Sarsıcı bir roman: “Hanne”

Aralık 7, 2020

Sarsıcı bir roman: “Hanne”

Bahadır Yenişehirlioğlu’nun “Hanne” adlı romanı Timaş Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

“İnsan asla geçmişini unutmaz.”

İnsan insana sığınmak ister.

Almanya’ya göç eden bir ailenin kızı… Hanne.

Aile içi şiddeti, cinayeti, intiharı, evlatlık olmayı, kültür çatışmasını, aşkı, varoluş sancısını yaşamış ve sonuçta infilak noktasına gelmiş bir hayatın sahibi. Madden güçlü fakat manevi olarak zayıf hayatında gerçek kimliğini arayan bir kadın. Yaşadığını hissetmek ve lanetli geçmişinden kurtulmak için yine geçmişinden bir umut arıyor…

İnsan asla geçmişini unutmaz. Ne kadar görmezden gelse de inkâr da etse geçmişi sarıp sarmalar. İnsan hayatına anlam arar. Kendisini bir değere ya da köklerine ait hissederek hayata dair bir anlam oluşturabilir insan fakat geçmişiyle barışık olmadan bunu başaramaz. Peki ya geçmişi ile barışık değilse? Yüzleşmesi gerekir geçmişiyle, gerçekle…

İnsanı en çok acıtan şey ise gerçekle yüzleştiği o andır.

Kitapları ve oyunculuğu ile Türkiye’de ve dünyada büyük ilgiyle takip edilen Bahadır Yenişehirlioğlu, gerçek bir hayat hikâyesinden esinlenerek kaleme aldığı Hanne’de pek çoğumuzun çevresinden izler bulabileceği sancılı ve fırtınalı bir dönüşüm hikâyesini ustalıklı bir kurgu ve etkileyici bir üslup ile anlatıyor.

Bu Kitap Neden Önemli?

Hanne, Bahadır Yenişehirlioğlu’nun yazarlık kariyerinin en iyi romanlarından. Yazar diğer romanlarının üstüne koyarak müthiş bir üslup ve sarsıcı bir kurgu ile karşımıza çıkıyor.

Hanne pek çoğumuzun hayatından izler bulabileceği sancılı ve fırtınalı bir dönüşüm hikayesi. Güçlü bir kadın romanı.

Kitaptan Alıntılar

Hayaletlerden kaçtıkça onlar yolumu kesti. Artık içlerinden geçip gideceğim.

Ayağımın ucunun zemine değdiğini ve suyun boyumu geçmediğini fark ettim. Fakat bu zemin ne bir kum nede kaya parçasıydı. Mutlak bir karanlık. Sadece hiç ile tarif edebileceğim, bilinmezliği ile bilebileceğim garip bir bilgi. Yönelemeyeceğim bir şey. Düşüncemin sonunda hissettim kendimi. Fikrim iflas etmişti. Hiçbir his kavrayamıyordum. Kocaman bir hiçlik.

Sen insanoğlusun. Kendi gerçeğini acı üzerine kurmayı seçtin aslında.

İçimde büyüyen bunalımın bir felaketi çağrıştırmadığını biliyorum ben. Bu aslına ihtiyaç duymakla alakalı. Reddettiklerini ve yok saydıklarını tekrar özlemek ve kavuşma isteği ile alakalı. Ruhumdaki bu çalkantı bu yüzden. Bir bunalım değil. Değişiyorum. Tersine, birleşmek için değil daha çok ayrışmak için. Aslında parçaları yerine yerleştirmek istiyorum. Bir yönden diğer yöne yönelmek istiyorum. Aksini düşünemiyorum. Ben mecburi bir dönüm noktasının sancılarını yaşıyorum.

Bu yüzden kendime ve ait olduğumu zannettiğim toplumun tüm değerlerine karşı eyleme geçmiş durumdayım.

Hiçbir devrim durup dururken başlamaz.

edebiyathaber.net (7 Aralık 2020)

Yorum yapın