Z. Güldem Zeybek Tazegül’den, Celil Oker’in, “Yenik ve Yalnız” adlı romanıyla ilgili bir yazı

Katil uşak mı? Celil Oker’le tanışmam 2004 yılında tasarımcı Bülent Erkmen’e ait bir proje için Murathan Mungan, Faruk Ulay, Elif Şafak ve Pınar Kür ile birlikte yazdıkları Beşpeşe adlı romanla olmuştu. Kitabın isminden de anlaşılabileceği üzere beş yazarın peşpeşe, birbirlerinin bıraktıkları yerden bir sonrakinin devamını getirdiği bir romanla… Beşinin de kendilerine özgü üsluplarını ziyadesiyle hissettirdikleri … Read more

Osman Namdar’dan, Erkan Öztürk’ün, “Hüzün Seremonisi” adlı romanı üzerine bir yazı

Yalnızlıkta hüzün var Dünya anlamla, anlamıyla var. İnsan, yaşamı ve yaşadığı dünya anlamlı ise mutludur. Yaşamı anlamlı kılan da diğer insanlar ve dış dünya ile kurduğumuz bağdır. Dış dünyanın ve diğer insanların bizim var oluşumuzu onaylaması; bu onayı da bizim hissetmemiz gerekir. Böyle bir dünya başka insanlarla olabilirlik düzeyine kavuşur; paylaşılan ilişkiler, kurulan iletişim ve … Read more

Sibel Doğan’dan, Leyla Ruhan Okyay’ın, “Çilesine Aşık” adlı öykü kitabı üzerine bir yazı.

“Bir gün gelecek, insanların altın kırmızısı gözleri ve şaşırtıcı sesleri olacak; o gün insanların elleri yeniden sevme yeteneği kazanacak ve insanlığın şiiri yeniden yazılmış olacak…’’ Leyla Ruhan Okyay, “Çilesine Aşık’’ adlı öykü kitabına Ingeborg Bachman’ın, “Malina” adlı romanından alıntıladığı bu tümceyle başlıyor. Alıntı tümcenin hissettirdikleri öykülerin bize yaşatacağı duygu hakkında bir ipucu gibi. Sözcüklerin gücüyle … Read more

Kerem Aslan’dan, Nabokov’un “Konuş, Hafıza” adlı kitabı üzerine bir yazı.

Hatırlamanın hazzı “Geçmişi hatırlama gayretimiz nafile, zihnimizin bütün çabaları boşunadır. Geçmiş, zihnin hâkimiyet alanının, kavrayış gücünün dışında bir yerde, hiç ihtimal vermediğimiz bir nesnenin (bu nesnenin bize yaşatacağı duygunun) içinde gizlidir. Bu nesneye ölmeden önce rastlayıp rastlamamamız ise tesadüfe bağlıdır.”*  Proust, büyük yapıtının daha başlarında, çocukluğunu unutmanın verdiği acıdan böyle söz ediyordu. Nabokov´un “Konuş Hafıza”sı … Read more

Fadime Uslu, James Wood’un “Kurmaca Nasıl İşler?” adlı kitabı üzerine yazdı

Konuşan kurmacalar James Wood’un “Kurmaca Nasıl İşler?” başlıklı kitabını okumak, eğlenceli ve interaktif bir eylemin ötesinde bugüne kadar bir biçimde değerlendirilen kitaplarla, Wood’un okuma şansına sahip olmadığı kitaplara yeniden başka bir gözle bakmayı geçerli kılıyor. Farklı dillere çevrilmemiş, çevrilmesi gibi bir gayretin de henüz olmadığı pek çok yazarımızın uluslar arası düzeyde eleştirinin odağında olabilecekken bunun … Read more

Onur Işık, Julia Bachstein’in “Kedi Hikayeleri” adlı kitabı üzerine yazdı

Yeni başlayanlar için kediler! Kediler üstüne neredeyse herkesin belli bir ön kanaati vardır; onları nankör ya da oyunbaz şirin yaratıklar olarak görmemiz gibi. Kedi Hikayeleri işte bizim bu kanaatlerimizden yola çıkarak çeşitli öyküleri harmanlayıp önümüze sunmuş. Kimisi sizi gülmekten kırıp geçirecek, kimisiyse yüreğinizde bir sızı bırakacak olan bu hikayelerin çoğunluğu Alman edebiyat alemine mensup yazarlardan … Read more

