Süpriz:  Ateşli Silahlar ve Bilardo | Elif Duman

Mart 15, 2025

Süpriz:  Ateşli Silahlar ve Bilardo | Elif Duman

Can Bonomo’nun 2024 yılında Mundi yayınlarından çıkan Ateşli Silahlar ve Bilardo, adlı ilk romanı için “Sultangazi’de yaşayan bir moto-kuryenin başından geçen olayları anlatıyor.” denilse de bence bu roman bir kuryenin hayat hikayesinden çok daha fazlası. Romanın baş karakteri Necip’e odaklanan ilk birkaç bölümünde Necip ile aynı mahallede yaşıyormuş hissine kapılıp olayların peşinden sürüklensek de biraz düşündüğümüzde romanın aslında bizim gündelik hayatlarımızda hiç farkında olmadan kölesi olduğumuz kapitalizmi ve bugün gelinen noktadaki adıyla tekno-kapitalizmi çok zekice eleştirdiğini fark ediyoruz. Yazar, romandaki sınıf çatışmasını yaşama mücadelesini okuduğumuz Necip Fazlı üzerinden şu cümlelerle anlatıyor: “Onlar ateşli meyveler yiyip nargile tüttürecekler diye martılar can çekişiyor, kan revan içerisinde vefat ediyorlardı. Daha akıllı martılar sekiz sene hapis yatıyor, 20’li yaşlarında hayali adamlar görerek gerçeklik algılarını yitiriyorlardı.”

Roman edebiyat, sanat, şairler, yazarlar açısından sürprizlerle dolu. Baş karakter Necip Fazlı’nın adı size bir yerden tanıdık geliyor olabilir. Kitapta Necip’in sınıf atlamayı işaret eden “bey” olma çabasını okurken babası Peyami Bey’in de hayatı boyunca “bey” olmaya çalışmış olduğunu öğreniyoruz. Peki kim bu Necip Fazlı ve Peyami Bey? Onlar aslında edebiyatımızın Necip Fazıl Kısakürek ve Peyami Safa’sı. Bonomo’nun romanında “bey” olmanın bu iki kişi tarafından ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunu görüyoruz. Necip Fazıl için bu “bey” terimi lüks hayata olan düşkünlüğünden dolayı maddi bir unvan olarak karşımıza çıkmışsa da, onun için “bey olmak” sadece maddi ya da sosyal bir statü arayışının sonucu değil, aynı zamanda elit bir kimlik oluşturma gayreti ve manevi otorite arayışıdır da. Peyami, içinse bu kavram aristokrasi arayışından çok sosyal alanda saygınlık kazanma girişimidir. Kitaptaki karakterlerle edebiyattaki söz konusu olan yazarların kimlikleri her ne kadar örtüşse de, postmodernizmin “oyun” kavramından sevdiğini belli eden yazar, romanda karşıtlama yapıyor. Romandaki karakter Peyami Bey’in sekiz sene hapis yattığı söyleniyor, halbuki gerçekte hapis yatan Peyami Safa değil, Necip Fazıl’dır. Böylesine “oyuncu” bir yazardan da tamamen gerçekleri yansıtmasını bekleyemeyiz zaten.
Bir diğer değinilmesi gereken karakter de Erdener Bey. Varlığından asla emin olamadığımız bu karakter Necip’e yer yer tavsiyeler verirken bizi; kim olduğu, ne yaptığı, nereden çıktığı konusunda hep merakta bırakıyor. Ama emin olduğumuz bir şey oluyor, o da kapitalizmi en iyi onun anladığı. Hatta romanın 6. Bölüm’ünde Necip’e Karl Marx’ın Das Kapital’ini kastederek başı sıkışırsa bu kitaba sığınmasını salık veriyor. Kitabın başından beri bir nevi mentörlük görevi gören bu karakter bana baştan beri Can Bonomo’nun “ustam” diye bahsettiği küçük İskender’i hatırlatıyordu. Kitabın sonuna geldiğimde şüphelerimin doğru çıktığını da anladım. Erdener Bey sadece bir mentör değil, Necip’in hayatının yapı taşlarından da. küçük İskender ile arkadaşlık kurma şansını yakalamış ve bana şiirlerini sevdirmiş olan annemin yaptığı tanıma uyan bir karakter: “hareketli kişiliğinin yanında zekasını sadece okuyarak bile anlayabildiğin nadir kişilerden.” Bonomo, soyadının anlamına dikkat çekerek söylemek istiyorum ki “kabilenin haşarı çocuğu” olarak Bonomo; “iyi bir şarkıcı, “oyuncu” olduğu kadar, “ iyi bir romancı” da.
Bahsetmeden geçmememiz gereken bir diğer kişi de Necip’in anksiyetesi Kıral. Kişi diyorum çünkü Kıral bir duygudan fazlası, somutlaşmış bir karakter. Anksiyete ataklarının sonucunda Necip’e arkadaşlık etmeye gelen, tam olarak Necip’in olmak istediği kişiyi temsil eden biri. Ateşli Silahlar ve Bilardo’daki sürprizlerden biri de Güneş karakteri -Can Bonomo’nun annesinin adı- gözümüze sokulmadan hafif ve yerinde işlenen bir aşk hikayesinin başrolü. Onun anskiyetesi de Regina, İspanyolcada kraliçe demek. Hepimizin canı bazen anksiyetemizi karşımıza alıp konuşmak ister. İşte Can Bonomo; bu isteğimiz gerçekleşseydi başımıza neler gelirdi, sorusuna bu romanla net bir cevap veriyor. Bu anksiyeteler her zaman karakterlere köstek olmuyor ama. Roman boyunca onlara bazen yerinde tavsiyeler de veriyor, ateşli silahlar bilardo toplarına dönüşebiliyor, oyunu kazanma ihtimalimiz de oluyor. Hepimizin alıştığı klasik roman formatının dışında, okudukça okumak isteyeceğiniz, kurgusu oturmuş bir kitap arıyorsanız, buldunuz.

1 İtalyanca: ‘(umarız) iyi bir adam olur.’ anlamına gelen bir iyi dilek ismi (Latince bonus ‘iyi’ + homo ‘adam’ kelimelerinden).

edebiyathaber.net (15 Mart 2025)

Yorum yapın