Öykü: Tam kalbe! | Hayali Cihan Değer

Şubat 16, 2023

Öykü: Tam kalbe! | Hayali Cihan Değer

                                                                                                 

18. KAT

Asansörün düğmesine bastı genç adam. Aşağıya hemen inmesi gerekiyordu. Gelen asansöre aceleyle bindi. Ayna gibi parıldayan zımparalanmış metalle kaplı modern ve geniş kabinde bir kişi vardı. Hızlı adımlarla içeri girerken dikkat etmemişti. İçerideki oydu. Onu görüverince birden irkilmiş, duraklamış ama geç kalmıştı. Asansöre girmişti artık ve kapı da kapanıyordu. Son anda fark ettiği kişi bir haftadır karşılaşmamak için özen gösterdiği kızdı. Aynı binada çalışıyorlardı ve münasebetsiz rast gelmeler olacaktı mecburen. İşte bu ilkiydi…

17. KAT

Asansör hareketlenip aşağıya doğru inmeye başlayınca başını eğdi genç adam.  Elindeki dosyayla ilgilenir gibi yaptı. Karşılaşmak istemediği ama şu anda tam karşısında duran gamzeli güzel kıza ilk görüşte aşık olmuştu. O ilk günlerde midesinde kelebekler uçuşuyor, baharın ılık güneşinin doğayı canlandırması gibi içinde tomurcuklar patlıyor, çiçekler açıyordu. Kim bilir kaç gece uykusuz kalmıştı onu düşünerek. Sonra kalbine ağır gelmeye başlamıştı aşkın coşkusu, tek başına taşınmaz bir yük olmuştu omuzlarında. Açılmak için aylarca kendisiyle savaşmış, cesaretini toplamaya çalışmış ve nihayet bir hafta önce aşkını itiraf etmişti.

16. KAT

Reddetmişti kız. İnciterek reddetmişti. Genç adam gönül alıcı bir söz veya teselli beklemiyordu ama küçümsenmeyi de beklemiyordu. Genç kız, onu düşürdüğü zavallı duruma başkalarının da şahit olmasını sağlayarak reddetmişti. Bir hafta önce yaşadığı acı, hissettiği karmakarışık duygu bir kez daha kalbini sıkıştırdı. Bir haftalık yara yeniden kanamaya başlamıştı.

15. KAT

Başını kaldırdı, dijital göstergeye baktı. On beşinci kattaydı asansör. On dördüncü kata inerken kalbinin ne kadar kırıldığını düşündü.

14.KAT

Bir kat boyunca nasıl hoyratça küçük düşürüldüğünü…

13.KAT

Bir kat daha inerken ne çok incindiğini…

12.KAT

Bir kat boyunca da nasıl aşağılandığını düşündü durdu.

11.KAT

Asansör on birinci kata geldiğinde güzel kızın gamzeleri düşüverdi aklına. Güldüğünde yanağında beliren ve zarif birer kelebek kanadına benzettiği iki gamze…Reddedildiğinden beri zehirli birer oka dönüşen, bir haftadır her düşündüğünde tam kalbine isabet edip yaralayan gamzeleri…

10.KAT

Genç adam bu tatsız tesadüfün hemen bitmesini, bir kafese dönüşen asansörden bir an önce kurtulmayı diliyordu. Fakat asansör kötü bir şaka yapıyor gibiydi. Hiçbir katta durmuyor, kimse inip binmiyor, onları sanki baş başa kalmayı zorluyordu. Elindeki dosyayı eğip büktü, arasında bir şey arıyormuş gibi karıştırıp durdu.

9.KAT

Bir kez daha göstergeye kaydı gözü. Dokuzuncu kat. Dokuz kat vardı. Kendisi inebilirdi, başka bir asansör bekleyebilirdi. Ama neden yapsındı ki bunu? Kaçmak olurdu bu… Başkası ona saygı duymamıştı ama o kendine saygı duyacaktı. Haysiyetli davranacaktı. İnmeyecek, dayanacaktı bu müşkül duruma. Başını kaldırıp bakmayacak, yokmuş gibi davranacaktı. Aynen kendisine reva görülen şekilde. Kendisini böylesine küçümsemiş, aşağılamış birine bu şekilde davranmalıydı. Mantığı böyle diyordu.

8.KAT

Gelgelelim kalbi de başka türlü… Aylar boyu geceleri onun yüzünden uyku tutmamıştı. Onu düşünerek kalbinde aşk filizlenmiş, büyümüş ve nihayet dev bir ağaca dönüşmüştü. Büyüleyici güzelliğini hayal ederek avunmuştu yalnızlığını her hissettiğinde. Her karşılaştığında tatlı bir heyecan yaşamış, kalbi duracak gibi olmuştu. Birkaç kelime konuşabildiğinde bayram hediyesi almış bir çocuk gibi sevinmişti. Şimdi, şu anda bir kez daha o heyecanı yeniden yaşamak, doya doya o güzel yüzünü seyretmek, içini eriten o gözlerinde kaybolmak öyle cazip geliyordu ki… İşte simdi tam karşısındaydı. Başını kaldırdığında göz göze gelecekti.