Onur Işık, Ertuğ Uçar’ın “Dünyayı Seyretmek İçin Bir Yer” adlı kitabı üzerine yazdı

Yine seni seyrettim! Sonsuz maviliğin kıyısında, ortasında ya da biraz uzak bir kenarında rastlarız onlara. Zaman zaman mahzunluğu gövdesine yapışan yosunlardan okunan deniz fenerlerinden bahsediyorum. Denizin ve denizcilerin bu hüzünlü ama mağrur arkadaşını Ertuğ Uçar’ın kitabı Dünyayı Seyretmek İçin Bir Yer karşıma çıkardı tekrardan. Tekrardan diyorum çünkü bu güzel öykü kitabı geçen sene bir yolculuk … Read more

Melike Uzun, Rita Felski’nin “Edebiyat Ne İşe Yarar?” adlı kitabı üzerine yazdı

Edebiyat Ne İşe Yarar sorusu  edebiyatın işe yaramayabileceği ya da en azından bazılarının bu tezi savunuyor olabileceği düşüncesini içinde bulundurmaz mı? Hatta daha da ileri gidersek bu tümcenin, edebiyat bir işe yaramaz, yargısını vurgulamak için kurulduğunu bile söyleyebiliriz. Son zamanlarda kimsenin açıkça söyleyemediği, pek çok kişinin, özellikle doğum tarihi bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasına denk gelenlerin, aklından sıkça geçirdiği … Read more

Nazlı Karabıyıkoğlu, Cemil Kavukçu’nun “Yalnız Uyuyanlar İçin” adlı kitabı üzerine yazdı

Yalnız Uyuyanlar İçin Bir Kovalamaca Aylar boyu peşine düştüğüm sözcükler, sokağın köşesinden dönüp kaybolmuştu. Bir elimde kalem, diğer elimde kâğıtlar, “Tamam,” demiştim. “Bitti, kovalamaca buraya kadarmış.” Cümlesiz, noktasız, virgülsüz, eve dönüp pencerenin önündeki zavallı sandalyeye çökmüştüm. Kurtuluşum, amacım, umudum olan öykülerim birbirlerini yiyip bitirmişti. En sonunda! Bir kütüphane dolusu kitabın karşısında oturuyordum işte. Neden sonra … Read more

Fadime Uslu, İshak Reyna’nın derlediği, “Yazarın Kuramı-Eserimi Nasıl Yazdım?” adlı kitap üzerine yazdı

Yazarının Kaleminden Yapıtların Yaşamöyküleri Genel olarak, tanımı ve yorumu en çok yapılan sanattır edebiyat. Eleştiri kuramlarının her birinin kendine özgü dili, yöntemi, ilkeleriyle edebi eser her defasında yorumlarla yeniden inşa edilir, düzenlenip yeniden yapılandırılır, yapıbozumla parçalara bölünerek göstergelerinin izinde anlam üretimi sürekli çoğaltılır. Eserin, eserle birlikte sanatçının estetik ideolojisini, hakikatini ortaya çıkarmaya çalışır. Günümüzde olduğu … Read more

“Hepimiz Gogol’ün Palto’sundan çıktık!” | Emrah Polat

“Hepimiz Gogol’ün Palto’sundan çıktık!” Bu cümleyle Dostoyevski, memur Akaki Akakiyeviç’in hikâyesinin anlatıldığı Palto adlı öyküye göndermede bulunarak Rus ve dünya edebiyatında önemli yer tutan gerçekçilik akımının köklerini Gogol’e dayandırır. Bir manik-depresif olan Nikolay Vasilyeviç Gogol (1809-1852) ilk atağı geçirdiği 31 yaşından sonra dönemin tedavi yöntemleri nedeniyle büyük acılar çekti ve birkaç kez intiharın eşiğinden döndü. … Read more

Harika Dural’dan “Dilsiz Şehrin Delisi” adlı öykü

Boşuna bir anlam arıyorsun;  ifadesiz ve donuk bakan gözlerimde. Rakı bardağının arkasında,  camın olduğundan  büyük  gösterdiği  gözlerinde;  hem merak, hem de derinlerden gelen  bir acıma duygusu  seziyorum. Benimle empati kurmaya çalıştığını  biliyorum.  Yüce ruhun sınırsız hoşgörüsü.    Başımı, gece gündüz tüllerini hep açık bıraktığım pencereye çeviriyorum. Sanki  o anda açıp çıkacağım. Kaçacağım senden. Gözlerine bakmamaya çalışıyorum. … Read more