Yazarın Odası: Şahide Çömez | Meltem Dağcı

Mart 28, 2024

Yazarın Odası: Şahide Çömez | Meltem Dağcı

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Şahide Çömez’i, kız kardeşi Ebru Ulak ile konuştuk.

Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?

Ablam öykülerini genelde çalışma odasında yazar. Tabii bir yaratım sancısı yaşıyorsa oda oda gezdiği de olur. Bir bakarsınız salonda almış kalemi eline, bir bakarsınız mutfakta elindeki işi öylece bırakıp gelen ilhamı kaçırmamak için alacele yazmaya koyulmuş. Sessizlik onun için yazarken çok önemlidir. Hele evde yalnızsa değmeyin keyfine… Kalemi akar gider. Yazarken dünya ile irtibatını keser. Onu arıyor ve ulaşamıyorsanız bilin ki ya yazıyordur ya okuyordur. Bir gün saatlerce arayıp ulaşamamış, telaşa kapılmıştım. En sonunda sitenin güvenlik görevlisini aramak zorunda kaldım. Görevli ona ulaştıktan sonra ablam nihayet beni aramıştı, üstüne üstlük bir de paylamıştı.

 Kardeşinizle yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?

Bu konuda hakkını teslim etmek isterim ki müthiş bir bibliyofildir. Hızına yetişmem pek mümkün olmaz. Bu sebeple onun kitap tavsiyeleri benim için önemlidir. Okuduğumuz kitapların karakterlerine, konusuna, mekânlarına dair söyleşirken kendimize has yorumlar yapsak da bana farklı açılardan bakmayı kazandırdığı da bir gerçektir. Yazdıklarımı onunla hemen paylaşmak istemem de bundan ileri gelir.

Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?

Üretme sürecini tamamen yalnız geçirmek ister. Ama yazılarını şekillendirir şekillendirmez benimle paylaşır. İtiraf etmeliyim ki bu beni çok mutlu eder. Ondaki yaratma heyecanı ve mutluluğu beni de etkisi altına alır. Carver “Kurmacada gerçek deneyim özgündür, zor kazanılır ve sevinç yaratır.” der. Ablam da bu işe emek ve gönül vermiş, kendi dilini ve üslubunu yaratmaya çalışan bir yazar olarak sevincini iliklerine kadar hisseder ve hissettirir. Çoğu zaman yazdıklarını bana kendisi okur. Abartılı bulduğumuz yerleri birlikte okuyup düzeltme çabamız bu işin bana en heyecan veren kısmıdır.

Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?

Öncelikle şunu söyleyeyim düzenli çalışmanın önemine inanır. Yazmak için genellikle gündüz saatlerini tercih eder. Yazmaya başlamadan önce mutlaka başucu yazarlarından bir şeyler okur. Ha, bir de çay olmazsa olmazıdır. Zaten sessizlik ve çay ikilisi yan yana geldiğinde tam bir şeyler yazmanın zamanı, diye düşünür.

Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?

Okumanın büyülü gücüne inanır ve yaratım aşamasında da sürekli kitaplardan faydalanır. Son dönem okumalarının öykü üzerine yoğunlaştığını söyleyebilirim. Yeni çıkan öykü kitaplarını mutlaka okur. Bu aralar elinde gördüğüm kitaplar Füruzan “Gül Mevsimidir”, Ayfer Tunç-Murat Gülsoy “Diyaloglar”, Rıdvan Hatun “Billur Örüntüler”.,

edebiyathaber.net (28 Mart 2024)

Yorum yapın