İlk Kitap: Beril Erbil | Mesut Örs

Kasım 15, 2021

İlk Kitap: Beril Erbil | Mesut Örs

İlk kitap söyleşilerimizin bu haftaki konuğu Edisyon Kitap’tan çıkan Aynadaki Porno Yıldızı isimli kitabıyla Beril Erbil.

“Aynadaki Porno Yıldızı’ndaki öyküler genel olarak kadının özgürleşmesi, kadın-erkek ilişkileri izleğinde ilerliyor; kadın kadına kurulan dostluklar ve hiyerarşik ilişkiler de öykülerde rastlanan konular.”

Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz? Kitaplar hayatınıza nasıl girdi, “okur” olmaktan “yazar” olmaya giden yol nasıl başladı ve ilerledi?

1982 İzmir doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldum. Uzun süre kurumsal hayatta çalıştıktan sonra tam zamanlı olarak edebiyat ve yazı alanına emek vermeye başladım. Bu arada Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Sosyal Bilimlerde İnsan Çalışmaları yüksek lisans programını da tamamladım.

Kitaplarla ve yazmakla aram çok zaman iyiydi. Kitap okunan bir evde büyüdüm. İlkokul yıllarından itibaren günlük tuttum, şiir denemeleri yazdım. İlkokul sonrasında sağlam bir Türkçe temelim ve dil ile keyifli bir ilişkim vardı. Ancak okuldan verilen kitap okuma/özetleme, “okuduğumuzu anladık mı” gibi ödevleri yaparken çok sıkılıyordum. Tam her şeyden soğumak üzereyken ortaokul son sınıfta tanıştığım edebiyat öğretmenim önüme yeni kitaplar, farklı yazarlar koydu. Metne özgürce bakabilmemizi sağladı. İlk öykümü onun dersinde yazdım ve bana bu işin üzerine gitmem gerektiğini söyledi. Sonrası onun da desteğiyle okumak ve yazmak anlamında epey aktif bir dönemdi benim için.

Üniversite sonrası iş hayatının yoğunluğunda bu tempo düşse de okuma ve yazma hep hayatımdaydı, en büyük zevkim kitapçı rafları arasında yeni yazarlar keşfetmekti. Buna paralel bölgesel dergilerde yazılar yazıp söyleşiler yapıyordum. Sonra yerini yavaş yavaş internet dergileri almaya başladı. Bu süreçte artık edebiyat ve yazı alanında profesyonel olarak çalışmak istediğimin farkına vardım ve 2015 sonrasında bu yönde ilerledim. 2020 yılında yayımlanan ilk kitap ise bu sürecin en önemli basamaklarından biri oldu.

“Aynadaki Porno Yıldızı” kitabının ortaya çıkış öyküsünü anlatabilir misiniz? Fikir nasıl doğdu, ismine nasıl karar verdiniz, yazma süreci nasıl gelişti, yazarken uyguladığınız belli rutinler veya ritüeller var mı?

2015 yılında Aynadaki Porno Yıldızı adında bir öykü taslağı yazdım. Bir kadının hayatından özgürleşmesini, canlılığını ve kendisiyle olan bağını kaybettiğini fark etmesini ve kendine ulaşmak için uyanışını anlatıyordu öykü özünde… O gün, yazacağım kitabın bu konu etrafında şekilleneceğini ve adını da bu çıkış öyküsünden alacağını hissetmiştim ve bu yönde çalıştım. Sonra yavaş yavaş yazdım. Eskilerden düzeltip dosyaya eklediğim gibi yeni öyküler de yazdım. En yoğun çalışmayı ise 2018-19 yıllarında yapıp dosyamı tamamladım.

Yine yoğun çalışıyordum ve yeni bir iş düzeni oturmak vaktimi ve enerjimi alıyordu. Gece yazamadığımı görünce sabahın erken saatlerini değerlendirmeye başladım. Uyandığım gibi kahvemi yapıp masa başına geçiyordum. O alışkanlığım hâlâ devam ediyor.

Dosyayı bitirdikten sonra yayınevlerine ulaşma, başvuru ve dosyanın kabul edilmesi sürecinden bahsedebilir misiniz? Bu süreçte yaşadığınız zorluklar olduysa bunları nasıl aştınız?

Dosyamı bitirdikten sonra birkaç yayınevi ile paylaştım. Onların yanıt sürelerini de bekledim. Tam bu süreçte pandemi patlak verdi ve hepimizin yaşadığı şok ve duraklamayla birlikte ben de ne yapacağımı kestiremediğim bir sürece girdim. Edisyon Kitap pandeminin hemen öncesinde kurulmuştu. Kurucu ortaklarından Ferhat Uludere, tamamlandığında dosyamı ilk okuyanlardan biriydi ve Edisyon’un öykü dizisinin ilk kitabı olarak kitabı yayımlamak istediklerini söyledi. Ben de güvenle kabul ettim.

