“Kelimelerim sanki denizin altındaki baloncuklar gibi etrafımda yüzüyor, benimle birlikte yüzüyor, içimde yüzüyor, duyulmak için çığlıklar atıyor sessizce. Aynı zamanda kelimeler beni tamamlıyor da. Ki bu ironik çünkü dediğim gibi, konuşamıyorum.” (Sayfa 10-11)
2013’te geçirdiğim bir trafik kazası, omurgamdaki çatlaklar yüzünden beni haftalarca yatağa zincirledi. Korseyle geçirdiğim o günlerde, hareket edememenin ne demek olduğunu az da olsa anladım. Vücudun sınırlı, ama zihnin özgür olduğu o tuhaf çelişkiyi yaşadım. Sharon M. Draper’ın İçimdeki Hayal’ini okurken, Melody Brooks’un tekerlekli sandalyesine bağlı hayatı, o günlerimi hatırlattı. Ama bu kitap, acıya ya da kısıtlamalara saplanmıyor; aksine, bir gencin zihnindeki sınırsız dünyayı ve kelimelerin kurtarıcı gücünü anlatıyor.
Sharon M. Draper, Amerikalı bir yazar ve eğitimci. “Yılın Ulusal Öğretmeni” unvanını almış, Ohio’da “Çığır Açan Dil Sanatları Öğretmeni” ve “Ohio Yılın Öğretmeni” ödüllerini kazanmış. NCNW Öğretimde Mükemmellik Ödülü de cabası. Edebiyatta ise beş Coretta Scott King Edebiyat Ödülü ve 2015’te Amerika Kütüphaneler Birliği’nin Margaret A. Edwards Ödülü var. İçimdeki Müzik, iki yıl boyunca New York Times çok satanlar listesinde yer aldı; Karışık da öyle. Draper, genç yetişkin edebiyatında engelli bireylerin, ırk, kimlik ve gençlerin duygusal yolculuklarını işliyor. Anlatımı yalın ama etkileyici; samimi ama ajitasyona kaçmıyor. İçimdeki Hayal, hayallerini gerçekleştirememiş Damon Draper ve David Brantley Jr.’a adanmış, bu da onun eserlerine kişisel bir derinlik katıyor. Teşekkür kısmında, gençlerle çalışarak ilham aldığını görüyoruz. Draper, bir öğretmenin sabrı ve bir yazarın cesaretiyle, farklılıkları kutlamayı misyon edinmiş.
İçimdeki Hayal, İçimdeki Müzik serisinin üçüncü kitabı. Genç Timaş tarafından Mayıs ayında yayınlandı, Türkçeye Feride Eron çevirmiş. Baş karakter Melody Brooks, serebral palsi nedeniyle konuşamayan ve yürüyemeyen bir genç kız. Medi-Talker (Elvira) adlı cihazla iletişim kuruyor. Kitap, Melody’nin hayallerini, zekâsını ve görünmez olmaktan kurtulma çabasını anlatıyor. Draper, engelli bireylerin potansiyelini göstermek, onların sesini duyurmak ve toplumsal önyargılara meydan okumak için yazmış. Bayan Gertie’nin yaşadığı kaza, Melody’nin Fast Blast adlı bir cihaz fikri geliştirmesine ilham oluyor; bu da Draper’ın engelli bireylerin teknolojiyle güçlenebileceğine olan inancını yansıtıyor. Kitap, hayallerini gerçekleştirememiş kişilere adanmış.
Kitap, Melody’nin rüyasıyla açılıyor. Gül kurusu kadife elbiseyle kürsüye yürüyor, kalabalık ona tezahürat yapıyor. Ama gerçekte, tekerlekli sandalyesinde, gri bir yağmur sabahında uyanıyor. Melody’nin serebral palsi, konuşmasını ve yürümesini engelliyor, ama zihni capcanlı. Elvira sayesinde iletişim kuruyor, kelimelere tutkun, dünyayı renklerle algılıyor. Yeşil Koru Kampı’nda ata binmiş, zip-line yapmış, arkadaşlar edinmiş. Okulda ise “görünmez” hissediyor; çocuklar onu görmezden geliyor, günlük işler için başkalarına bağımlı.
