Fikret Mercan: “İnsanlar da kar tanelerini örnek almalı; hayat denilen yolculukta kimseye zarar vermeden yaşamalı.”

Şubat 1, 2025

Fikret Mercan: “İnsanlar da kar tanelerini örnek almalı; hayat denilen yolculukta kimseye zarar vermeden yaşamalı.”

Söyleşi: Aslı Kemal Gürbey

Fikret Mercan, “Kar Tanesi” isimli kitabın yazarı. Kitap bu hafta Kalan Yayınları’ndan çıktı. Dikkat çekici kapağıyla 168 sayfa. Sade bir Türkçe ile yazılmış, akıcı bir olay örgüsü var. Bir solukta okunan eserlerden. Yazar ile kitabı hakkında söyleşi yaptık. Buyurun söyleşimize…

Merhaba Fikret Bey. Yeni eseriniz hayırlı olsun. Ben isminizi ilk kez bu kitapla duydum. Benim durumumda olan başka okurların olduğuna da eminim. Öncelikle Fikret Mercan’ın kim olduğunu okurlarımıza tanıtarak başlayalım?

Merhaba Aslı Hanım. Öncelikle romanımın en hızlı ve sorunsuz bir şekilde basılıp elime ulaşmasından dolayı Kalan Yayınları çalışanlarına ve sahibi Yılmaz Arslan beye teşekkürlerimi iletmekle sözlerime başlamak istiyorum. “Kar Tanesi” kitabım benim üçüncü kitabımdır. Birincisi 2019 yılında basılan “Serçe Kuşu”, ikincisi ise 2021 yılında basılan “İyi Bir Adam”dır. Bu kitaplarım da okuyucularım tarafından övgüyle bahsedilen kitaplarımdır.

Romanınız gibi kitap kapağınızı da beğendim. Kitabınızın kapağındaki “Çaresizlik, kalbin kanatlanıp gittiği yere bedenin gidememesidir.” ifadesi oldukça dokunaklı ve derin bir anlam taşıyor. Bu cümle sizin için ne ifade ediyor? Romanın teması ve karakterlerinin hikâyeleriyle nasıl bir bağ kuruyor?

Romanım evli ve lise çağında bir kızı olan genç bir adamın hayatının bir kesitinde yaşadığı çaresizlikler üzerine kurgulanmıştır. Aynı, kitabın ön yüzündeki bir şişe içine hapsolmuş yelkenlinin hiçbir yere gidememe çaresizliği gibi. Kalbi gitmek istiyor ama bedeni gidemiyor. Resmi bu yüzden özellikle seçtim. Resim adeta kitabın özeti gibi oldu. Okurlarımın da dikkat edeceği gibi çaresizlik sadece hikâyedeki baba karakterin yaşadığı bir sıkıntı değildir. Madem konu çaresizlik hikâyede adı geçen tüm kişilerinde bundan nasibini almalı diye düşünerek yazmaya çalıştım. Okuyucularım bunu fark edecektir.

Kitabınızın giriş cümlesi de hoşuma gitti: “Kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu,” çok derin bir anlam taşıyor. Bu mesajın hikâyedeki yansıması nedir?

Yağmur yağarken gökyüzünde bir telaş vardır. Taneler arasında adeta bir kavga itişip kakışma olur. Şimşekler çakar, gök gürülder, birazda korkarız bile. Sığınacak yer ararız. Ama kar taneleri öyle mi? Adeta dans yapar gibi ahenkli ve hiç acelesiz ve sessiz, huzur verici bir şekilde yağarlar üstümüze, yumuşacık. Hiç ondan kaçmayız. Bırak kaçmayı aksine sokağa çıkar ellerimizi açar yakalamaya çalışırız onları. İnsanlar da kar tanelerini örnek almalı bence. Hayat denen yolculukta kimseye zarar vermeden de yaşamanın mümkün olacağını göstermeli. Ne yazık ki kitaptaki karakterler bu tanıma uygun davranmıyorlar.

Romanın teması hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz? Okuyucunun bu hikâyeden almasını istediğiniz temel mesaj nedir?

Kitabımı alıp okuyan özellikle genç okuyucularıma şunu belirtmek isterim. Ana teması çaresizlik olan bir hikâye okudunuz. Bazı yerlerde merak ettiniz bazı yerlerde hüzünlendiniz belki gözyaşı döktünüz ağladınız. Ancak şu hiçbir zaman unutulmamalı her çaresizlik aynı zamanda kendi içinde çare de barındırır. Önemli olan kişinin çaresizlikler karşısında yılmadan, usanmadan, vazgeçmeden çare aramasına devam edebilmesidir.  Che Guevara’nın dediği gibi “kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin.” Olaylar karşısında mücadele etmekten vazgeçmememiz gerekir. Çünkü hayat devam ediyor.

Kimi romanlarda karakter diyalogları yapay kalıyor. Bu da hikâyenin inandırıcılığını gölgeliyor. Hiçbir yazar böyle bir duruma düşmek istemez. Sizin karakterlerinizin diyaloglarında çok içten, samimi, naturel bir ton var. Tam benim sevdiğim tarzda. Neler söylemek istersiniz?