İlk kitap hem yazar, hem yayınevi açısından soru işaretleriyle dolu, heyecanlı bir başlangıçtır. Siz yazarlık yanında editörlük de yapan biri olarak “ilk kitap” olgusuna nasıl bakıyorsunuz?

İlk kitap çok heyecanlı bir süreç. Dosyanın çalışılmaya başlanmasından sayfaya yerleştirilmesine, kapak tasarımından matbaadan gelişini beklemeye kadar emeğinizi somut bir kitap olarak elinize almak yazar için müthiş bir duygu. Bu duygu sonuna kadar yaşanmalı, çünkü bir ilk daha olmayacak. Bunu ilk kitaplarını çalıştığım pek çok kişide de görüyorum ve onların heyecanını paylaşmayı seviyorum.

Tabii bu coşkulu halin yanında kimler alacak, kimler okuyacak, eleştiriler nasıl olacak derken kitabınızın tanımadığınız insanlar tarafından okunduğunu ve aslında sizden bağımsızlaşarak kendi yolunu çizdiğini görüyorsunuz. Bunu izlemek daha sakin ama keyifli…

Editör kimliğimle konuya baktığımda ise yazar nezdindeki tüm bu heyecanı görmekle birlikte ayaklarım biraz daha yere basıyor. İlk kitabınızı yazarken söylemek istediğiniz bir şey var ve onu söylüyorsunuz. Kitap ete kemiğe büründüğünde ise artık ortaya çıkardığınız bir ürün, bir eser var. İlerledikçe ona dışarıdan bakma şansınız oluyor. Ne yaptınız, ne yapmadınız ve şimdi ne yapmak istiyorsunuz? Ve ilk kitap artık kendiniz için bir kıstas haline geliyor. Üstüne inşa etmeye devam ediyorsunuz.

Kitabınızdan biraz bahsedebilir misiniz?

Kitabımda kahramanları kadın olan on bir öykü var. Bu öyküler genel olarak kadının özgürleşmesi, kadın-erkek ilişkileri izleğinde ilerliyor; kadın kadına kurulan dostluklar ve hiyerarşik ilişkiler de öykülerde rastlanan konular. Öykülerde işlenen fiziksel bir şiddetten bahsetmek mümkün değil, ama her bir kahramanın hayatına sızmış psikolojik şiddeti bulmak mümkün.

Bugün yaşadığımız hayatların ve kurduğumuz ilişkilerin kendimizle bağlantımızı kestiğimiz veya kaybettiğimiz noktada geçmiş zamanlardan gelen ilişkilenme biçimleriyle örüldüğünü, böylelikle bizi yansıtmayan, özümüzden uzak seçimler yaparak kendi hapishanelerimizi kurduğumuzu düşünüyorum. Bu hapishanelerin içinde sistem de var, anne babadan gördüklerimiz de var, sevgilimiz, eşimiz, can dostumuz saydıklarımız da var. Hayallerimiz, itiraf edemediklerimiz, hiç düşünmediklerimiz de… İç seslerin yoğunlukla bulunduğu öykülerde kişinin hayatını, yaşayışını, mevcudu değiştirebilmesi için ihtiyacı olan uyanışın, canlı, dişi, yaratıcı özünün peşinden gidiyorum.

Yeni çalışmalarınız var mı? Varsa, kısaca söz edebilir misiniz?

Atölye ve editörlük çalışmaları devam ediyor. İz Gazete ile haftalık bir kitap sayfası hazırlamaya başladık. Okuma ve yazma tempom yoğun. İkinci kitabım içinse beni çok heyecanlandıran bir izlek oluştu, oluşuyor; bu sebeple kitap için yazmaktan çok okuyorum şu sıra…

Yazar adaylarına tavsiyeleriniz neler olur?

Okumak, yazmak ve mümkünse iyi yol arkadaşları edinmek… Okudukça daha iyi okumayı, yazdıkça daha iyi yazmayı öğreniyorsunuz. Yol arkadaşları ise size inanacak, sizi destekleyecek, size alan tanıyacak, yeri geldiğinde sizi zorlayacak, kendiniz olmanıza izin verecek, “olmamış” demeyi bilecek, neyi iyi yaptığınızı da söyleyecek kişiler…

edebiyathaber.net (15 Kasım 2021)

Yorum yapın