Nâzım Hikmet’in umut veren masalı: “Sevdalı Bulut” | Sevda Müjgan Yüksel

Mayıs 16, 2022

Nâzım Hikmet’in umut veren masalı: “Sevdalı Bulut” | Sevda Müjgan Yüksel

Nâzım Hikmet’in yazdığı Sevdalı Bulut, Türkiye’de bir masal kitabı olarak basıldığı tarihten daha önce SSCB’de bir film stüdyosunda çizgi film senaryosu olarak ortaya çıkar. Yıl 1959’dur. Masal olarak ilk kez 1961’de Varşova’da basılır. Yapıt, 1968 yılında Türkiye’de Cem Yayınevi ve Dost Yayınları tarafından Sevdalı Bulut adıyla yayımlanır. 

Sevdalı Bulut masal türünün belli başlı kurallarına uymaktadır: Belirsiz yer ve zaman, olağanüstü karakterler ve olaylar, iyi ve kötü karakterler, evrensel değerlere dayanması, sonunda iyilerin yüzünün gülmesi, kötülerin cezalandırılması. Sevdalı Bulut’ta geleneksel masallardaki gibi cinler, periler, devler… yoktur ancak onların işlevlerini üstlenen başka canlılar vardır. 

Belirsiz bir yer ve zamanda bir servi ağacının altına oturup neyini üflemeye başlayan dervişin neyinin deliklerinden önce ağaçlar, dağlar, dereler, yollar… fırlar, dünyanın öbür ucunda bir çöle düşerek Ney ülkesini yaratır. Arkasından masaldaki kötü karakteri temsil eden kara sakallı, gaga burunlu, patlak gözlü, çirkin bir adam, Kara Seyfi neyin bir deliğinden fırlar. Fırlar fırlamaz da yaptığı ilk eylem dervişin cebinden para kesesini çalmak olur. Oysa o, Ney ülkesinin en varsıl adamıdır. Yine de kır atının üzerinde sahip olduğu koyun sürülerine, beygirlere, deve kervanlarına, tarlalara… hırstan parlayan gözlerle bakar.  

Masaldaki iyi karakteri temsil eden Ayşe ise sırma saçları topuklarında, dünya güzeli 15 yaşında bir kızdır. Geleneksel kadın rollerini üstlenmeyi de doğal kabul eder. Neyin deliklerinden fırlar fırlamaz hırsızlık yapıp atılan bir taşın önü sıra kendisini dağ başında, at sırtında bulan Kara Seyfi’den sonra o, önce dervişe görülecek bir işi olup olmadığını sorar. “Tarhana pişireyim. Döşek sereyim.” Doğuştan güçlü ve egemen olan Kara Seyfi’ye karşı Ayşe emekçidir, emeğin temsilcisidir. Ney ülkesinde çitlerle çevrili bahçesinde alnının teriyle çalışıp çabalayıp yaşamını sürdürecektir.

  Kara Seyfi, Ayşe’nin bahçesine göz dikmiştir. Ülkede bu bahçenin dışında her şeyin sahibidir. Ayşe’nin bahçeyi elden çıkarmak gibi bir niyeti kesinlikle yoktur. “Ben bahçemi ne size, ne başkasına satıcı değilim.” Bir yanda mülk edinme hırsına kapılmış Kara Seyfi, öbür yanda doğal yaşamını korumaya çalışan Ayşe. Yazar, bu toplumsal düzen içinde mülkiyet sorununa da dikkat çekmektedir.  

Masal, iyiliği ve kötülüğü temsil eden iki zıt karakterin (Ayşe ve Kara Seyfi) arasındaki savaş üzerine kurulmuştur. Bu savaşta Ayşe’nin (yani iyinin) yanında bir tavşan, ak bir güvercin ve bir bulut yer alır. Bulutu diğerlerinden farklı kılan özelliği ise Ayşe’ye aşık olmasıdır. Zaten masal da adını bu aşktan alır: Sevdalı Bulut. Bulutun tüm dünyası Ayşe olur. Onun için yaşar. Onu korur, kollar. 

Masal, ön planda Kara Seyfi ve Ayşe üzerine kurulmuş gibi görünse de masaldan bulutu çıkaracak olsak ikisi arasındaki savaş da sekteye uğrayacaktır. Kara Seyfi’yle aktif bir savaşa giren bulut, tavşan ve ak güvercindir. Ayşe’nin mücadelesi bahçesini yaşatmakla sınırlıdır. Nazım Hikmet, önceliği buluta, dolayısıyla aşka veriyor. Bulut, savaşma gücünü aşktan alıyor. Ayşe, bulutun sayesinde bahçesini kurtaracak ancak bunun bedelini ödeyen bulut olacaktır. 

Kara Seyfi’nin (yani kötünün) yanında, atı ve Ayşe’nin bahçesinde yeri olmadığını düşünerek bahçenin dışına attığı bir devedikeni yer alıyor. Kötüler, devedikeninin önderliğinde Ayşe’nin bahçesine zarar vermek üzere harekete geçer. Bu arada Kara Seyfi, atına karşı oldukça acımasızdır. Başarılı olurlar, Ayşe’nin bahçesindeki her şeyin ölümüne yol açarlar. Ayşe, emeğine sahip çıkarak bahçesini terk etmeye yanaşmaz.
Ayşe’nin kuruyan bahçesini kurtarmak için kendisini feda eden bulutun yağmur olup yağması kötülerin iyileri alt etmesini önler. Bu arada bulutu parçalayarak Kara Seyfi’ye hizmet eden rüzgarı uyaran ak güvercin olur. “Rüzgar kardeş, Kara Seyfi seni rezil etti çünkü senin gücünü, kuvvetini haksız bir işte kullanmak istedi. Sen bu yüzden bir bulutla başa çıkamadın. Öcünü yerde bırakacak mısın?” Yalnızca kendisini düşünen, kötü niyetli, zayıfı her fırsatta ezmeye ve sömürmeye çalışan Kara Seyfi’den hesap sorulmayacak mıdır? Sorulmalıdır. İyiler el ele verirse meydan kötülere kalmaz. Rüzgarın Kara Seyfi tarafından kullanıldığını fark edince saf değiştirmesi gibi at da kendisine kötü davranan Kara Seyfi’ye sırtını dönmekte gecikmez. Derken Kara Seyfi, kendisini bir uçurumun dibinde bulur. Böylece Ney ülkesinde iyilik edenler iyilik bulurken kötüler de cezasını çeker. 

Ayşe’nin bahçesini canlandırmak için suya dönüşerek biçim değiştiren bulut çiçeklerde yeniden can bulur. Bahçedeki havuzdan yükselen mavi bir buğuyla yeniden gökyüzündeki yerini alır. “İyi insanlar, iyi hayvanlar, iyi bulutlar hiçbir zaman kaybolmaz. Seven ölmez.” Bu da masalı okuyan/dinleyen herkesin yüreğine umut salar. Umut, insanı ayakta tutan en güçlü duygudur. Yüreklerimizden eksik olmasın. 

edebiyathaber.net (16 Mayıs 2022)

Yorum yapın