7.KAT

Asansör bir kat daha aşağıya inmişti. Genç adam o sırada bir kelebeğin ateşe doğru uçmasını ne engelleyebilir diye düşünüyordu. Yanacağını bile bile ateşe doğru gitmezler mi kelebekler, pervaneler?

6.KAT

Kalbi böyle söylüyordu. Söylüyordu söylemesine ama mantığı otoriter bir homurtuyla kalbinin sesini bastırdı. Bir haftadır yaşadığı acıyı, azabı hatırlattı. Ne kadar istiyor olursa olsun o güzel yüze bakarsa bir hafta önce yaşadığı aşağılamayı, gördüğü hoyratça muameleyi kabullenmiş olacaktı. Ona bir kez daha kendini küçümsemek fırsatını vermemeliydi.  Onurlu biri gibi davranmalı, gururunu ayaklar altında ezdirmemeliydi.

5.KAT

Asansör beşinci kata indiğinde aklına birden son okuduğu kitapta rastladığı gururlu bir askerin idamı öyküsü geliverdi. Kaybettiği bir savaşın ardından ülkesine dönünce aşağılanan, hor görülen ve idam cezası verilen onurlu bir mareşalin hikayesi. Etkilendiği o hikayeyi kendi kendine okur gibi aklında geçirdi.

4.KAT

Hayatı savaş meydanlarında, cephelerde ölümle burun buruna geçen mareşal, cezasını infaz edecek idam mangasının karşına götürüldüğünde korku hissetmez. Ama kendini ölüme yollayacak askerlerin başında genç bir teğmen görünce öfkelenir.

“ Bir mareşali bir teğmenin emriyle öldüremezsiniz.” der. Teğmen ve askerler hayretle birbirine bakarlar.

3.KAT

Kısa bir şaşkınlık anından sonra mareşal az önceki öfke dolu sesle değil de babacan bir tavırla şöyle seslenir askerlere:

“Evlatlarım! Kendimi onursuz bir ölümden, sizi de onursuz bir emri yerine getirmekten kurtaracağım. Bunun için yapılacak tek bir şey var. Ateş emrini size ben vereceğim.”

2.KAT

Askerlerin şaşkınlığı iyice artar. Bir mareşalin, ölmek üzere olan bir askerin son isteğidir bu. Onurlu bir istek. İdam mangasının başındaki teğmen, şövalye ruhlu bu cesur komutanın isteği karşısında direnmez, “emredersiniz” der. İdam mangası yerini alır. Kısa bir süre sonra mareşalin, yönettiği binlerce askere hücum emri verircesine gür ve kendinden emin sesi duyulur:

“Asker, nişan al!

Kurşunlar, tam kalbe!”

Ve mareşal tam kalbine isabet eden kurşunlarla yere yığılır. Onuruyla gitmiştir ölüme. Son isteği yerine getirilmiş şekilde, bir mareşalin emriyle…

1.KAT

Genç adam nerden aklına geldiğini bilemediği bu dokunaklı hikayenin kahramanı onurlu mareşal gibi hissetti kendini.  Başını kaldırdı. Aşkının idam fermanını imzalamış güzel kızın gözlerine baktı. Genç kızın güzel gözleri bu münasebetsiz ama engellenememiş karşılaşmadan rahatsız olduğunu gösterecek şekilde gölgelendi. Hafifçe dudaklarını büktü. O esnada gamzeler ortaya çıkıverdi. Genç adam, mareşal gibi onurlu ve kendinden emin bir şekilde içinden şöyle seslendi:

“Gamzeler, tam kalbe!”

ZEMİN KAT

Asansör zemin kata gelip kapısını açtı.  Gamzeli güzel kız hızlı adımlarla dışarı çıkarken genç adam tuhaf bir hafifleme duygusu hissetti. İçinde büyüttüğü, uğruna uykusuz kaldığı, kendi kendiyle mücadele ettiği, nihayet itiraf ettiği ama karşılık bulamadığı aşk sevdiği kızın birer kurşuna dönüşen gamzeleriyle ölmüştü. Onurlu bir mareşal gibi öldürücü kurşunlara kendi isteğiyle açmıştı kalbini. Şimdi başka bir aşkı, karşılık bulacağı bir sevgiyi büyütecekti kalbinde, onun için savaşacaktı. Onurlu bir mareşal gibi başı dik çıktı asansörden, kendinden emin adımlarla yürüdü.

edebiyathaber.net (16 Şubat 2023)

Yorum yapın