Betül Tarıman ve Arzu Alper Ersöz’den ortak bir çalışma: “Kızlar İçin Prelüd”

Haziran 9, 2016

Betül Tarıman ve Arzu Alper Ersöz’den ortak bir çalışma: “Kızlar İçin Prelüd”

kızlarBinlerce yıl önce Ana Tanrıça Kibele’nin ses verdiği Anadolu’da, şair Betül Tarıman ve fotoğraf sanatçısı Arzu Alper Ersöz gün geçtikçe artan şiddete, cins ayrımcılığına, kadın cinayetlerine fotoğraf ve şiirlerle dikkat çektiler. Kızlar İçin Prelüd adlı nitelikli çalışmayı ortaya çıkaranlar birbirleriyle sözleştiler:

Arzu Alper Ersöz: Sevgili Betül, ilk şiirini 1992 yılında Kıyı Kültür ve Edebiyat Dergisi’nde yayınlamıştın.  O zamandan şimdiye çok şey değişti. Ve sen bu zaman dilimine pek çok kitap, sosyal sorumluluk projesi sığdırdın. Yaklaşık bundan on yıl önce şair – yazar Sennur Sezer ile birlikte Kastamonu’da, “Kastamonu’da Kadınlar Edebiyatla Buluşuyor” başlıklı bir atölye çalışması gerçekleştirmiştin. Daha sonra da bu çalışmanın benzeri Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleşti. Geçtiğimiz yıllarda da yazar Faruk Duman, Ayşe Sarısayın ile birlikte Kastamonu’da yetiştirme yurdu çocukları ile bir atölye çalışması yaptığını biliyorum. Şiir, belgesel film projesi, kent monografisi, çocuk edebiyatı derken bir de sosyal sorumluluk projeleri. İstersen konuyu biraz açalım.

Betül Tarıman: Evet, 92 yılından bu yana edebiyatın pek çok dalında kalem oynatıyorum. İlk şiirimin Kıyı Kültür Edebiyat Dergisi’nde (Son Eylül) yayınlanmasının üzerinden çok zaman geçti. Bu zaman diliminde de dünyada ve Türkiye’de pek çok şey değişti. Örneğin bilgisayar yaygınlaştı, daktilolarımızı bir kenara kaldırdık. Postacı kapımıza uğramaz oldu. İnsani ilişkiler eskisi gibi değil. Aile sohbetlerini de özler olduk. Savaşsa hiç bitmedi. Dünyanın pek çok yerinde hala kan dökülüyor ve bundan en fazla etkilenenler kadınlar, çocuklar oluyor. Kadına şiddet, cins ayrımcılığı ise her geçen gün artmakta. Yazan, düşünen biri olarak evet, sosyal sorumluluk projelerinde yer aldım, alıyorum. Bunları da severek yapıyorum. “Kastamonu’da Kadınlar Edebiyatla Buluşuyor” başlıklı atölye çalışması ile kadınların kendilerini yazarak ifade etmeleri hedeflenmişti. Bu daha sonra senin de bildiğin gibi Antalya Büyükşehir Belediye’nin katkıları ile devam etti. On bir şair yazar kadın, yüz kadın ile buluştuk. Edebiyatın gücünden yararlanarak kadınlarla üç gün süren bir atölye çalışması yaptık. Daha sonra bu çalışma kitaplaştı. Ardından projenin devamı İzmir’de devam etti. Kadın önemli elbette. Binlerce yıldan beri görmezden gelinen kadın… Bir şeyler yapılmalıydı. Ki sonrasını sen de biliyorsun. Elimde kız çocuklarının ağzından yazılmış şiirler vardı. Ardından seninle tanıştık. Fotoğraf ve şiirlerimizi, bir yaraya parmak basmak adına buluşturduk. İyi de yaptık. Bu arada bir kadın olarak ben de senin kadın sorunsalını derinlerinde duyumsadığını biliyorum. Peki bu kaos ortamında sen neler gözlemledin ya da bir kadının gözünden vizörüne neler yansıdı, yansıyor?

