İrfan Kurudirek’ten, “Dümen” adlı öykü

Ocak 30, 2005

İrfan Kurudirek’ten, “Dümen” adlı öykü

“Hayatınız için başrol biçtiğiniz insan filmi terk ettiğinde asıl film başlar. Kimsenin izlemek istemediği o filme yalnızca siz ağlarsınız…”



Açık deniz, her yer masmavi ve martılar bizi kıskanıyorlar sanki? Ne dersin bu kadar büyüdük mü sence? Diye seslenen kadın dümenin başındaydı. Güzel bir sabahı daha kazırken hafızasına erkeğin sessizliğini çözmeye çalıştı. “Susan bir erkek…” Diye başlayan cümlelerin sayısı artıyordu beyninde ama mümkün mertebe mavinin ve yeşilin tadını çıkartıyordu. Bilirsiniz aşkın resmi renklerindendir mavi ve yeşil. Denizin altındakileri merak ediyordu ve erkeğe göre daha çok heyecanlıydı. Macera, bilinmeyen yerlere gitmek ve yeni güzellikler keşfetmek aşkın gizemine gizem katıyordu. Ama bir kadının en iyi başardığı şeylerden birisi ilişkisinde yolunda gitmeyen bir şey varken hayatına kusursuz görünümle devam etmesidir. Kadın başarılı.

Güzel bir tekne gezisi, ardından romantik bir akşam yemeği ve eve dönüş. Gerçek olan şu ki tüm hücreleriyle seven bir adamın yaptığı plan, ilk kez anne olan bir kadının hisleri gibidir. Tutkulu, aşk dolu ve tıka basa emek kokar. O günü mükemmel kılmak adına düşünülen ince ayrıntılar hissedilen büyük aşkın getirileridir. Buzdolabındaki içkilerin yanına bırakılmış küçük bir not, havlunun içerisindeki gül yaprakları, akşam yemeği için anlamlarla dolu bir müzik ve kırmızı şarap. Her şeyin dozunda süslendiği bir gün düşünün. Fakat sorun veya sıkıntı şu ki bir adam var; mükemmel aşkın sonsuz değil onsuz yaşandığına inanan ve bu uğurda sağlam tanıkları olan bir adam. Her güzel şeyin mutlaka sonunun olduğuna inanan ve buna göre yaşayan bir adam. Sizce tüm bu hislerini kadına hissettirmemesi mümkün mü? Bu duygu yoğunluğunda adamın kadına verebileceği içi boş mutluluk vakit kaybından başka ne işe yarar ki?Kadın hisseder.



Daha tutkulu görünen kadının bir aşk için yaptıkları erkeğin yaptıklarına gölge niteliğindedir hep. Ufacık şeyler çok büyükmüş gibi davranılır kadın tarafından. Erkek emeğin ve fedakârlığın farkındadır. Kadın bunu içinde yaşadığı için dışarıya göstermeye vakit ayıramaz. Eğer erkek kadının içini bilmiyorsa film başlar. İyi seyirler.

Öyle bir adam değildi. Kadının içini de görüyordu fakat çok güçlü inanıyordu “Gerçek aşk sonsuz değil, onsuzdur!” söylemine. Değer vermek ile umursamamak arasındaki ince çizgiyi keşfetmekle geçmiş ömrü. O da haklı. Bu çizgiyi bulamadığı için kafasını yastıklara vurmuş, elini altına koymadığı taş kalmamış. İnsanın geleceğinin aynasıdır geçmişi. “Dün” diye bir dersi olmalı insanın –ki yaşadıklarından ders alabilsin. Zaten ömür kısa sürekli aynı hatada diretmenin anlamı yok. İşte aşktan eli, yüzü, ağzı yanan bir adamın salt düşünceleri bunlar. Aklına sürekli bunları getirdiği için bunların “doğru” olduğuna inanıyor adam. Adam yangın yeri.





*Yanımda olmasını istediğim her insan bir yanımı götürdü benden. Kim en derinden sevdiğini söylese o en derinden götürdü beni ben yapan şeyleri. Bu kadar ağzım yanmışken aşkımdan büyük işlere kalkışıyorum. Karşıdakini mutlu etmek tüm sorunların çözümü değil biliyorum. Bir kere yara aldın mı hayatın boyunca kanar o yara. Kaşınır kanar, açılır kanar, soyulur kanar. Ama kanar. Yarayım ben ve yaramdan yakaladın beni! Ne zaman senden uzakta hissetsen beni kendini hatırlatmak adına yarama dokundun. Oysa yarama dokunman ilk önce o yarayı açanı hatırlatıyor bana, sonra seni. Ona söverken ben seni kelimelerle süsleyemem. O yara açtı, sen de acıtıyorsun beni! Yapma!  Adam dipte.

*Açık deniz günlükleri.








“Ne iyi ettikte koptuk şu dünyadan. Baksana ay gösteriyor kendini, durgun deniz, sadece arada esen rüzgârın sesi var. Şarkılarımız çalıyor, mükemmel bir hava var üşüsek bile yanımızda içimizi ısıtacak bir “aşk” var.  Havlumun içinden çıkan gül yaprakları, bedenimin susuzluğunu gidermek için açtığım dolapta ruhumun susuzluğunu gideren o efsanevi notlar beni var olan tüm dünyaların en mutlu kadını kılıyor. Bak önümüzde şarabımız ışıl ışıl yanan mumlarımız ve onu kıskandıran gözlerimiz var. Çok şanslıyız biz sevgilim, bu mükemmel dünya için teşekkür ederim” dedi kadın. Kadın mutlu.

Şaraptan bir yudum daha aldı adam. Dönüp sonsuzluğa baktı sonra kadının gözlerine bakarak konuştu: “Üzerinde bulunduğumuz deniz içimizi iyi biliyor. Bende gözlerinden anlıyorum sendeki yerimi. Hayat eğer bize bu mutlu aşkı yaşamamızı öğütlüyorsa bunu yaşamalıyız diye düşündüm. Bu kaçış bize iyi bir fırsattı. Sana bir şeyler hazırlamayı ve seni mutlu etmeyi seviyorum. Biliyorum ki sende bunları saklayınca çok mutlu oluyorsun.” Çatalıyla tabağı döverek devam etti: “Gözlerimi kapattığımda sonsuzluğa eriştiğimi düşünüyorum. Elimde elinin olduğunu hissetmek çok güzel belki de beni sonsuz kılan budur sevgilim. Eline sağlık. Hadi sonsuzluğa içelim.” Diyerek kadehini kaldırdı. Adam flu.



Başkalarına adadığı sevgiler sayesinde kendini bulur ya insan; 

Dümen her zaman

                            kadındadır usta.

Yorum yapın