Melody’nin hayatı, komşusu Bayan Gertie’nin yere düştüğünü görmesiyle değişiyor. Elvira’yla 911’i arayarak onun hayatını kurtarıyor. Bu olay, Melody’yi yerel bir kahraman yapıyor ve televizyonda röportaj teklifleri alıyor. Melody, bu deneyimden ilhamla Fast Blast adlı bir cihaz fikri geliştiriyor: konuşamayan bireylerin acil durumlarda yardım çağırabilmesi için bir sistem. Fikrini bir atölyede sunmak için Sky ve Bethany gibi yeni arkadaşlar ediniyor, hatta Prens William’la tanışıyor. Sahneye çıkma korkusuyla yüzleşiyor, ama kamp deneyimi ona cesaret veriyor.
Melody, rüyasındaki gibi kürsüye çıkıyor, ama tekerlekli sandalyesinde, ipek mavi elbisesiyle. Elvira’yla Fast Blast’i sunuyor; cihaz, 911’e sinyal gönderiyor ve sirenle yardım çağırıyor. Konuşmasında nezaket, haysiyet ve merhamet gibi değerleri vurguluyor, Leonard Cohen’den alıntıyla “Her şeyde bir çatlak vardır, ışık o çatlaklardan içeri girer” diyor. Seyirciler coşkuyla alkışlıyor, Melody kendi değerini ve herkesin önemini fark ediyor. Kitap, “Melody’nin Şarkısı”yla, birlik ve insanlığın gücünü kutlayarak bitiyor.
Herkesin bir sesi var ve bu ses, engeller ne olursa olsun duyulmayı hak ediyor. Melody, kelimelerin ve teknolojinin gücüyle dünyayı değiştirebileceğini kanıtlıyor. “Herkesin çatlaklarından sızabilecek ışığı yaratalım”, kusurların bile fırsat olabileceğini söylüyor. Kitap, nezaket, empati ve dayanışmayı teşvik ediyor; farklılıkların birleştirici bir güç olabileceğini, Melody’nin kamp ve atölye deneyimlerinde görüyoruz.
İçimdeki Hayal, genç yetişkin edebiyatında engelli bireylerin hikayelerini anlatan eserlerden ayrışıyor. Melody’nin serebral palsi deneyimi otantik; içsel yolculuğu ve kelimelere tutkusuna odaklanıyor, ajitasyona saplanmıyor. Elvira, teknolojiyle güçlenmeyi temsil ediyor; İçimdeki Hayal topluluğun gücünü de vurguluyor, umutlu ve ilham verici. Melody’nin mizahı ve zekâsı, onu “mağdur” değil, kahraman yapıyor.
Bu kitap, engelli bireylerin dünyasını anlamak isteyenler için bir kapı aralıyor, ama sadece bununla sınırlı değil. Melody’nin zekâsı, mizahı ve kelimelerle dansı, herkese hitap ediyor. Teknolojinin özgürleştirici gücünü, dostluğun değerini ve hayallerin peşinden koşmanın anlamını anlatıyor. Fazla romantik olmadan, yalın ama güçlü bir dille, “görünmez” sanılanların nasıl dünyayı değiştirebileceğini gösteriyor. Gençler için empati dersi, yetişkinler içinse bir hatırlatma: Kimseyi küçümsemeyin, herkesin bir hikayesi var.
O trafik kazasından sonra, yatağa ve eve bağlı zamanlarımda, durmadan kitap okur, kahramanlarla kendimce ahbaplık ederdim. Melody gibi, ben de kendi sesimi bulmaya çalıştım. İçimdeki Hayal, bize şunu hatırlatıyor: Bedenin sınırları olabilir, ama zihin ve hayal gücü özgür. Melody’nin Elvira’sı, benim o günlerde kendimce edindiğim arkadaşlar gibi; bir çıkış yolu. Kitabı kapatırken, kendi “Fast Blast”imizi, yani dünyayı biraz daha iyi yapacak o fikri aramaya koyulalım. Belki de hepimizin çatlaklarından sızacak bir ışık vardır.