Che’yi bir “çocuk” olarak düşlemek | Yetgül Karaçelik

Eylül 13, 2017

Che’yi bir “çocuk” olarak düşlemek | Yetgül Karaçelik

Küçük bir çocuk kapkara gözleriyle çocuklara özgü o masum bakışı takınmış okurun gözlerinin içine bakıyor. Dudağının ucunda da hınzır bir gülüş var ve haylaz mı haylaz.  Tehlikeli tünellere girip çıkıyor,  dere tepe demeyip hopluyor zıplıyor, yüzüyor.  Her anne gibi onun da annesi bu durum karşısında oldukça endişeli, endişelenmekte de haklı,  çünkü Tete astım hastası.  Ama arkadaşlarının ve ailesinin deyimiyle Tete uslanmaz bir çocuk. Aslında Tete çocuk yaşına rağmen oldukça olgun. Çalışmaya da başlıyor, üzüm bağlarında küçük bir emekçi o. Ah o Tete yardım etmeyi de ne güzel beceriyor…  Yardımsever Tete büyüyüp bir kurtarıcıya yani Che’ye dönüşüyor, dönüşüyor demek pek de doğru değil aslında kurtarıcı olarak büyüyor.

Notabene Yayınlarının Frida Kahlo ile başlattığı anti prensesler ve anti kahramanlar çocuk serisinin yeni kahramanı Ernesto Che Guevara. Çocuk Che’yi okumak için şüphesiz ilginç bir deneyim her yaştan okur için. Che’nin adını duyar duymaz hemen herkesin gözünde canlanan ortak bir imge var; uzamış sakalları, kapkara gözleri, askeri üniforması ve olmazsa olmaz yıldızlı beresiyle o tanıdık fotoğraf ve yarattığı çağrışım. Oysa bahsettiğimiz kitabın ilk paragrafında çocuk Che ile karşılaşıyoruz.  Evin içinde koşturan alelade bir çocuk o. Sokakta, parkta her an her yerde karşılaşabileceğimiz biri sanki… adeta çoğalıyor çocuk Che.

Söz konusu olan Küba Devrimi’nin lideri Ernesto Che Guevara olunca ‘Che’nin içinde yaşadığı siyasi atmosferi ve dönemin politik diktası da nasıl anlatılır şimdi çocuklara?’  gibi sorular kitabı elinize alır almaz ortadan kalkıyor. Çünkü Che,  içinde yaşadığı dünyaya derin bir sevgiyle bağlı ve sevdiği her şeyin peşinden gitmek gibi bir tutkusu var. Che fotoğraf çekiyor, günlük tutuyor, yolculuklara çıkıyor değişiyor ve değiştiriyor. Che bir komutan ancak ölmek gibi bir niyeti yok, o yaşamak ve yaşatmak peşinde. Bu yüzden Che’yi sadece çocuklar değil yetişkinlerin de okumasında fayda var. Diğer bir ifadeyle Che’ye çocukların gözünden bakmak belki de en çok yetişkinlere iyi gelecek.

Che’yi daha çok hatırlamak ve daha çok anlatmak

Che’yi daha çok hatırlamaya ve daha çok anlatmaya da ihtiyacımız var. Çünkü çocuk dünyası da yetişkinler tarafından politik ve ticari bir alan olarak kuşatılmış durumda. Günümüzde kahraman olarak yaratılan çizgi karakterler amansız bir biçimde dünyayı kurtarma işine koyulurken, ‘kurtarılan dünya’ temsili genellikle Amerika’yı kurtarmakla özdeşleştiriliyor.  Bu yapay kahramanların rol çaldığı uzay yaratıkları ve günümüz devlet liderlerine bürünmelerini de görmezden gelmemek lazım. Halbuki kahraman olmak için ille de uzay yaratıklarıyla karşılaşmak ve onları yenmek gerekmiyor. Che’nin ise olağanüstü güçlere ihtiyacı yok. Bir sinek ısırığı yetiyor ona. Ancak öyle sıradan bir sinek de değil. Mesela Özgürlük Sineği olmalı.  Yani ısırdı mı o ısırmalı. Özgürlük Sineği Che’yi ısırdıktan sonra Che kötü olan ne varsa karşısında duruyor ve mücadeleye koyuluyor. Bir süre sonra Che, çıktığı bu direniş yolculuğunda yalnız olmadığını da fark ediyor.

Kısaca anti kahraman serisi merkezine tek bir karakteri alsa da anlatı içinde yaptığı vurgu kolektiftir. Che gittiği her yerde kendisi gibi kurtarıcı insanlarla bir araya gelir. Yani özgürlük sineği tarafından ısırılmış bir dünya kurtarıcı geziniyor yeryüzünde. Okur, kitabın sonuna geldiğinde, bu ‘kurtarıcı’lardan birini aramak ya da beklemek yerine, bir yandan kurtarıcı/kahraman imgesini sorgulayıp ezber bozarken, öte yandan aslında kolektif bilinçle her birimizin kendimizi ve yine birbirimizi kurtarabilecek bireyler olabileceğimizi düşünmeden edemiyor. Che Guevera’nın bir anti kahraman olarak portresini okumadıysanız kaçırmayın.

Yetgül Karaçelik – edebiyathaber.net (13 Eylül 2017)

Yorum yapın