
Gregory J. Gbur’un Düşen Kedigiller ve Temel Fizik düşen kedilerin nasıl her seferinde dört ayak üstüne düşebildiklerini anlatmıyor sadece. Daha fazlası var. Daha fazlası var dememin sebebi tabii ki kedileri çok sevmem, onların hareketlerine ve davranışlarına merak duymam, mesafeli olmalarına rağmen sürekli onlarla temas etmek istemem, onların mesafeli duruşlarına karşı nankör yakıştırmalarımıza rağmen onları yine de beslemek istemem, karınlarının doyduğuna emin olmak istemem -ve fakat- düşen kedigillerin fizik yasalarını ve dolayısıyla yaşam yasalarını, kurallarını alt üst edecek bir yaradılışla yaşıyor olmalarının anlatısı söz konusu olunca işler değişiyor. Kedi dünyası, temel fizik kuralları ve insanın bol olduğu dünyada kedileri esas alarak yazılmış olan bu kitapta kesinlikle daha fazlası var.
Temel bir cevabı aramak adına her şeyden önce şu soruyu yöneltelim: Kim bu kediler veya kedigiller? Ve ikinci cevabı aramak adına, temel fizikle ne ilgileri olabilir?
“Kediler çılgındır.”
Düşen Kedigiller ve Temel Fizik kitabı için daha önsöz kısmında kurulan bu ilk cümle kedilerin bir başlarına avlanma eğilimine sahip, pusu kuran yırtıcı nitelikleriyle onlara avına sinsice yaklaşma, görüş alanları dışındayken bile onun izini sürüp hareketini tahmin etme imkanı veren, merakları ve oyuncu ruhlarının da araya girmesiyle bir zeka geliştirmiş olmaları sebebiyledir. Kediler çılgın hayvanlar kesinlikle, evet, buna kimse itiraz edemez, amma velakin onlar söz konusu olduğunda tam anlamıyla sonsuz bilinmezlik ve şüpheler hikayesi karşımızda duran. Bu sebepten kedilerin var oluş halleri kazıdıkça kazınacak keşfi bitmeyen cevaplar silsilesi. Gregory J. Gbur’un bu silsilede bir cevaplar bütününe ulaşmak adına temel fiziği baz almak istemesi yadırganamayacak temel gerçek ve temel cevaplar olarak karşımıza çıkıyor.
“Bu kitap düşen kedi probleminin hikayesidir, hem bilimi hem tarihi hakkındadır. Göreceğimiz gibi, düşen kedigillerin bilim ve mühendislik alanlarında uzun, alışılmadık ve kimi zaman gülünç bir tarihi olmuştur. Bilginler problemi ne kadar göz önüne aldılarsa, tüylü kedigil dostlarımızın davranışlarında o kadar fazla sürprize rast gelmişlerdir. Problem, fotoğrfçılıktan nörobilime, uzay araştırmalarından robotik ve daha fazlasına kadar, modern tarihteki en bilimsel ve teknolojik ilerlemelerin bazılarıyla ilişkilendirilmiştir ve fizikçiler bu sırada kedilerin yaptıklarını nasıl yaptıklarını açıklamak için çırpınmışlardır.”
Gregory J. Gbur kedigiller ile ilgili bu nokta atışı kitabında soruların ve cevaplarının peşinden giderek kedigiller dünyasına yönelik olarak merak etiğimiz tüm gerçekleri bizlerle buluşturuyor. Ve bunu kedilere yakışır bir şekilde yapıyor. Kedilerin var oluşuna, onların gelişim tarihine ve tüm yönleriyle araştırılmaya başladıkları tarihe sırt çevirmiyor. Bizler de günlük hayatımızda kedilere gözümüz takılarak onların davranışlarının neden kaynaklandığını merak ediyoruz elbet fakat Gbur’un araştırmaları ve bizlerle buluşturduğu kitabı temel fizik yasalarını zorlayan, mühendislik yasalarını baştan tanımlayacak kedigillerin temel var olma sebepleri üzerine. Bilime, fiziğe, mühendisliğe dair ne varsa kedilerle ilişkilendiriliyor ve bu ilişkilendirmeler bilimsel bakımdan kedilerden çok şey öğrendiğimizi gösteriyor.
