Yazarın Odası: Mizgin Bulut | Meltem Dağcı

Kasım 12, 2020

Yazarın Odası: Mizgin Bulut | Meltem Dağcı

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Mizgin Bulut’u, arkadaşı Büşra Kuruca ile konuştuk.

Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?

Yazılarını genelde evde yazar. Evin belli bir köşesi değil de yalnız, sessiz olabildiği her ortamda bir şeyler çıkartabilir. İlginç bir an değil ama çok heyecanlı yazar Mizgin. Onun heyecanı beni çok heyecanlandırır. Olduğu hali, bulunduğu yeri sarıp sarmalayarak yazar, öyle bitirir o öyküyü ya da bir şiirini. Öykü kadar şiir konusunda da başarılı olduğunu düşünüyorum.

Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?

Yazdığı çoğu şeyi heyecanını içinde taşıyarak okutur bana. O heyecan ben onu okuyana kadar gitmez. Çok duyarlıdır, etrafındaki her olaya tanıklık etmeye çalışır. Buna arada ben de dahil olurum, onun tanıklığına. Haliyle bazı yazdıklarında bunu görürüm. Toplumsal meseleleri, hayatın o an akışını çok net yaşar. Yeni çıkan bir kitabı hemen edinmek ister, o yola hemen girmek ister. Onun okuduğu çoğu şeye karşı, o sevebildiyse ben de severim, hoşuma gider mantığıyla yaklaştığım oldu. Sevdiği şeyler güven veriyor bana. En son çıkan kitapları aramızda konuşmayı severiz. Yakın bir ismin yeni bir çalışması varsa onu aramızda değerlendiririz.

Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?

Yazı bitiminde gönderir genelde bana. Yazının yazılış esnasında attığı nadir olur. Cümlelerinin aksine öykü içerisindeki hissi konuşuruz biz, o his bize iyi gelir. Olay örgüsünü konuşuruz.  Şunu şöyle yapmalısın, dediğim noktalar olur. Sonrasında kendisi de düzeltme ihtiyacı duyarsa görüşlerimi dikkate alır.

Yokuş Aksanı da bana genel itibariyle heyecan hissettirmişti. Hiç içimden gitmedi o heyecan. Hatta bazı öykülerini büyüsü gitmesin diye kitapta okumamı istemişti. Onun oradaki büyüsünü bozmak istememişti. Mizgin’in yazdığı her kelimenin büyüsünün hiçbir zaman gideceğini düşünmüyorum ben tabii.

Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?

Böyle bir şeye rastlamadım ama kendi içerisinde sessizliği kadar melodileri de seviyor. Konsantrasyonu bozulmamalı. O melodiyi ona uyduruyor.  Bazen o yazma halinden uzaklaşıyor,  kendi içinde bir an başka yerlere gidiyor. Ama o andan uzaklaşsa da sabırlıdır zor olsa da mutlaka döner aynı öykünün başına. Bir süre bırakabilir ama kolay kolay terk etmez.

Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?

Kurtlarla Koşan Kadınlar’ı  bitirdi en son. Çocuk kitapları okumayı da çok seviyor. Seçici, iyi bir okurdur bu konuda da.  Aynı zaman diliminde yayarak elinin altında birçok kitap bulundurur. Nurdan Gürbilek’in İkinci Hayat kitabını okuyor şu an, ona başlamıştı. Çocuk kitabı olarak da elinde İclal Dikici’nin bir kitabı var. Ona da bakmayı ihmal etmiyor.

edebiyathaber.net (12 Kasım 2020)

Yorum yapın