Öykü: Köpüklü dalga | Firuze Sezen Saraca

Eylül 21, 2023

Öykü: Köpüklü dalga | Firuze Sezen Saraca

Bazı insanları bilirsiniz. Hayatlarında en ufak bir değişiklik yapma düşüncesi bile

onları tedirgin eder. Uzun mücadeleler sonucunda kendilerine bir  konfor alanı sağlamış,

ve bu alanın içerisine güvendikleri birkaç dostlarını, senelerdir aynı işyerinde

çalışmaya devam ettikleri işlerini ve aslında  birbirinin tekrarı olan günlerini

sığdırmışlardır. Hayatları hep bir düzen içerisindedir.

Aynı saatte uyanır, aynı parfümü kullanır, aynı yazarı okur, aynı

hüznün içerisinde kaybolurlar. Çoğunlukla hiçbir yere gidemezler, gitmek zorunda olsalar

kalamazlar, kalmak zorunda olsalar hemen geri dönerler..

Ama o, öyle değildi. Hayatı boyunca ona heyecan veren bir duygu vardı; Gitmek…

Hatta yakınlarının tabiriyle, Kaçmak…

Okul yılları boyunca önemli sınavlardan, çok trafik varsa yollardan, sabahları ‘günaydın’

demek istemediği iş arkadaşlarından, toplu taşıma araçlarında kulaklığını yanına almamışsa

eğer dinlemek zorunda bırakıldığı uzun uzadıya yapılan telefon konuşmalarından,

psikolojisini bozduğunu düşündüğü haber bültenlerinden, ona herhangi bir konuda

 kendi fikrini söylüyormuş  gibi görünüp, aslında ne yapması gerektiğini anlatan insanlardan

 ve en çokta kafasında kurduğu düşüncelerden…

Yine bir gün, kaçma vaktinin geldiğini hissettiğinde, büyükçe hazırladığı valizinin üzerine

oturmuş, arka arkaya birkaç sigara yakmış, aklından geçen sisli düşüncelerle

az sonra onu buradan bir müddet uzaklaştıracak olan geminin ,suyun üzerinde

nasıl dengede durabildiğini hayranlıkla seyrediyordu.

O sırada son hazırlıklarını tamamlamış, kalkış için hareket saatinin gelmesini bekleyen kaptan,

köprü üstünde sancak kırlangıçtan hem denizi hem de gemiye binen yolcuları

seyrediyordu. Deniz bugün daha mavi, hava gitmek için daha sabırsız sanki diye

düşündü. Limanda, hemen geminin yanı başında, valizinin üzerinde oturan kadını

fark etmesi uzun sürmedi. Çünkü gitmek isteyen insanlar  hep birbirlerine benzer,

sadece derin düşüncelere dalarlar. Uzaklara doğru bakarlar ama hiçbir şey görmezler.

Hareket vakti gelmişti. Kadın hala yerinden kıpırdamadan,

valizinin üzerinde oturmaya devam ediyordu. Sanki birinin kal ya da git demesini bekler gibi…

Kaptan dayanamayıp kadına yüksek sesle seslendi;

‘Bu gemi, bu kadar yükü taşıyamaz hanımefendi. Lütfen düşüncelerinizi yanınızda getirmeyin.

İster karada bırakın, ister denize atın. Ama sizinle birlikte gelmesine asla izin vermeyin’.

Kadın yerinden kalktı, valizini sürükleyerek geminin merdivenlerinden içeriye doğru bir adım

attı. Sonra bir an durdu ve çantasını açtı. İçerisinden cep telefonunu çıkarttı ve denize fırlattı.

Kaptana bakıp gülümsedi.

İşte şimdi hazırım kaptan. Pruvanız neta olsun.

Kaptan seslendi; Bütün halatlar molaaaa..

Ve süzüle süzüle mavinin en derinliklerine doğru giderken,

 limanda kimlerin kalıp  el salladığına bile bakmadan,

arkasından duyulan uzun uzun  düdük sesi ve bıraktığı köpüklü dalga…

edebiyathaber.net (21 Eylül 2023)

Yorum yapın