Arzu Alper Ersöz: Evvela “cins ayrımcılığı” konusuna değinmek istiyorum. Aslında fotoğraf çekmeye başlamak, bir kadın olarak benim için hiç de kolay olmadı. Ailem ve çevre başta olmak üzere yaşadığım kentin baskısını üzerimde hissettim. Lakin yılmadım. Fotoğraf makinem ile olan bağım hep devam etti. Zorluklar var mıydı? Elbette vardı. Çünkü fotoğraf makinesine alışkın olmayan bir çevrede fotoğraf çekmek, alışkın olan çevrede fotoğraf çekmekten çok daha zordur.”Niçin çekiyorsun bu fotoğrafları? Nerede kullanacaksın,  ne işle meşgulsün gibi sorular bu alanda bir kadını haliyle zorlar. Gelelim vizörüme yansıyanlara… Vizörüm, genellikle kırsal kesimlerde hayata göz kırpıyor. Kimi zaman içinde bulunduğu duruma isyan eden, kimi zaman da kaderci anlayışla içinde bulunduğu duruma razı olan kederli bir kadın portresi vizörüme yansır. Bu nedenle seninle aynı paydada, kadına ilişkin bir çalışmada buluşmaktan mutluyum. Çünkü kare kare, sözcük sözcük işlediğimiz “kadın” hem fotoğrafta hem de şiirde ayrımcılıktan ziyade ayrıcalığını hissettirecek bu çalışmayla. Öte yandan önemli bir yaraya da parmak basacak. Peki, bir kadın, anne, şair- yazar olarak senin karşılaştığın sorunlar nelerdir? Fotoğraflarla, şiirleri buluşturmak fikri aklına nasıl düştü? Ya da seni kadın sorunsalı ile ilgilenmeye iten nedenler nelerdir?

Betül Tarıman: Kadın ve anne olmak başlı başına bir mesele zaten. Bir taraftan kendini gerçekleştirmeye çalışıyorsun bir taraftan da çocuğunla ilgileniyorsun. Kastamonu bu anlamda benim için bir okul oldu. Oğuz Atay, Necatigil, Rıfat Ilgaz etkinliklerini bir taraftan gerçekleştirirken, bir taraftan kızımla ilgileniyor, bir taraftan okulda ders anlatıyor, belgesel film projemi yazmaya çalışıyordum. Parmaklarımın ucuna basarak eve girdiğim çok olmuştur. Kolay değildi tüm bunlar elbette ama oldu. Diğer soruna gelince… Kadın benim için hep önemliydi. Çevremde ve ülke genelinde gözlemlediklerim… Şiddet gören kadınlar, okula gönderilmeyen kız çocukları… Göçmen bir ailenin kızıyım. Dedem anneannemi Bakü’den Erzurum’a getirmiş. Bir süre sonra da vefat etmiş. Anneannem yeniden evlenmiş. Yalnız, bir o kadar da baskıcı bir ortamda büyümüş annem. Aslına bakarsan evliliği de pek farklı değildi. Asker bir ailenin büyük kızıyım. Baskı vardı evimizde. Tahmin edersin bu ortamı. Sınıf farklılıkları, çelişkiler… Tüm bunlar o aileden başka bir şey olarak çıkmama neden oldu. Bu da yazdıklarıma, yaptıklarıma, yaşantıma yansıdı. Bir gün kendimi kız çocuklarının ağzından şiir yazarken buldum. Bu nedenle seninle tanışmaktan, fotoğraflarınla, şiirlerimi buluşturmaktan mutluyum. Umarım başka çalışmalarda da birlikte oluruz. Ve bu türden çalışmalar artarak devam eder.

Arzu Alper Ersöz: Neden olmasın! Hele bir de konu kadın olacaksa eğer…

edebiyathaber.net (9 Haziran 2016)

Yorum yapın