Yeryüzü Kitabı: Geçmiş ve gelecekten izlerin kitabı | Serkan Parlak

Mayıs 23, 2022

Yeryüzü Kitabı: Geçmiş ve gelecekten izlerin kitabı | Serkan Parlak

Fulya Kılınçarslan’ın Notos Kitap etiketiyle çıkan ilk öykü kitabı Yeryüzü Kitabı geçtiğimiz günlerde okurla buluştu. Sedir Ağacı ve Kuzgun adlı ilk romanı üç yıl önce yayımlanan Kılınçarslan, şu an hem Ankara Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenim görüyor hem de sosyal bilimler alanında akademik metin çevirmenliği ve serbest avukatlık yapıyor.

“Onlar birer yabancı. Yeryüzünde doğdular ama bu dünyaya hep yabancı kaldılar. Bastıkları toprağa, konuştukları dile, yaptıkları işe, yaşadıkları zamana ve hatta damarlarında akan kana bile yabancılaşan insanlar. Yeryüzü Kitabı onların hikâyelerini anlatıyor… Fulya Kılınçarslan, derinliği insanı uzun uzun düşündüren öyküler yazıyor. Yeryüzü Kitabı özel bir öykü kitabı.” 

Sedir Ağacı ve Kuzgun, Üçüncü Dünya Savaşı’ndan sonra tarihin sıfırlandığı ve dünyanın Narsis Federal Yönetimi ile Kuzey İmparatorluğu arasında paylaşıldığı belirsiz bir zamanda geçiyordu. İklim krizi, salgınlar, savaşlar, ırkçılık, temel eşitsizliklerden hareketle bu gidişata dur demek, taş üstüne taş koyabilmek ve bir şekilde harekete geçebilmek mümkün olmazsa insanı yeni bir yok oluş bekliyor. İşte Fulya Kılınçarslan’ın ilk öykü kitabı Yeryüzü Kitabı’ndaki öykülerde dünya bildiğimiz dünya ancak öykü kişilerinin olup bitene bakış açıları farklı. Öykülerde yabancılaşma, savaş, aşk, varoluş, ölüm ve doğa izlekleri ön planda. Anlatım kapalı, öyküler birkaç kez okunup üzerine düşündükçe günümüz gerçekliğine dair özellikle politik izlerin de katkısıyla yavaş yavaş açılmaya, kör noktaları anlaşılır olmaya başlıyor. Bir kere okunup geçerek tüketilecek değil, tekrar tekrar okunarak çoğaltılabilecek, üzerine düşünülecek, yazılacak öyküler okuyoruz. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri öykülerde karşımıza çıkan Doğu kültürüne, anlatılarına ve mitolojisine dair simgeler, kişi isimleri ve sayılar. Notos Dergi’nin Mayıs-Haziran 2022 sayısında yayımlanan söyleşisinde, “Okumak merkezde olduğunu düşündüğüm bu zamandışı anlatıları bulmamı, yazmaksa onları günümüz gerçekliğine uyarlamamı sağlıyor,” diyor Kılınçarslan. 

Yeryüzü Kitabı’nda “Uzak Geçmiş” gibi tesadüflerin öykü kişilerini bambaşka bir olay örgüsünün içine çektiği bazı öykülerde diyaloglar uzun ve bu diyaloglar üzerinden öykü kişilerinin geçmişine gidiyoruz, hikâyelerindeki belirsizlikleri tamamlamaya çalışıyoruz. Her biri üzerine titizlikle çalışılmış; anlatıcı, öykü kişileri, mekân ve atmosfer, zaman, diyaloglar, dil-anlatım gibi temel öykü bileşenleri kurmacanın gerçekliği anlamında eksiksiz, üzerlerine sabırla, uzun uzun düşünerek çalışıldığı belli metinler. Anlatıcı, olay örgüsü ve öykü kişileri değiştiğinde bu bileşenleri içine alan ses de değişiyor. Anlatıcıların bakış açıları, kişilerin konuşmaları değişiyor. Uzun ve karmaşık cümleler de var öykülerde; politik göndermeler, simgelere dair izler de. Bileşik duyu kullanımı özellikle ilk öykü “İki Dünya Arasında”da, sesleri renkleri renkler düşünceleri harekete geçiriyor, herhangi bir duyunun uyarımı otomatik olarak başka bir duyunun algısını tetikliyor. Olay akışı zihnimizde canlanıyor. Kişi, mekân ve doğayla ilgili yalın betimlemeler, karakterlerin duygu ve davranışlarının gösteren ipuçları hem atmosferin hissedilmesine katkı yapıyor hem de yazarın anlatım sorunları üzerine çokça düşündüğünü ve çalıştığını kanıtlıyor. Üzerine düşünülmüş hareket ve oluş bildiren cümleler yer yer şiirsel, ritmini bulmuş dille birleşince ortaya nitelikli öyküler çıkıyor.

“Anlatılan her hikâye yaşamdaki olasılıkların inşa ettiği bir köprü –kimi zaman peşine düşülen beyaz bir kurt, kimi zaman efsanelerden çıkagelen kızıl bir akbaba, kimi zaman ise üç direkli görkemli bir tekne ya da sınır ötesinde kalan, ismi değişen yerleşimler Doğu’yu Batı’ya, geçmişi şimdiye bağlıyor. Çünkü bizi birbirimizden ayıran çizgilere değil, bizi birbirimize ulaştıracak köprülere ihtiyacımız var.”

İnsan özelinde yeni bir yok oluşa doğru giden dünyayla ilişkili temel meseleleri, öykü türünün-kurmaca gerçekliğin imkânları doğrultusunda yeryüzünü ayağa kaldırmak için mitoloji, felsefe, edebiyat ve felsefi altyapısıyla bütünleşen benzersiz metinlerin yer aldığı, her okumada kendini yeniden üretebilecek nitelikli bir ilk öykü kitabı: Yeryüzü Kitabı…

edebiyathaber.net (23 Mayıs 2022)

Yorum yapın