Çiziyorsam Sebebi Var: Eda Ertekin Toksöz | Ayşe Yazar

Ağustos 6, 2022

Çiziyorsam Sebebi Var: Eda Ertekin Toksöz | Ayşe Yazar

Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?

Klişe olacak ama çoğu çizer gibi benim de çizimle olan ilişkim küçük yaşlarda başladı. Okul öncesini hatırlamıyorum ama ilkokulda başladı diyebilirim. Hatta 90’lardan kalan, büyük, çantalı bir pastel boya setim vardı. Kullanmaya kıyamamıştım çocukken  ve halen saklarım. Şu an ilk aklıma gelen o oldu.

Resim dersi, beni heyecanlandıran en sevdiğim dersti her zaman. Arkadaşların, komşuların resim ödevlerini ben yapardım 🙂

Ta ki ortaokulda, resim öğretmenim bir gün bana ‘Eda, şu an yetenek sınavına girsen kazanırsın. Sen güzel sanatlar okumalısın.’ demesiyle başladı her şey. Resim öğretmenime her zaman minnet borçluyum. Çünkü en ufak bir fikrim yoktu güzel sanatlar lisesi diye bir okul olduğundan. Kütahya Güzel Sanatlar Lisesi’ni kazanmakla başladı ilk maceram. Özellikle yağlı boya yaptığımız derslere , o atölyenin kokusuna bayılırdım. Halen hafızamdadır. Daha sonra da Çizgi film/ Animasyon bölümünü kazandım. İllüstrasyonla ilk kez üniversite yıllarında tanıştım ve o zaman karar verdim çocuk kitapları çizmek istediğime. Birkaç animasyon stüdyosu denemesinden sonra animasyon değil, çocuk kitapları çizmem gerektiğine emindim. Piyasaya girene kadar kendi kendime çizimler yaptım, araştırdım, yayınevlerine portfolyo yolladım. Bir gün anlaştığım bir yayınevi ile çizer dünyasına ilk adımımı attım. Son 9-10 senedir de bu işi yapıyorum ve bu yolda kendimi geliştirmeye devam ediyorum.

Çizer kitaba nasıl hazırlanır?

Proje aldığımda genellikle eskizler bitene kadar eve kapanırım ve açıkçası mecbur kalmadıkça kimseyle görüşmek istemem. Hatta arkadaşlar arasında espri konusu olmuşluğum vardır, Eda misafir sevmez diye 🙂

Çünkü istemsizce kafamın içinde, konuşurken, yürürken, dinlerken, arka planda sürekli ne çizmem gerektiği dönüp durur. Zihnim sürekli o işle meşgul oluyor. Özellikle eskiz aşamalarında yalnız kalıp evde saatlerce düşünürüm, araştırırım. Sessizlik benim için çok önemli, tabletimi alıp dışarıda çalışamıyorum. Gürültülü ortamlarda işe odaklanmak  işkence oluyor. Benim için işin en sancılı kısmı bu. Hatta çoğu zaman zihnimi boşaltıp işe odaklanabilmek için, temizlik ya da yemek yaparım. Daha sonra kendime bir kahve yapıp tabletin başına geçerim.

Zaten eskizler çıktıktan sonra, renklendirme aşaması da işin zevkli kısmı. Ben en çok karakterleri tasarlarken eğleniyorum. Hatta özellikle eğlenceli ve absürt karakterleri olan hikayeler resimlemeyi çok seviyorum. İnsanları, hayvanları, çocukları, garip ve komik mimiklerle hayal etmek beni eğlendiriyor. Hikâyedeki bir karakteri çizerken, karakterin o anki ruh haline kapılıp, kendimi aynı mimiği yaparken yakalıyorum çoğu zaman.

