Okumada faydalı olabilecek ek bilgi:

Hispanyola adasında Haiti ve Dominik Cumhuriyeti yer alır. Sol tarafında Haiti, batıda Porto Riko, Küba ve Jamaika ise solda kalır.  Dominik Cumhuriyeti Avrupalıların Amerika kıtalarında oluşturdukları ilk yerleşim. Adanın tarihsel önemi Santa Domingo’nun Amerika’lardaki ilk sömürge başkenti olması. Aslında önce Kristof Kolomb’un 1492’ de Hispanyola Adasına ayak basmasıyla başlıyor bu süreç. Öyle ki yazarın bahsettiği Kolomb’un gemilerinin adını andıkları, çocuk tekerlemelerinin oyunlarda hala sürüyor olması bu bilincin nasıl kazındığına işaret ediyor. (Oyunun adı: İşgalciler, conquastiadorlar, oyunda çocuklar, gemilere; şeker kamışı, mango, hindistan cevizi ve hurma satarlar) Ülke nüfusunun %73’ ü melez, ve %95’i Hristiyan. Adada şeker kamışı, tütün, kahve, muz, pamuk ve pirinç üretimi yaygın. 

Notlar:

angiecruz.com

apogeejournal.org

*Wikipedia.org

edebiyathaber.net (16 Mayıs 2023)

Yorum yapın