Temel ikinci cevaplar kümesi adına sıra şu soruyu sormaya geldi: Kedigiller aşağı doğru nasıl düşüyor olurlarsa olsunlar nasıl dört ayaklarının üzerlerine düşebiliyorlar?
“Kedigiller ustalıklarından haberdar gibi gözüküyorlar.”
Gregory J. Gbur kedigiller tarihi, bu tarihi merak edenler ve araştıran bilim adamları, fizikçiler, mühendisler, gökbilimiyle de uğraşan geometrisler sırasıyla çizimler, fotoğraflar, şemalar ile tüm hatlarıyla bize açıklarken derdi aslında kedilerin birkaç saniye süren düşüş anındaki ustalıklı parandeler sonrası müthiş bir beceri ile dört ayak üstüne düşebilmeleri. Başka hiçbir canlı yerkürenin çekim yasasına karşı onlar kadar mahir olamıyor. Dolayısıyla ve aslında direkt olarak fizik, çekim, yükseliş, düşüş, ne kadar yasa varsa hepsini altüst edebiliyorlar. Gbur’un temel olarak gözünü diktiği noktalar da bunlar oluyor elbet.
“Bereket kediler aynı zamanda evrimin sayısız çağı boyunca onlara güç durumlardan neredeyse içine düşerken ki kadar kolayca çıkma imkanı veren önemli ustalıklar geliştirmişlerdir. Bunların arasında en önde geleni zaman içerisinde pek çok adla anılan bir tekniktir: kedi dönüşü, kedi doğrultma refleksi, kedi ters dönüşü, kedi burulması. Bu adların hepsi kedinin bir yükseklikten aşağıya inerken, inmeye başladığında hangi vaziyette bulunursa bulunsun “dört” ayak üstüne düşmesiyle ilgili gayet alışılmadık becerisini ifade eder.”
Fizikçi Gregory J. Gbur tam bir kedi velisi. Özellikle kedi düşüşünün çeşitli adlarla tanımladığı teknikleri birçok fizikçinin araştırmaları, çizelgeler ve fotoğraflarla anlatma arzusu onu kedigillerin velisi yapmakta mahir kılarken kedi doğrultma reflekslerini anlama girişimlerinin matematik, jeofizik, nerobilim, insanlı uzay araçlarındaki bilmeceler, robotik tekniklerle ilgili araştırmalarla nasıl da önemli faydalar sağlayabildiğini mercek altına yatırması adına bizlere baştan sona bir bilim araştırmaları tarihi kitabı sunuyor.
Sonuç bilim araştırmalarında bir uçtan diğer uca kedigiller vasıtasıyla alınan merak uyandırıcı, mucizelerle ve keşiflerle dolu bir yol. Kedilerin dünyayı sarsabileceğini biliyor muydunuz? Kitapta bu ayrıntıyı okumuş olmak da beni çok mutlu etti. Ayrıca hareket halindeki atların anatomik yapılarının çizgilerle ve şemalarla anlatıldığı bölüm ve aynı kediler gibi aynı anda hareket ederlerse dünyayı sarsabilmelerindeki güçlerinin etkilerini anlatıldığı bölüm de harikaydı. Karıncalardan sonra dünyayı sarsabilecek iki hayvanın varlığını öğrenmek insanın savaşlar çıkarmaya elverişli yıkıcı gücü karşısında rahatlamamıza sebebiyet veriyor kesinlikle.
İnsanlar dışında tüm diğer canlılar iyi ki varlar. Özellikle de kedigiller, onları evcilleştirdiğimizi düşünmemizi sağlayacak kadar akıllı, ustalıklarından haberdar düşen kedigiller ve temel fizik iyi ki var.
Ayrıntı Yayınları’na bu şahane kitapla bizi buluşturduğu için, kitabı İngilizceden çeviren Ahmet Aybars Çağlayan’a ve kapak tasarımındaki kedigil için Gökçe Alper’e teşekkür ederim.
edebiyathaber.net (9 Nisan 2025)