Kübra: Girdaptan ve kumdan geriye kalan | Didem Görkay

Ekim 8, 2020

Kübra: Girdaptan ve kumdan geriye kalan | Didem Görkay

“Sen farklısın” mesajı ile başlayıp umulmadık döngülerle süren ve şaşırtıcı sonla biten bir yaşamı özgün bağlamı içinde işleyen Kübra romanının farklılığı, okuru daha ilk satırlarda kendine çeken derinlikli kurgu yapısından kaynaklanıyor. Günümüz kent çeperlerindeki hayat akışıyla başlıyor hikâye ve bilindik/tahmin edilesi aşk merkezli örgüyle devam edeceği beklentisi yaratıyor ancak kendimizi bir deneğin yaşamına tanıklık ederken buluveriyoruz.

Yapay zekâ, öğrenebilen makineler derken nesnellikleri ve amaçları sorgulanan, bir müddet sonra ise artık kuşkuyla bakılan sosyal medya algoritmalarının dünyasına dalıyoruz. Sonunda bütün bu girdapların yalın yaşamlar süren bireylerin yaşamında estirdiği fırtınalara bakarken buluyoruz kendimizi.

Kübra’nın olay örgüsüne dahil olan günümüz teknolojisi, kent yoksullarının yaşamları, kültürel tutuculuklar, yalancı peygamberler, cinsel yönelimler ve bunlarla ilintili çokça alt hikâye yazar tarafından başarılı bir şekilde olay örgüsüne yedirilmiş. Son yıllarda makine, yapay zekâ, bilgisayar dili gibi gelişmelerin beraberinde getirdiği robotların dünyayı ele geçirme tartışmaları ise roman tekniğinin gerektirdiği olanaklar dahilinde işlenmiş. Bu meselelerin disiplinler arası bir içerikle bağlantı kurmasına eşlik eden dilbilimsel nesnel bilgi dokunuşları romanın mesajını güçlendirmiş.

Binlerce yılın onkolojik tartışmalarından hareketle, toplumların inanca olan eğilimlerine dek geniş bir düşünsel alan yaratan ateşleyici olay, öncelikle o hikâyenin içinde yaşayan kanlı canlı karakterlerin yaşamlarını gayya kuyusuna çeviriyor. Başlangıçta birkaç bireyi ilgilendiren olay silsilesinin geometrik bir genişlemeyle umulamadık yönlere gitmesi ve tabi ki yarattığı etkiler, öngörülemeyen durumların üniter devlet yapısı aleyhinde bir yapının oluşmasına kadar varması romanın dikkat çeken temalarından bazıları. Son yıllarda dünya üzerinde gördüğümüz –ve her geçen daha da artan bir pasiflikle karşılanan- şiddet olaylarını Kübra’da da görmekteyiz: Yıkılan yerleşimler, ölen siviller ve gücün her iki tarafında yer alan silahlı kişilerin varlıkları… Olup bitenden geriye acı ve hüzün kalıyor çoklukla.

Kübra, gelişen teknolojilerin insan hayatında yol açtığı derin değişimleri işlerken buna paralel olarak binlerce yıldır toplumsal belleğimize oradan da bireysel bilinçaltımıza işlenen, artık yer yer kalıcılaşan ve kanıksanan inançlara dair izleri de görünür kılmakta. Başkarakterlerden birinin romanın başındaki etkisiyle sonlarına doğru olan tutumu arasındaki öngörülemeyen büyüklükteki değişimin nedenini hiç kuşkusuz inanç ve inanç bağlamında gelişen tutumlar oluşturmakta.

Modern zamanlarda devletlerin sahip olduğu ve olmaya çalıştığı silah, jeopolitik konum, enerji kaynakları, sosyal medya, yazılımlar, yapay zekâ ve tek merkezli olmaktan çıkmaya başlayan internet gücünü zekice düşünülmüş tekniğiyle sorgulayan Kübra, insanın manipülasyona açık yapıda bir varlık olduğunu da açıkça gösteriyor. Bu yeni yöntemin sunduğu erkin, doğru bir bileşkede kullanılmasının ne gibi yıkıcı –yapıcı olabileceğini de unutmadan- güçlere ulaşabileceğini romanın sonlarına doğru görebiliyoruz.

Din, psikoloji, bağlılık kuramları, internet dili, sosyal medyanın işleyiş mantığı, işletme bilimi gibi disiplinlerin varlığı yazarın işlevsel bir plan dâhilinde romanına uzun süre çalıştığını gösteriyor. Bütün bu farklıkların bir merkez içinde tekliğe evrilmesi okur için okuma sürecini zenginleştiren ve derinleştiren unsur olarak dikkat çekiyor. Bazı bölümlerin nesnel bilgiler vermesi romanın kimi kez kurgu dışı bir metin yapısının olduğu izlenimi uyandırıyor olsa da bu içerik karakterler aracılığıyla sunulduğundan bazı romanlarda gördüğümüz yazarın akışa müdahalesi algısı yaratmıyor. İlkin dar bir çerçevede birkaç bireyin yaşamının işlendiği izlenimiyle başlayan kurgu ilerleyen sayfalarda yeni eklemlenmelerle çok boyutlu bir yapıya, bilimkurgusal bir içeriğe dönüşüyor. Bu içerik, merak unsurunu canlı tutarken olayların nereye gideceğini kestirmek zor olabilir zira olay örgüsünü belirlemede insan iradesini aşan durumların varlığı da söz konusu.

Afşin Kum’un April Yayıncılık etiketiyle yayımlanan son romanı Kübra, son sayfalara dek neyin ne olduğunu açık etmeyen yapısı, okuyucuyu şaşırtacak çıkışları, dilsel becerinin yanında günümüz toplumunun neredeyse ayrılmaz bir parçası haline gelen sosyal medya, yapay zekâ gibi olgular bağlamında ele aldığı ve araştırdığı meselelerle nitelikli romanlar arasında hak ettiği yeri bulacak ve üzerine çokça konuşulacak gibi görünüyor.

Didem Görkay – edebiyathaber.net (8 Ekim 2020)

Yorum yapın