Ressam Paul Gauguin’in notları ilk kez Türkçede

Ağustos 20, 2020

Ressam Paul Gauguin’in notları ilk kez Türkçede

Paul Gauguin’in “Öncesi ve Sonrası” adlı kitabı, Halil Gediz çevirisiyle Alakarga Sanat Yayınları tarafından yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

İzlenimci ekolün önde gelen sanatçılarından Fransız ressam Paul Gauguin’in gerek anılarıyla gerek özgün ve delişmen fikirleriyle kaleme aldığı, yer yer şaşırtıcı, kimi zaman hayranlık, bazense büyük bir duygudaşlık uyandıran notlarından oluşan kitabı Öncesi ve Sonrası (Orijinali: Avant et Après) Halil Gediz’in çevirisiyle Alakarga Sanat Yayınları’ndan çıktı.

Kitap, ressamın Van Gogh’la olan dostluğundan onun meşhur kulağını kesme hikayesine; Okyanusya’ya olan yolculuğundan yerlilerin bulunduğu adada yaşadıklarına dek en derin gerçekleri bütün içtenliğiyle sunuyor.

Arka kapak metni:

“Çok yakında Markizliler hindistancevizi ağacına tırmanamaz, karınlarını doyurdukları yabani muzları toplamak için dağlara çıkamaz hale gelecekler. Okulda alıkoyulmuş ve fiziki hareketlerden yoksun bırakılmış çocukların yöntem bilmez, giyinik bedenleri gitgide narinleşecek ve dağda bir gece dahi geçiremez hale gelecek. Hepsi ayakkabı giymeye başladılar; artık hassaslaşan ayakları sarp patikalarda koşamayacak, çakıllı dereleri aşamayacak. Biz de bu acı sahneyi, büyük bir kısmı tüberküloz olmuş, böbrekleri çalışmaz hale gelmiş ve yumurtalıkları cıva yüzünden mahvolmuş bu soyun tükenişini izliyoruz.”

İzlenimci resmin büyük isimlerinden Paul Gauguin’in kaleminden notlar… Yaşam mücadelesi, sanat, edebiyat, doğa, aşk, cinsellik, sevgi, öfke… Gauguin, defterinin başına oturmuş ve içinden geçenleri, anılarıyla besleyerek yazmış. “Öte yandan bu bir kitap değil, daha çok, bir gevezelik,” diye üstüne basa basa belirtse de, ortaya elden bırakılamayacak denli çekici bir kitap çıkmış.

Yazar Hakkında:

Paul Gauguin, Fransız Post-Empresyonist ressam. Kökleri Peru ve İspanya’ya dayanan bir ailenin oğlu olarak 7 Haziran 1848’de Paris’te dünyaya geldi. Henüz 3 yaşındayken bir gemi seyahati sırasında babasını kaybeden Gauguin erken çocukluk dönemini sol eğilimli ailesinin siyasi nedenlerle sürüldüğü Peru, Lima’da geçirdi. 7 yaşında Fransa’ya döndü ve 17 yaşındayken deniz kuvvetlerine katılarak ticari gemilerde seyahat etti. Fransa-Prusya Savaşından sonra yaşamını düzene sokmak adına borsacı oldu ve aynı dönemde Camille Pissaro ile birlikte resim yapmaya başladı. İzlenimcilerle birlikte düzenli olarak sergiler açtı ve 1886 yılında ilk kez Bretonya’ya Pont-Aven’e gitti. Burada, liderliğini sürdürdüğü Pont-Aven Okulu’nda birçok ressamla birlikte İzlenimci ve Divizyonist resim anlayışına karşı çıktı ve “Vaazdan Sonraki Hayal” adlı tablosundan da anlaşılacağı üzere renklerde ve formlarda daha fazla basitlik arayışını ifade eden Bireşimcilik anlayışını geliştirdi. Daha sonra uygarlığın riyakârlığından uzak kalmak isteyen, kurtuluşu egzotikliğin ve ilkel sanatların cazibesine kapılmakta bulan Paul Gauguin 1891’de Fransız Polinezyası’na giderek, önce Tahiti Adasına, ardından “Nereden geliyoruz? Neyiz? Nereye gidiyoruz?” gibi önemli eserlerinin birçoğunu resmettiği Markizler’deki Hiva Oa Adasına yerleşti. Orada tamamıyla ilkel bir yaşam sürdü. Ancak, orada da aradığı huzuru bulamayıp sömürge yönetiminin açgözlülüğüyle, sağlık ve ekonomik sorunlarla boğuşan Gauguin, bacağındaki yaranın sebep olduğu şiddetli ağrıları yatıştırmak için aldığı yüksek dozda morfinin ardından 8 Mayıs 1903 tarihinde kalp krizinden öldü. Mezarı, tablolarını yaptığı Fransız Polinezyası’nda, Hiva Oa Adasındadır.

edebiyathaber.net (20 Ağustos 2020)

Yorum yapın