Değişik ve doğal seslere dokunuyor Birgül Oğuz’un sözcükleri | Azimet Ceyhan

Ağustos 12, 2021

Değişik ve doğal seslere dokunuyor Birgül Oğuz’un sözcükleri | Azimet Ceyhan

Kimi yazarlar vardır, kitaplarında bulduğumuz edebi lezzeti, bir sonraki eserinde de ararız. Bu iştahla yaklaşırız yenisine. Birgül Oğuz’un Hah’ı da okurda bu tadı fazlasıyla bırakmış bir eserdi. Haliyle “İstasyon’’ bu tadın devamına koşmuş olduk. Değişik ve doğal seslere dokunuyor Oğuz’un sözcükleri. Hayatın zorluklarını zihnine merkezleyen metinlerinin damarları, insanın karanlık bilinmezlerine eşikte durup soru sorduran bir yan taşıyor. Eşikte demek lazım zira gözünü üzerinden ayırmadan okurun ilerleyişine bırakıyor anlattıklarının yankısında oluşan sesin takibini.

Hah’daki dil yoğunluğunu umanlar şaşırıyor olmalı zira yazar bu defa okurunu farklı bir edebi tadın sofrasında, dilin sadeliğinde harikalar yaratarak ağırlıyor. Daha en başta, yazarın İstasyon’da kalemi hangi insani gerçekliğin girdaplarına ait mürekkebe batıracağını merak ediyor okur.

Öykünün baş kahramanı Deniz, zamanında annesinin bulduğunu düşündüğü şeyi bu defa kendisi aynı patikalarda ham seslerin müsekkin adımlarıyla arıyor. Arkadaşı Nihal’in ev düzenine kendi düzenini yerleştirerek, yalnızlığına sokulmasına izin verdiği ‘’Arkadaş’’ adlı köpek ve küçük Elif’le bilinmezliğin, güvenin sınırlarında yeniden kendini var etmeye kalkıyor.

Yazar, anlatının kadrajını bir romanın girişine biriken zenginlikte tutuyor. Bu hissi alan okur, elinde tuttuğu kitabın ince oluşuna hayıflıyor olmalı. Mevcut durum bu beklentiyi hikayenin sınırlarına çağırsa da, metin bir roman tadında ilerleyip bitiyor. Yalnızlık mitosu adanın patikalarında kahramanımızın onarılarak “…kısa sürede insanların arasına kazasız belasız karışacak kadar iyileşeceğini hissediyor’’ olması, onun bu sakin yerde kimsenin kendisini tanımadığını daha doğrusu ilgi alanına sokmadığını düşündüğünden, bilincinin ortaya çıkaracaklarıyla baş başa kalacağını sanıyor. Fakat onca adalının görünmez projektörünün kendi üzerine tutulduğunu ve Nihal’n yarattığı dünyanın bir parçası, devamcısı olarak görüldüğünü fark ettiğinde, burada kendi dünyasıyla var olmasının zorluğunu anlamaktadır. Deniz bu adaya vurmuş sersem bir dalga olarak sakinleyip geri dönmenin farklı bir yaşanmışlığı deneylemekle mümkün olacağını sezinlemektedir.

İstasyon, insan ilişkilerinin, güvenin ve emeğin sınandığı, yeni yollar umduğu bir metnin küçük bir çocuğun yeni bir pencere eklediği yaşanmışlık kulübesinin resminden daha uzaklara bakmaya çalışan bir insanın eylem alanından daha fazlasıdır. İnsanın değer yargılarına ses olan derin bir sözcük orkestrasıdır, uyumdur.

Bu eser sayfaları aralanmayı fazlasıyla hak eden ve ardılını gözletmeye devam ettiren, ufkuna baktıran iyi bir emektir.

Azimet Ceyhan – Edirne F-Tipi Cezaevi – [email protected]

edebiyathaber.net (12 Ağustos 2021)

Yorum yapın