Luigi Ballerini: “İkinci İnsanlık, yapay zekâ etrafında değil vücut etrafında dönen bir roman.”

Kasım 24, 2023

Luigi Ballerini: “İkinci İnsanlık, yapay zekâ etrafında değil vücut etrafında dönen bir roman.”

Söyleşi: Müge İnce

Luigi Ballerini ile ON8 Kitap’tan çıkan “İkinci İnsanlık” adlı romanını konuştuk.

Doktor ve psikanalist kimliğiniz yazarlığınıza ne gibi katkılar sağladı?

Doktor kimliğimde gençlerle konuştuğumda önce söyleyeceklerini dinler, hayatlarını anlamaya çalışırım. Doktorluk, yazar kimliğimi de aynı şekilde etkiledi. Yazmak benim için hastalarımı dinlemek, gözlemleyerek insanların duygularını anlamaya çaba göstermek gibi bir şey…

Ancak bir noktaya dikkat çekmek isterim. Dinlediklerimi hikâyeleştirmemeye her zaman özen gösteririm. İlk romanımın sonunu yazarken bir gün bir hastam, tam da karaktere söyleteceğim bir cümleyi söylemişti… Hastam onu söylediği için romanımın sonunda ufak bir değişikliğe gitmek durumunda kaldım.

Odaklanma sürelerinin her yaşta, özellikle çocuklarda, azalma gösterdiği gözlemlenmekte. Buna en büyük etkinin sosyal medya olduğu söylenmekte. Sizce bu durum sizin, gelecek nesillere hitap edecek yazılar yazmanızı zorlaştırıyor mu? Sizce yazma şeklinizi değiştirmeniz gerekecek midir; mesela kitap boyu merak duygusunu yüksek tutmak ya da ilk sayfalardan okurun ilgisini çekmek gibi?

Çok ilginç bir soru. Çocuk edebiyatı dünyasında gerçekten tartışmalı… Ben açıkçası bölümleri kısa tutmanın her zaman iyi olacağını düşünüyorum. Örneğin, 35 sayfalık bir bölüm, bir çocuk için zor bitecek algısı yaratabilir ya da gerçekten de zor bitebilir. Ama bölümleri üçe böldüğümüzde çocuk aslında tek bölüm değil, üç bölüm okudum gözüyle bakabilir, bu durumdan gurur duyabilir. Bunun temelinde de dikkat dağınıklığının ve sıkılmanın yattığını düşünüyorum…

Bu duruma en çok televizyon dizilerinin etkisinin olduğunu düşünüyorum. Ben de her ne kadar çok sevsem de maalesef dikkat dağınıklığına sebep oluyorlar. Sıkıldığımız anda kapatıveriyoruz, sonrasını merak etmiyoruz. Ayrıca televizyon dizilerinin hikâye yazışımızı da oldukça etkilediğini düşünüyorum. Mesela düz bir çizgide kurgulanan hikâyeler çok beğenilmiyor artık. Flashback, flashforward, twistler ve karakterlerde ani değişimler gerekiyor…

Kendinizi her gün düzenli bir şekilde oturup yazmaya nasıl teşvik ediyorsunuz? Sırrınız nedir?

İki tür yazar vardır: Düzenli yazarlar ve benim gibi yazarlar. Düzenli olan yazarlar planlarlar; olayları, zamanı, karakterleri, romanını sonunu… Ama benim gibi olanlar, sonraki bölümde ne olacağını bile bilmezler. Bu aslında ilk kez film izlemek gibidir. O yüzden bazen karakterlerimin yaptıklarına şaşırırım, bazense onları kendimden bir parça olarak görürüm. Sanırım en büyük sırrım bu: Planlı, sessiz bir ortama ihtiyaç duymaksızın, otobüste, uçakta, trende ya da herhangi bir yerde hızlıca yazarak sonrasında düzenlemeye başlamak.

