Yazarın Odası: Elif Burcu Özkan | Meltem Dağcı

Şubat 6, 2025

Yazarın Odası: Elif Burcu Özkan | Meltem Dağcı

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Elif Burcu Özkan’ı, arkadaşı Soner Sancaktepe ile konuştuk.

1)Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?

Elif ile gün içerisinde beraber vakit geçirdiğinizde zihninin bir yanının sürekli olarak gördüklerini yazınsal bir mesele olarak algıladığını fark edersiniz. Sanki kendine has imgesel bir alanda duyumsuyor her şeyi. Aklı ve duyarlılığı gün boyu biriktiriyor. Onu hiç yazarken görmedim. Her yerde, özellikle de mutfakta, balkonda, deniz kenarında ve doğada yazmayı seviyor, diye biliyorum. Birçok yazar gibi o da yazarken yalnızlığı tercih ediyor. Çocuksu merakı ile günü izlediği, duyumsadığı anlara şahit oldum. Karanlık bir sokakta yaşam mücadelesi veren bir köpeğin tedirgin yürüyüşünü uzun uzun izlediği bir ânı anımsıyorum. Gözleri akşam yazı masasında kâğıda dökeceği kelimeleri, duyguları izliyor gibidir. Bu, sokaktaki bir çocuğun neşesi de olabilir, yaşlı bir insanın hayli yorgun mücadelesini yansıtan zorlu bir an da. Gören bir göz olarak ince şeyleri duyumsar.

2) Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?

Okuduğu kitapların ya da izlediği filmlerin onda uyandırdığı her şeyi ayrıntısı ile paylaşmayı çok sever. Şiir ve felsefe üzerine verimli sohbetlerimizde, okuduğum metinlerde beni yakalayan şeyin ne olduğunu merak eder. Kelimelerin okurdaki karşılığını anlama çabası gibi bir şey bu sanırım. Hem metnin kendisine hem metni okuyana sorular sorar.

3)Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?

Fikir ve öneri olarak belirgin bir beklentisi yoktur. Ama yazdıklarının bir ötekine nasıl geçtiğini, ne hissettirdiğini ne düşündürdüğünü hep merak eder. Sanki bir iletişim kurma çabası içinde gibidir. Ne anlatmak istedi? Ona bu dizeleri ya da cümleleri yazdıran şey ne idi ve okuyana bu ne şekilde geçti? Bu tür şeyleri önemser. Yazdıklarını kendi sesinden dinlediğinizde kelimelere verdiği duygu değeri çok daha belirginleşir.

4)Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?

Kedileri ve kahvesi veya bitki çayları ile sessizlik içinde, bazen de müzik eşliğinde yazdığını biliyorum. Belirgin bir ritüeli varsa da bilmiyorum. Ama aynanın karşısına geçip kendine bakma ânı gibi özenli bir giyimle masaya oturduğuna eminim, diyebilirim. Onun ev giysileri ile yazı masasına oturmadığına eminim. Derli toplu bir odada, muhtemelen bir törene katılır gibi özenli çalışmayı seviyordur. Ütülü ve temiz giysilerle yazı masasında çalıştığını karakteri bana söyler.

5)Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?

Aynı anda birçok ve farklı türlerden kitaplar okur. Ama en son konuştuğumuzda, kendisi de bir öykü kitabı yazdığı için son dönemde ağırlıklı olarak öykü kitapları okuduğunu söylüyordu.

edebiyathaber.net (6 Şubat 2025)

Yorum yapın