Yıllardır bu işin içinde olsam da, her yeni iş maili, daha okumadan beni çok heyecanlandırıyor. İlk olarak editörden proje teklifi bana gelir, ayrıntılı bilgileri ve hikâyeyi isterim. Hikâyeyi okurum, zaten bu aşamada karakterler ve atmosfer kafamda canlanmaya başlar. Eğer hikâye bana uygunsa ve sevdiysem işi kabul ederim. Konu ve karakterler üzerinde 1-2 gün araştırma yaparım mutlaka. Daha önce çizilmiş benzer kitaplar, çizimler, karakterler varsa incelerim, fikir edinirim. Daha sonra karakterleri çizerim ve renklendirip editöre yollarım. Editör de yazardan onay alınca, sayfa eskizlerini çizmeye başlarım. Eskiz aşamasında editörden mutlaka brief isterim. Bu şekilde çalışmak revize durumlarını en aza indiriyor benim için. Böylelikle hem yazarın hayalindekini, hem editörün görmek istediğini hem de kendi zihnimde canlanan kompozisyonu ortak bir noktada buluşturup, çocukların hayal dünyasına hitap etmeye çalışıyorum. Bunu yapmak da göründüğü kadar kolay bir iş değil tabi.Bu sebepten projenin sağlam ilerlemesine yardımcı oluyor brief almak. Yani kitabı okuyup tamamen kendi kafamdakini çizmiyorum.

Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?

Projenin en başında editörden ve gerektiğinde yazardan brief aldığım için, bu doğrultuda projeye başlıyorum. Yani çoğu şey aslında eskiz aşamasında ortaya çıkmış ve hallolmuş oluyor. Eskizler üzerinden değişmesi gereken durumlar varsa onları konuşuyoruz. Çok takıldığım bir nokta olursa editörden ve yazardan tekrar fikir alıyorum. Daha sonra sürekli diyalog halinde olmamızı gerektiren bir durum olmuyor. Ta ki kitap bitene kadar. Projeyi teslim ettikten sonra ufak tefek revizeler varsa onları konuşup düzeltiyoruz ve projenin benlik kısmı bitmiş oluyor.

Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?

 Aslında gördüğüm, konuştuğum, dinlediğim, okuduğum her şeyden besleniyorum. Online platformlarda yerli ve yabancı takip ettiğim çizerlerin işlerini inceliyorum. Çizgi film, belgesel, film izliyorum. Çocuklarla muhabbet etmeyi çok seviyorum, genelde ilginç ve komik diyaloglar oluyor. Bu tarz şeyler, karakter çizerken bana ilham oluyor. Çizdiğim çoğu karakterde, tanıdığım konuştuğum insanların izleri mutlaka vardır. Bunun dışında evde bütün gün kedimle vakit geçiriyorum ve hareketlerini gözlemliyorum. Kişisel çizimlerimde özellikle kedi çizmeyi çok seviyorum. Bu işin içindeyseniz zaten ister istemez gözlem yeteneğiniz de gelişiyor ve çoğu şeyin ayrıntılarını görüp, farkında olmadan çizimlerinizde bunları kullanıyorsunuz. Müzik zaten başlı başına bir ilham kaynağı oluyor. Çalışırken müzik dinlemeyi çok seviyorum. Bazen yeni tarzlar çizmeyi deniyorum, beni heyecanlandıran yeni hobiler ediniyorum. Bunların hepsi mutlaka sanatınıza dokunuyor. Keyif almadığım hiçbir şeyden ilham da alamıyorum zaten.

 Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?

Yayınevinden hikâye metninin bana gelmesiyle süreç başlıyor. Hikâyeyi okuyorum. Hikâye bana ve tarzıma uygunsa projeyi kabul ediyorum. Daha sonra editör ile (gerekirse yazarla da) fikir alışverişi, beklentiler, teknik detaylar, süre, bütçe konuşuluyor. Bu konularda anlaştıktan sonra karakterler ve eskizler çizilip editöre yollanıyor. Editörden eskizlerin onayı geldikten sonra da çizimler boyanıyor. Boyamalar da bitince çizim dosyaları editöre teslim ediliyor ve çizerin projedeki yolculuğu son buluyor. Eğer tek kitaplık bir proje ise, duruma göre ortalama 1,5-2 ay gibi bir sürede çizimleri teslim ediyorum.

Daha sonra baskıyı bekleme heyecanı başlıyor 🙂 Kitabın baskısı elinize ulaşınca bambaşka bir mutluluk oluyor. Kitabı okuyup, çizimleri beğenen insanların size ulaşması, paylaşması harika bir duygu. Sonrası yine yeni yeniden yeni projeler ve yeni heyecanlar..!

edebiyathaber.net (6 Ağustos 2022)

Yorum yapın