Yerli polisiyeye şık katkı: Benim Canım Ailem | Serkan Parlak

Ocak 14, 2020

Yerli polisiyeye şık katkı: Benim Canım Ailem | Serkan Parlak

Çağatay Yaşmut’un son kitabı Benim Canım Ailem geçtiğimiz günlerde Oğlak Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Yaşmut’un Başkomiser Galip Polisiyeleri serisinden daha önce beş roman bir de hikâye kitabı yayımlandı. Kadıköy Cinayetleri romanı 2012 yılında Dünya Kitap Altın Sayfa Polisiye Roman Ödülü’ne layık görüldü.

Benim Canım Ailem’de üç uzun hikâye, hikâyelerin merkezinde ise tabi ki Başkomiser Galip var. Nevi şahsına münhasır bir kişi olarak Galip, idealist polis tipine karşılık gelir. Maceraların merkezinde o vardır ama aslında ekibinin maceralarını okuruz. Galip, görevine bağlı ve fedakârdır. Çevresindekilere güven verir, sevilir. Adalet duygusu sağlamdır. Bazen sorgu sırasında şüphelilere şiddet uygular, maçodur. Hayattan beklentileri ve takıntılarıyla hepimiz gibidir. Monoton hayatı ve rutinleri çok tanıdıktır. Kitap okumaz, tiyatro ve sinemaya gitmez. Sanat ve kitaplarla ilgili eksikliklerini sevgilisi Oya kapatır. Kadıköylüdür ama İstanbul’un hemen her yerini iyi bilir.

Çağatay Yaşmut’un, üçüncü sayfa haberi diyerek genellikle geçiştirilen, bazen ürpertiyle karşılanan ama kısa sürede unutulan cinayetlerin arka planına kurmaca aracılığıyla bakmamızı sağlaması çok değerli. Kitapla aynı adı taşıyan ilk hikâye, uyuşturucu satışıyla ilişkili görünen bir taksici cinayetiyle açılıyor. Başkomiser Galip davanın derinlerine indikçe ülkemizin temel dertlerinden biriyle yüzleşiyoruz: namus cinayetleri ve ailenin karanlık yüzü. Yaşmut suçu vurguluyor, suça dair tespit yapıyor. Okuru yönlendirme yok, ayna var. Okur kurmaca aracılığıyla cinayetlerin anatomisini inceliyor. İkinci hikâye Yabancılar da kapitalizmin incelikli halleri ve sermaye birikimleriyle birlikte daha karmaşık haller alan mal paylaşımı ve miras olgusuna seri katil gerçeği üzerinden bakıyoruz. Okur, karmaşık soruşturma üzerinden çözüme doğru yol alıyor. Katil kim? Cinayet-soruşturma-çözümden oluşan mükemmel kurguda okuyucunun merak duygusunu baştan sona canlı kalıyor. Edebiyat ve sinemanın kült dedektif, kitap ve filmlerinin hikâyeyi çerçevelemesi etkiyi daha da artırıyor. Bu hikâyeyle Yaşmut, ustalığını bir kez daha kanıtlıyor. Son öykü Can Sıkıntısı’nda ise işten çıkarılan bir beyaz yakalının, var olan psikolojik sorunlarının katmerlenerek artmasıyla bir katile nasıl dönüştüğüne yakından bakıyoruz. Bu hikâyede birinci tekil kişi anlatıcı aracılığıyla olup bitenin katilin gözünden verilmesi dikkat çekici.

Benim Canım Ailem’deki yalın, işlevsel ve mizahi diyaloglar hem hikâyeleri okuma zevkini artırıyor hem de tempolu akışa katkı sağlıyor. Başkomiser Galip okuyucuları İstanbul’un farklı semtlerine, sokaklarına götürüyor. Farklı katmanlardan insanların evlerine konuk oluyoruz. Farklı insan tiplerini tanıyoruz, hayata bakışlarını kavramaya çalışıyoruz.

Benim Canım Ailem toplumsal boyutu olan sürükleyici polisiye hikâyeler okumak isteyen okurlar için ideal bir seçim olacaktır.

Serkan Parlak – edebiyathaber.net (14 Ocak 2020)

Yorum yapın