Edebiyat olay mıdır? | İhsan Kurt

Mayıs 16, 2024

Edebiyat olay mıdır? | İhsan Kurt

Yazmak, paylaşılabilir bir anlam meydana getirme işine girmektir. En özel deneyimlerde bile dolaylı bir genellik boyutu vardır ki bu da edebiyatı mümkün kılan şeyin bir bölümüdür.” Terry Eagleton

Özgün adı “The Event of Literature” olan Terry Eagleton’ın kitabı Başak Yüce tarafından Türkçeye “Edebiyat Olayı” adı ile çevrilmiştir. Çeviride “literatüre” sözcüğünün “edebiyat” olarak ifade edilmesi edebiyat düşüncesi açısından hem dikkat çekici hem de hatırlatıcı olmaktadır. “Edebiyat Olayı”, yalnızca bir edebiyat olayı değil, aynı zamanda edebiyatın doğasına dair temel soruları ve çeşitli edebiyat teorilerinin bu konularda verdiği yanıtları incelerken; dil, metin, kavramlar, gerçeklik, kültür ve ideoloji gibi konularda temel yaklaşımları da sorgulayan bir eserdir.

Ancak eserin adı dikkate alındığında ister istemez akla bir soru takılıyor ve diyoruz ki Edebiyat Olay mıdır? Edebiyat bir kavram olarak tarihi gelişim içerisinde sorgulanmasıyla, farklı tanımlarının yapılmasıyla, türleri ve kuramlarıyla, kültürel bağlamında kapsayıcılığının zenginliği ve üretken düşünceler sunmasıyla ve daha birçok sebeplerden dolayı gerçekten bir “olay” olarak değerlendirilebilir. Biraz da benzer düşüncelerden kaynaklanmış olacak ki Eagleton edebiyata “olay” olarak yaklaşmış ve kitabının adına Edebiyat Olayı demiştir. Hatta onun “edebiyatın kesin tanımı diye bir şey yoktur” düşüncesi kafasındaki edebiyatın bir “olay” olarak algılanmış olduğunu da çağrıştırmaktadır.

Terry Eagleton’ın “Edebiyat Olayı” adındaki eseri beş bölümden oluşmuş. “Realistler ve Nominalistler” adı verilen birinci bölümde “edebiyat” kavramından daha çok orta çağ felsefesindeki büyük tartışmalardan biri olan realistler ve nominalistler arasındaki tartışmaları, anlaşmazlıkları ele aldığını okuyoruz. Örneğin Realistler, genel ve tümel kategorilerin gerçek olduğunu savunurken, nominalistler bu kategorilerin sadece zihinsel soyutlamalar olduğunu iddia ederler. Eagleton, bu iddiaların, tartışmanın edebiyat teorisi ve felsefesi üzerindeki etkilerini incelemiş ve modern düşünceye olan yansımalarını tartışmış. Özellikle, bireyselliğin ve tikelin önemini vurgulamış, düşünürlerin katkılarına değinmiş. Eagleton bu bölümde ayrıca edebiyatın ne anlama geldiği ve çeşitli edebiyat teorilerinin bu konularda verdiği yanıtların önemi üzerinde durmuş, bu tartışmanın edebiyatın tanımı ve doğası üzerine olan etkilerini de sorgulamıştır.

Kitabın ikinci bölümü” Edebiyat Nedir?” diye başlıyor. Kendisi için önemli olmuş olacak ki Terry Eagleton, edebiyat kuramına olan ilginin azalmasını ve bu durumun nedenlerini tartışarak okuyucunun bu konuya dikkatini çekmek istediği anlaşılıyor. Bu bölümde1970’ler ve 80’lerde popüler olan anlambilimi, post-yapısalcılık ve Marksizm gibi kuramların, günümüz öğrencileri için artık yabancı hale geldiğini belirtiyor. Post-sömürgecilik, etnisite, cinsiyet ve kültürel çalışmalar gibi konuların, “yüksek” teoriyi takip ederek ortaya çıktığını ve kuramın yerini aldığını ifade ediyor. Edebiyat kuramcılarının genellikle edebiyat felsefesine soğuk baktığını ve bu durumun Kıta Avrupası felsefecileri ile Anglosakson felsefe arasındaki tartışmalara yol açtığını açıklıyor. Bu bölüm daha çok Eagleton’ un edebiyat kuramı ve felsefesi hakkındaki düşüncelerini ve edebiyatın akademik çalışmalardaki yerini ele aldığı bölümün temel içeriğini de yansıtıyor.

