Goethe’nin büyük sınavı | Metin Celâl

Aralık 6, 2023

Goethe’nin büyük sınavı | Metin Celâl

Goethe’yi dünya edebiyatının en büyük ustalarından biri olarak tanırız ama onun aynı zamanda önemli bir devlet adamı olduğunu bilen pek yoktur. Goethe, Kasım 1775’te Weimar’a gelmiş. 26 yaşındaymış. Saksonya-Weimar-Eisenach!ın yani Saksonya Büyük Dükalığı’nın başkentine davet edildiğinde Avrupa çapında ünlü bir yazarmış. Dük Carl August’un güvenini kısa sürede kazanmış. Dük eyaletin yönetimine yardım etmesini önerdiğinde Goethe biraz tereddüt ettikten sonra bu öneriyi kabul etmiş. 1815’te Düklük dağılana kadar Dük Carl August’un hem en yakın dostu hem de gizli danışmanı ve yüksek meclis üyesi olarak görev yapmış.

Goethe, Dük’le birlikte seyahat ederek ülkeyi ve halkını tanımış. Madencilik endüstrisinin yenilenmesinden Weimar ordusuna asker toplama sorumluluğuna, yol inşaat komisyonu ve savaş komisyonunun başkanlığına kadar değişen önemli görevlerde bulunmuş. Dük’ten sonra Weimar’da en güçlü adam olmuş. Devlet adamı olarak hizmetlerini beğenenler olduğu gibi Dük için yaptığı çalışmalardan dolayı “prensin hizmetkarı” ya da “despot şair” olmakla da suçlanmış.

Johanna Catharina Höhn, Weimar’da yeni doğan çocuğunu öldüren ve bu yüzden idam edilen bekar bir hizmetçiymiş. Onun davası, Saksonya-Weimar-Eisenach Dükalığı’nda bebek öldürme cezasında reform yapılmasına ilişkin tartışmanın odak noktası olmuş. Çünkü hizmetçi kızların patronları ya da diğer çalışanlar tarafından tecavüze uğramaları ve hamile kalmaları çok yaygın bir olaymış. Bebekle birlikte yaşamlarını sürdüremeyecek, iş bulamayacak, toplumdan dışlanacak olan hizmetçiler de bu çocukları öldürmeyi çözüm olarak görüyormuş.  

Johanna Catharina Höhn, 14 yaşından itibaren Weimar’daki bir değirmenci ailesinin yanında hizmetçi olarak çalışıyormuş. 1782 yılında 23 yaşındaki Johanna Höhn hamile kalmış. Bebeğin babası hakkında hiçbir şey bilmiyormuş ama ona sürekli tecavüz eden işvereni değirmeciden olmuş olması büyük ihtimalmiş. Hamile olduğunun farkında olmayacak kadar cahilmiş, fazla kilo aldım sanıyormuş. Ancak doğuma bir hafta kala hamile olduğunu işverenin karısı öğrenmiş. Sekiz aylık hamileliğin ardından Höhn, 11 Nisan 1783 günü öğle saatlerinde odasında bir erkek çocuk doğurmuş. Bebeği boynundan bıçakla üç kez bıçaklayıp öldürmüş. Doğumdan saatler sonra gelen ebe sorduğunda Höhn, ölü çocuğu nerede sakladığını göstermiş. Tutuklanıp hapsedilmiş.

1784’te Weimar Şehir Planı

İmparator V. Charles’ın 1532 tarihli, çocuk katillerinin diri diri gömülmesi, kazığa bağlanması veya boğulması yönündeki düzenlemesi hâlâ yürürlükteymiş. Böyle bir suçta son infaz 30 yıl önce yapılmış ve bebek öldürme ve çocuk katillerine yönelik ceza yasalarında reform tartışılıyormuş.