Isaac Asimov şöyle diyor:

“Kişisel bilgisayarlar evlerimizde ve sürekli olarak daha iyi, daha ucuz, daha çok yönlü ve daha fazla şey yapma kapasitesine sahip oluyorlar. Böylece ilk kez geleceğe bakabiliriz ve genel olarak insanlığın, büyük bir düşünce ve büyük bir yaratıcılık gerektirmeyen karmaşık insan beynine gerçekten hakaret olan her türlü işten özgür olacağını görebiliriz. Bütün bunları bilgisayarlara bırakmalıyız. Tam şartlara sahip olmamızın veya ne olduğunu tam olarak bilmemizin gerekmediği hayal gücü, yaratıcılık, fantezi, sezgi ve problem çözme gibi şeyleri bilgisayarların yapamayacağı şeyleri kendimize bırakabiliriz. Çözümün ne olabileceğine dair sezgisel bir duyguya sahibiz. Hiçbir bilgisayar bunu yapamaz. Bu amaçla kendi beynimizi kurtarabiliriz.”

Oysa yakın zamanlardaki gelişmelerle, şu an yapay zekâ çizim yapıyor, çeviri yapıyor ve hatta makaleler, hikâyeler yazabiliyor. Bizden yaratıcılık sürecini çalıyormuş gibi gözüküyor. Bu gelişmeler sizi bir yazar olarak korkutuyor mu? Yapay zekâyla üretilmiş hikâyeler hakkında görüşleriniz nedir?

Bilimkurgu geleceği tahmin etmez, onu şekillendirir. Buna eminim. Asimov bir büyücüydü, Gandalf’ın aksine. Yazılanları elbette birisi gerçekleştirirdi, ama Asimov bunları makinelerinin gerçekleştireceğini tahmin edemedi. Çünkü öğrenmek çok insani bir durumdur. Peki yapay zekâ ve insan yaratıcılığı aynı mıdır? 

İkinci İnsanlık için bilgisayar mühendisi bir arkadaşımla çalışırken bana şöyle demişti: “ChatGPT akıllı değil, o aslında bize ne yazdığını bilmiyor. Bizim dediğimize karşılık olarak istatistiksel açıdan birlikte iyi duran sözcükler yazıyor. Sözcüklerin asıl anlamını bilmiyor. Onun yazdıklarına anlam yükleyen biziz.” 

Gerçekten de cansız bir varlığa zekâ atfetmek bizim yaptığımız bir şey. Gelecekte kaybolacak meslekler var mıdır diye düşünebiliriz. İtalya’da bazı yayıncılar yapay zekânın yaptığı kapakları kullandı. Ben de yapay zekâya, kısa bir distopya yazmasını istedim. Aslında iyi iş çıkardı ama yeni bir ürün değildi, yaratıcı değildi… Sorduğunuz soru tartışmaya açık bir durum. Mesela, bu röportaj, yapay zekâ tarafından yapılabilir miydi?

İkinci İnsanlıkta insanlık teknolojik olarak ürüyorsa ve ebeveynlerin beyinleri bilgisayarsa, yeni doğmuş bebekler nasıl insan sayılabilir?

İkinci İnsanlık yapay zekâ etrafında değil vücut etrafında dönen bir roman. Bu yüzden insanlığı yok eden ama vücuda sahip olmayı özleyen makineler yarattım. En başında onlara lunapark gibi geliyor, ama sonra işler değişiyor. Olan biten her şeyi küçüklerden saklıyorlar. Koca bir yalan yaşıyorlar diyebiliriz. Truman Show gibi aslında…

Romanlarınızda iktidara, iktidar araçlarına ve kötülüğe karşı koyan, mücadele edenler hep gençler. Bugünün dünyasında gençlerin siyasetten, dünya meselelerinden uzak durmaları ya da uzak tutulmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Dünyanın geleceği için “kök hücre” olarak gördüğünüz gençlere bir mesajınız var mı?

Gençlere iyi bir dünya bırakmadık. İş dünyası, ekolojik durum, ayrımcılık… Onlara güzel bir hediye vermedik. Ama hayat ve düşünme kabiliyeti verdik. Aslında istekliler. Bazı küçükler efsanevi cümleler kuruyorlar, “Bu dünyada bir iz bırakmak istiyorum,” gibi. Ancak büyüdükçe daha alaycı ve inançsız oluyorlar. Ancak zamanla inançları azalsa da kendi hikâyelerinin başkahramanları olacaklar, onların aynı düşüncelerde kalabilmelerine yardımcı olmalıyız.

edebiyathaber.net (24 Kasım 2023)

“Luigi Ballerini: “İkinci İnsanlık, yapay zekâ etrafında değil vücut etrafında dönen bir roman.”” üzerine bir yorum

Yorum yapın