Zihnin unuttuğunu kalp hatırlayabilir mi? | Serkan Parlak

Mart 20, 2020

Zihnin unuttuğunu kalp hatırlayabilir mi? | Serkan Parlak

Marmara Üniversitesi Fransızca Kamu Yönetimi Bölümü mezuniyetinin ardından kendisini iş hayatının yoğun temposu içinde bulan Tekirdağ doğumlu yazar Neslihan Bayraktar’ın ilk romanı Kayıp Parça geçtiğimiz günlerde Truva Yayınları etiketiyle okuruyla buluştu. Roman, okuru ilk satırlardan itibaren Kaan’ın kaybolan geçmişiyle beraber geleceğini de arama hikâyesinin içine çekiyor. Olup biten her şey yakınlarımızın kişisel beklentilerinin yaşantılarımızdaki etkisine de vurgu yapıyor, kurduğumuz insan ilişkilerinin derin anlamına da.

Yaşadığınız hayatın size ait olmadığını öğrenseydiniz ne yapardınız? Kayıp Parça, geçirdiği bir kaza sonucu hafızasını kaybeden bir adamın kendini ve geçmişini arayış hikâyesini anlatıyor. Olay örgüsü, aile şirketinde yöneticilik yapan Kaan’ın kaldırıldığı hastanede gözlerini bilmediği bir hayata açmasıyla başlıyor. Etrafında eşi, ailesi, dostları tarafından gösterilen ilgiyle kuşatılmış olan başkarakter,  karanlık bir zihin ve yitik bir geçmişle uyandığı hayata rutin biçimde devam ediyor. Ancak içinde bulunduğu amnezi durumu nedeniyle kendisine sunulan hayatı kabullenmek ve yaşamak zorunda kalıyor. Kendini hiçbir yere ait hissedemeyen Kaan başlangıçta ev, ofis ve tedavi gördüğü klinik arasında belirlenmiş üçgende yaşamını devam ettiriyor. Hikâye ise bu rutini bozacak sürprize doğru hızla ilerliyor bir yandan.  Ana karakterimiz, hafızasını kaybetmiş olmanın verdiği manevi acıyı kontrol etmeye başlıyor. Hayatıyla ilgili bazı çelişkilerle yüz yüze geldiğinde romanın yazma amacı da yavaş yavaş belirmeye başlıyor sanki. Kaan’ın içine düştüğü çelişkilere, gizemli bir kadınla ilgili gördüğü rüyalar ve bazı silik anılar da ekleniyor. Bu durumda doktoru ve bir süredir sırdaşı da olan Deniz’le birlikte okuru da yanlarına alarak kurguya dair gizemin peşine düşüyorlar.

“Hayat yolculuğumda yazmak benim için kendimi tanımlamak, duygularımı ifade etmek ve tecrübe ettiklerimi aktarabilmek için bir araç oldu,” diyor Bayraktar, yazmaya olan ihtiyacının son dönemlerde yaşamında tutkulu bir amaca dönüştüğü gerçeğinin altını çiziyor. Geçmişte yaşadığı bir olaydan ilham alarak yazdığını belirttiği romanında, kendi yaşamından izler taşıyan hikâyeyi, ana karakterin yitik hafızası gibi parça parça anlatıyor. Kendinizi bir an Kaan’ın gizemini çözmek için parçaları birleştirmeye çalışırken bulabilirsiniz. Olayların geçtiği zamandaki gerçeklik ve geçmişte yaşanılanlar arasındaki geçişler için bölüm başlıklarında kronolojik ifadelere yer veriliyor. Ana karakterin geçmişinde yaşadıklarına yapılan geri dönüşlerle okuyucu sürpriz sona doğru sürükleniyor.  Bölüm başlıklarına verilen isimler ise bu anlamda oldukça manidar.

Son satırına kadar merak duygusuyla okunan Kayıp Parça; süsten uzak, yalın ve akıcı dili, tempolu anlatımıyla hızla akarak okuru anlamak için sabırsızlandığı gizeme sonunda ulaştırıyor. Geçmiş ve günümüz arasında parça parça sunulan hikâye birden kronolojik sırasına oturmuş, sinematografik biçimde okurun gözü önünde beliriveriyor. Kendinizi Kaan gibi dizlerinizin üzerinde bulabilirsiniz bir anda; onun acısına, pişmanlığına ve aynı zamanda ümidine de ortak olabilirsiniz. Okur olarak geçmişinize bir kere daha dönüp hayatınıza şekil veren dostlarınız ve akrabalarınızla kurduğunuz sevgi ve menfaat dengesini bir kez daha gözden geçirip sorgulamaya başlayabilirsiniz.

Kayıp Parça, Neslihan Bayraktar, Truva Yayınları, 1. Basım: Şubat 2020, 232 s.

Serkan Parlak – edebiyathaber.net (20 Mart 2020)

Yorum yapın