Çocuk öldürmenin cezasıyla ilgili mevcut reform tartışmasından etkilenen Dük, bu fırsatı değerlendirerek bu suça ilişkin ölüm cezasının daha etkili, daha caydırıcı bir cezayla değiştirilip değiştirilemeyeceği sorusunu gündeme getirmiş.

Mahkeme kılıçla kafa kesilerek ölüm cezasına karar vermiş. Eserlerinde ölüm cezasına tavır alan Goethe, mahkemenin kararını desteklemiş ve ölüm cezasının sürdürülmesi yönünde görüş bildirmiş. Johanna Catharina Höhn, 28 Kasım 1783’te Weimar ile Tröbsdorf arasındaki Galgenberg’deki Erfurt Kapısı önünde kılıçla başı kesilerek öldürülmüş.

1920’lerden itibaren Goethe’nin resmi görevleri bilinmeye başlayınca bu trajik davada nasıl tavır aldığı da araştırılmaya başlamış ve araştırmalar ve tartışmalar o günden günümüze dek sürmüş. Bu konuda birçok kitap ve 2009 yılında Höhn davasını konu alan Victor Glass’ın Goethe’nin İnfazı adlı romanı yayımlanmış.

Victor Glass, Alman yazar Dieter K. E. Walter’in takma adıymış. 1950 yılında Iserlohn, Almanya’da doğan Walter yazar, çevirmen ve gazeteci olarak çalışmış. Daha çok Avusturya üzerinde gezi rehberleri hazırlamış. Biyografi kitapları için hayalet yazarlık yapmış. Victor Glass adıyla çoğu polisiye beş romanı yayınlanmış.

Victor Glass, bu tarihi olayı, ikili akan bir kurguyla Johann Wolfgang von Goethe ile genç kadının yollarını birleştiren etkileyici bir anlatıyla değerlendirmiş. Usta çevirmen Regaip Minareci’nini çevirisinden okuduğumuz roman, o dönemdeki toplumsal sınıflar arasındaki uçurumu vurgulayarak, Johanna’nın yaşadığı zorlukları ve acıları çarpıcı bir şekilde anlatıyor.

Johanna’nın hizmet ettiği çevre ve çalışma koşullarını, dönemin yoksulluğunu ve insan hakları ihlallerini gözler önüne seriyor. Aynı zamanda, aristokrat sınıfın nasıl dokunulmaz konumda olduğu, halkın onca yoksulluğuna rağmen müsrif bir yaşam sürdüğünü de yansıtıyor. Viktor Glass, mahkeme kayıtlarını kullanarak okuyucuya tarihi bir belge niteliğinde bir eser sunuyor.  Aristokrasinin gözde kişileri arasında yer alan Goethe’ye olan ilgiyi ve onun Weimar’daki önemli konumunu da detaylı bir şekilde ele alıyor. Goethe o yıllarda büyük aşklarından birini de yaşamış.  

Goethe’nin içsel mücadeleleri, okuyuculara büyük bir yazarın insanlık, adalet ve vicdan konularındaki düşüncelerini anlama fırsatı sunuyor. Victor Glass, Johanna’nın trajik hikayesinin Goethe’nin yaşamına ve düşüncelerine nasıl etki ettiği sorusuna da cevap aramaya çalışıyor.

Johanna’nın acılı hikayesi, sadece onun bireysel trajedisini değil, aynı zamanda o dönemin kadınlarının yaşadığı zorlukları ve adaletsizlikleri de temsil ediyor. Victor Glass Goethe’nin İnfazı’nda insan hakları ve adalet konularını da ele alarak günümüz okuyucusuna düşündürücü bir örnek sunuyor. Goethe’ye, onun yaşamına, düşünce ve tavırlarına ilgi duyanlar için de okumaya değer bir roman.

  • Goethe’nin İnfazı, Viktor Glass, çev. Regaip Minareci, İş Bankası Kültür yay.

edebiyathaber.net (6 Aralık 2023)

Yorum yapın