Yazarın Odası: Gültekin Emre | Meltem Dağcı

Aralık 3, 2020

Yazarın Odası: Gültekin Emre | Meltem Dağcı

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Gültekin Emre’yi, arkadaşı Ümit Yıldırım ile konuştuk.

Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?

Kalemi defteri yanındaysa her yerde ve her zamanda yazar. Yıllarca yatak odasında, mutfakta okuyup yazmış ancak çocukları büyüyüp kendi evlerine çıkınca, dörtbaşı mamur bir çalışma odasına kavuşabilmiştir. Bu sabrının ödülü de katmerli olmuş tabii: Artık kışları Berlin’de, yazları Ayvalık’ta çalışabileceği iki çalışma odasının sahibidir o.     

Sırt çantasından defterini, kalemini, kitabını eksik ettiği görülmemiştir. Bir gün sohbet sırasında aniden bir şeye dikkat kesildi. Gördüğü tam olarak neydi bilemem ama çantasından çıkardığı defterinin üzerine abanıp uzun uzun bir şeyler yazdı. Yazmayı bitirdiğinde masanın üzerindeki açık deftere şöyle bir baktım. Olur şey değildi! Âdeta kendine ait harf sistemiyle yazmıştı yazacaklarını! Bu yazıyı ancak onun yazısının şifresini bilebilenler okuyabilirdi. Bir süre sonra alıştım onun yazısını okumaya. Sanırım, Gültekin Emre’nin okurlarını ikiye ayırabiliriz: Onun el yazısını okuyabilenler ile okuyamayanlar.  

Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?

Hemen hemen her şeyden söz ederiz: resim, kitaplar, ağaçlar, kuşlar… telefonla da görüşürüz ama yazmayı, yazarak anlatmayı daha çok severiz. Gültekin ağabey, üzerinde yazı yazacağı bir düşünce buldu mu sevinçle, heyecanla bana gönderir. Onun bu heyecanı, bu sevinci beni mutlu eder. Okuyup yazma onun için nefes almak gibidir. Yazdıkları kadar okuduğu kitapları, ilginç bulduğu metinleri de benimle paylaşır. Onun bu güzelliğine karşılık benim de okuyup yazdıklarım, yaşayıp gözlemlediklerim üzerine paylaşımlarım olur.   

Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?

Henüz yayımlanmamış yazılarını bana göndermesinde bir öneri beklentisi olduğunu hiç düşünmedim. Onunki daha çok bir heyecanı bölüşme, paylaşma güzelliği. Ancak onun alçakgönüllü kişiliğinin beslediği, insanın gizli odalarındaki “ses”i ortaya çıkaran sıcak tavırları, bana kimi zaman sınırlarımı aşma cesareti verir, söz konusu metin üzerine kendimce yorumlar yaparım ama nedense her defasında utanır, sıkılırım.  

Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?

Ormana bakan penceresinin önündeki yazı masasına geçtiğinde, masanın üzerinde, mevsimine göre, meyve tabağı hiç eksik olmaz. Yazarken meyve yemek onun âdetidir. Hele elmalar… çeşit çeşit elmanın yeri onda başkadır.

Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?

Nedim Gürsel’in yeni romanı Aşk ve İsyan (Eylül 2020), Neruda’nın başyapıtı Evrensel Şarkı, Adnan Özer’in romanı Eskiden Gelecek Güzeldi. Faruk Duman’ın Köpekler İçin Gece Müziği Abdülkadir Budak’ın Toplu Şiirler’i en son okuduğu kitaplar. G. Eliot’un başyapıtı Middlemarch,  Tony Judt’un Kusurlu Geçmiş -Fransız Entelektüelleri, 1944-1956 ise okunacaklar listesinde.

edebiyathaber.net (3 Aralık 2020)

Yorum yapın