Benim karakter diyaloglarımın yapay kalmama sebebi, ben onları yazarken aynı zamanda yaşıyorum da. Okuyucunun güldüğü yerde bende gülüyorum. Ağladığı yerde ben de o yazdıklarıma ağladığım oluyor. Yazdıklarımla kendi aramda empati kuruyorum. Sinema oyuncusunun kendi karakteri dışında başka role girmesi gibi ben de yazdığım karakterlerin rolüne bürünüyorum. Bende onlarla beraber o anı ve anları yaşıyorum.

Kitapta “kar tanem” ifadesi sıkça geçiyor. Bu etkili metaforu seçmenizin özel bir anlamı var mı?

Hikâyenin baba karakteri kızına sürekli “kar tanem” diye hitap ediyor. Aslında kızına böyle hitap etmekle ona bir temenni de bulunmuş oluyor. Kar tanesi gibi ol. Öfkesiz, sakin, sabırlı ve bir o kadar da yumuşak. Yolun ne kadar uzun olursa olsun etrafındaki yol arkadaşlarına zarar verme. Sen zarar vermezsen göreceksin onlarda sana zarar vermeyecek. Siz hiç gökyüzünden düşerken öfkeyle birbirleriyle didişen birbirlerinin üstüne yapışan ve yere futbol topu büyüklüğünde düşüp başkalarına zarar veren kar tanesi yığını gördünüz mü?

İlk kitabınız ile son kitabınızı mukayese etmenizi istesem yorumlarınız neler olurdu?

Bu roman benim üçüncü kitabım. Kitaplarım arasında mukayese yapmam gerekirse birinci kitabım Serçe Kuşu’dur. O bir aşk hikâyesidir. İlk kitabım olmasına rağmen 407 sayfadan oluşuyor. Çok büyük bir zevkle yazdım onu. Ancak bazı bölümlerde çok zorlandım. Zaman zaman kimi yerlerde kendimi bilerek çıkmaza soktum. Geceler boyu bu çıkmazdan nasıl çıkacağımı düşünüp durdum. Tam ümitsizliğe kapıldığım anda bazen uzaktan kulağıma gelen bir şarkı ve sözleri bazen izlediğim filmin bir sahnesi ufkumu açtı. Sonra gerisi su gibi aktı. Okurlarımı ters köşe yapmayı seviyorum. İkinci kitabım İyi Bir Adam ise 255 sayfadan oluşuyor. Serçe Kuşu’nun devamı mahiyetinde bir roman oldu. Herhalde birinci kitabımı yazmaya doyamamış olacağımdan hemen devamını yazmaya koyulmuştum. Bu kitabımda da okuyucularımı merakta bırakacak bölümler var. Onu da çok severek yazdım. Sonuna gelmeden asla hikâyenin nasıl biteceği anlaşılmayan heyecan dolu bir kitap oldu. Bu son kitabım ise benin hiç zorlanmadan yazdığım bir eser oldu. Sanırım ustalaşmıştım.   Ancak birisini tercih et derseniz işte bunu yapamam. Her biri ayrı bir ruh haliyle yazıldı. Her birine çok özen gösterdim. Onlarla duygusal bir bağım vardır benim. Ayırım yapsam diğerleri bana gücenecekmiş olur gibi hissederim.

Bana göre “Kar Tanesi” romanı film çekimi için güzel kaynak olurdu. Romanınızın bir filmi çekilse, hangi oyuncuların karakterlerinizi canlandırmasını isterdiniz?

“Kar Tanesi” adlı romanım film çekimi için uygun bulunursa bundan gurur duyarım ancak karakterleri hangi oyuncunun canlandırması konusu benim işim değil. Bir isim bildirsem diğerlerine karşı haksızlık olur.  Çünkü sinema ve dizilerde birbirinden değerli oyuncular var. Ayrıca bu profesyonellik isteyen bir iş ve kısacası senaristlerin uzmanlığı diye düşünüyorum.

Son sorum da şu olsun: Yakın gelecekte sizden yeni bir kitap bekleyelim mi? Cevabınız evet ise takvim belli mi?

Yakın gelecekte tabii ki yeni kitaplarım olacak. Şu anda yarısı yazılmış bir romanımı bitirme gayreti içindeyim. Yeni yazmaya başladığım romanın öncekilerden daha etkileyici olmasına gayret ediyorum. Takvim vermek biraz acelecilik olur diye düşünüyorum. Çünkü olay örgüsünün mükemmel olması gerekiyor. Son noktayı koyduktan sonra yazdıklarımı unutmak istiyorum. Bir süre sonra sanki başkasının romanını okuyormuşum gibi eleştirel gözle tekrar okuyup hata aramaya çalışıyorum. Haliyle bu da biraz zaman alıyor.

Söyleşiyi sonlandırırken okurlarınızın bol olmasını diliyorum. Zaman ayırdığınız için de ayrıca teşekkür ederim.

Bana hikâyemi ve düşüncelerimi açıklama imkânı verdiğiniz için ben size teşekkür ederim.

edebiyathaber.net (1 Şubat 2025)

Yorum yapın