Sedat Sezgin: “Benim yurdum edebiyattır: Romandır, öyküdür, şiirdir.”

Temmuz 21, 2020

Sedat Sezgin: “Benim yurdum edebiyattır: Romandır, öyküdür, şiirdir.”

Söyleşi: Gamze Soyvural

Sedat Sezgin’leTanrı’nın Kahkahası” romanı hakkında konuştuk.

Tanrı’nın Kahkahası romanınız yakın zamanda KDY etiketiyle yayımlandı. Bu romanınız da yine önceki romanlarınız gibi masallardan destanlardan beslenmiş. Bu bir tercih olmakla birlikte sizin için bir zorunluluk mu?

Hayır, bu zorunluluk değil, bir tercih. Ancak bu tercihi bile tam olarak benim yaptığım söylenemez, biraz da onlar beni buluyor, bana da kurgulamak kalıyor. Ayrıca masalların, destanların, mitolojinin birebir hitap ettiği kitle kendi döneminin insanları olmakla birlikte, günümüz toplumlarına dair de birçok izler taşırlar. Günümüz insanlarının ritüellerinde, sosyal yaşantılarında, hatta birçok davranışlarında bile bunların izleri görülebilir. Ben bu romanda biraz da bu izlerin peşine düştüm: Vefa, sadakat, sevgi, dürüstlük, henüz bencilliğimizle kirlenmemiş duygular, vs.

Tanrı’nın Kahkahası daha çok Sittî ve Ferxiq masalından veya destanından faydalanıp kurgulanmış bir roman, Sitti ve Ferxiq adında bir masal gerçekten de var mı, yoksa siz mi kurguladınız?

Sittî ile Ferxiq adında bir masal var, en azından ben duydum, hem de defalarca, tabii Kürtçe. Kürtçe yazan yazar arkadaşların bu muhteşem eserin orijinal halini en kısa sürede bulup yazıya aktarmalarını da umuyorum. Roman başka bir tür, masal hiç değil, destan da. Sittî ve Ferxiq’in hikâyesini elbette olduğu gibi yazamazdım, kendimden de içine bir şeyler katmalıydım. Yoksa nesilden nesile aktarılan bir hikâye bugünkü insanların sorunlarına birebir çözüm olamaz. Şunu da eklemeliyim, roman insanların sorunlarına, sosyolojik yapılarına, psikolojik travmalarına derman olsun diye hiçbir zaman yazılmaz, okunmaz da, en azından benim düşüncem bu yönde. Yine de insan psikolojisi üstündeki etkisi asla küçümsenir değildir. Ben daha çok romanlardan hayata bakıyorum.

Romanın başkarakteri ya da anlatıcısı oldukça melankolik, taşradan kente göçmüş ama kentleşememiş biri. Okurken Nuri Bilge Ceylan’ın taşra sıkıntısı çeken kahramanları aklıma geldi. Ceylan’ın filmlerinin sizin romanınız üzerinde etkisi olmuş olabilir mi?

Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerini severek izliyorum, ama açıkçası Ceylan’ın etkisinde kalmaktansa Tolstoy’un etkisinde kalmayı tercih ederim. Sinemayı takip ediyorum, muhteşem bir sanat. Hatta bazı filmler üstüne yayımlanmış yazılarım bile var. Ancak benim yurdum edebiyattır: Romandır, öyküdür, şiirdir.

Teşekkür ediyorum.

Ben teşekkür ediyorum.

edebiyathaber.net (21 Temmuz 2020)

 

Yorum yapın