İkinci kez “Edebiyat Nedir?” sorusu kitabın Üçüncü bölümünde sorulmuş. Bu bölümde Eagleton, edebiyatın ne olduğu sorusunu ele alıyor ve bu kavramın zaman içinde, ne gibi durumlarda nasıl değiştiğini incelerken edebiyatın sınırlarının belirsizliğine ve subjektif doğasına dikkat çekmekten de geri durmuyor. Yazar, edebiyatın tanımı üzerine farklı kuramsal yaklaşımları tartışıyor. Edebiyatın her tanımının onu sınırlamak olduğunu da belirtiyor. İlk sorusunda değindiği Realist ve nominalist görüşler arasındaki çatışmaya ve bu görüşlerin edebiyatın anlaşılmasına nasıl etki ettiğini açıklayarak devam ediyor. Eagleton, edebiyat kuramı ile edebiyat felsefesi arasındaki ilişkiyi irdeliyor. Ona göre edebiyat felsefesi, edebiyat kuramından farklı olarak, daha teknik ve katı bir yaklaşım sunuyor. Bu bölümde daha çok kurgusallığın karmaşıklığı ve edebi eserlerin gerçeklikle ilişkisi, kurgusal eserlerin gerçek dünyayla nasıl etkileşime girdiği ve okurlar üzerindeki etkisi ile ilgili çözümlemeler de yapılıyor. Eagleton’ın bu bölümdeki tartışmalarıyla, edebiyatın tanımı ve doğası hakkında derinlemesine bir sorgulama sunuyor ve okuyucuları edebiyatın çok katmanlı yapısını, “edebiyatı” düşünmeye teşvik ederken, bir bakıma edebiyatın “olay” olduğunu da hatırlatıyor.

Terry Eagleton’ın kitabının “Kurmacanın Yapısı” bölümünde, edebiyat eserlerini içerdiği sembolizm, metaforlar ve diğer edebi figürler üzerinden ele alıyor, eserin genel bağlamında edebiyat felsefesi ve edebiyat kuramı arasındaki ilişkiyi tartışıyor ve edebiyatın ne olduğu, edebiyatın tanımının mümkün olup olmadığı gibi konulara değiniyor. Bu bölümde, kurmaca eserlerin dil, anlatı teknikleri ve karakter gelişimi gibi unsurlarını inceleyerek, bu eserlerin gerçeklikle olan ilişkisini ve toplumsal iletişimdeki rolü de tartışılıyor.

“Stratejiler” başlığı, Terry Eagleton’ın “Edebiyat Olayı” kitabının beşinci bölümü olarak yer alıyor. Bu bölümde, Eagleton edebiyat kuramı ve felsefesi üzerine derinlemesine bir tartışma açıyor. Böylelikle farklı eleştirel yaklaşımların edebiyat eserlerinin yorumlanmasındaki önemi üzerinde durulduğunu okuyoruz. Eagleton, edebiyatın tanımı ve sınırları üzerine düşüncelerini paylaşıyor ve bu tanımın zaman içinde nasıl evrildiği, ne gibi anlamlar kazandığı da işaret ediliyor. Ona göre “edebi olarak adlandırılan yazı örneklerinin ortak tek bir özelliği ya da birtakım özellikleri yoktur.” Bundan dolayı da edebiyatın ne olduğu ve nasıl tanımlanabileceği üzerine farklı görüşler önem kazanıyor.

Terry Eagleton, “Edebiyat Olayı” adlı eserinde, edebiyat kuramı, eleştirel teori ve analitik felsefe alanlarında önemli katkılarda bulunmuş birçok düşünür, felsefeci, yazar ve edebiyatçıdan bahsederken aynı zamanda edebiyatın tanımlanıp tanımlanamayacağını, edebiyat kavramını kuramsal, felsefi ve edebi derinlik içerisinde örnekler vererek tartışmaya da açmıştır. Örneğin on sekizinci yüzyıldan bugüne kelimenin evrimini takip ederken Raymond Williams’a atıfta bulunur. Williams’ın “on altıncı ve on yedinci yüzyıllarda, “edebiyat” kelimesi aslında bugün “okuryazarlık” ya da edebi bilgelikten kastettiğimizle aynıdır, yani “edebiyat adamı” da çok iyi okumuş biridir” düşüncesini aktarır.

T. Eagleton Edebiyat Olayı’nda edebiyat kavramını zengin bir şekilde tartışırken kendi düşüncelerinin yanında sıkça başka düşünürlerin düşüncelerine yer verir, onlardan alıntılar yapar. Denilebilir ki eserlerine ve görüşlerine başvurulan yazarlar içinde doğrudan “edebiyat” kavramını açıklamaya çalışan ve üzerinde ağırlıklı olarak duran T. Eagleton olmuştur. Bu eserinde roman, öykü, şiir gibi edebiyatın türlerinden bahsetmek yerine daha çok “edebiyat” kavramı dikkate sunulmuş, yapılan tartışmalar ve görüşler geniş açılardan verilmiştir. Bu kitabında Eagleton’ın edebiyat kuramı ve felsefesi hakkındaki derinlemesine analizler yaptığı ve bu alanlardaki bazı temel kavramları incelediği, edebiyatın ve kuramın doğasına dair zengin içerik sunduğunu da okuyoruz. Yazarın edebiyat konusundaki daha değişik ve farklı düşünceleri onun Edebiyat Kuramı, Edebiyat Nasıl Okunur adındaki eserinde ifade edilmiştir.

Türkçe ’ye Edebiyat Kuramı, Kültür Yorumları, Edebiyat Nasıl Okunur, Marksizm ve Edebiyat Eleştirisi gibi daha birçok eseri çevrilen Eagleton’ın bu kitabı, edebiyatı daha derinlemesine anlamak, çözümlemek isteyenler için önemli bir kaynak. Ancak Eagleton’ın bu eserini biraz da onun adı geçen kitaplarının bütünlüğü içinde çözümlemeye, anlamaya çalışmak gerekir.

_______________________

[1] Terry Eagleton. Edebiyat Olayı. Türkçesi: Başak Yüce. 2012, Sel Yayıncılık

edebiyathaber.net (16 Mayıs 2024)

Yorum yapın