Yazarın Odası: Bilge Ozan Kıran | Meltem Dağcı

Ocak 4, 2024

Yazarın Odası: Bilge Ozan Kıran | Meltem Dağcı

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Bilge Ozan Kıran’ı, arkadaşı editör İrem Altun ile konuştuk.

Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?

Bilge, geceleri, sakin ortamlarda yazmayı sever. Yazdığı bazı kısa hikâyeleri okumamı ilk istediğinde şaşırmıştım ve hoşuma gitmişti. Yazdıklarını okuduktan sonra daha da hoşuma gitti. Bu sürece bir şekilde dâhil olmak istedim. İlginç bir anıdan ziyade, ben bilim kurgu ve fantastik edebiyatta yetkin olduğumu düşünürdüm ama Bilge’nin yazdıklarını okuduktan sonra işin yerli tarafına, özellikle yerli kültür ve mitolojiye ne kadar yabancı olduğumu gördüm.

Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?

Bence yazmak ve yazdıklarını insanların beğenisine sunabilmek çok büyük bir cesaret işi. Ben şahsen kendimi o pozisyonda hayal edemiyorum ve bu yüzden Bilge’nin bu cesaretine çok imreniyorum. Bu konuda çok konuşuyoruz. Okuma alışkanlıklarımız ve zevklerimiz birbirine benziyor. Genellikle bilimkurgu, fantastik ve korku türlerinde yeni çıkacak yerli/yabancı kitaplardan bahsediyoruz ve kaçınılmaz olarak piyasanın mevcut durumundan da.

Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?

Bilge bana yazdıklarını her aşamada değil ama çoğunlukla hikâyesi bittiğinde gösterir. İlk oluşturma aşamasında herhangi bir katkıya ihtiyacı olmuyor çünkü hayal gücü gayet geniş. Ben hikâyesi son haline yakınken devreye girer, tempoda veya olay örgüsünde bir kopukluk varsa bunu işaret edip tavsiyelerde bulunurum. Aynı şekilde, yarattığı karakterlerin dünyası ile etkileşiminde bir tutarsızlık varsa veya karakteri geliştirmek/derinleştirmek için bir fırsat varsa bu konuda önerilerimi sunarım. Sürecin en keyif aldığım kısmı da bu.

Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?

Yazdığı hikâyenin atmosferine uygun müzikler dinler. Bazen karakterleri ve sahneleri kara kalemle çizdiği olur. Bir keresinde, yazmak zorlaşınca masasına büyük harflerle “SIKI DUR!” yazıp devam ettiğini söylemişti. Birkaç cümle ya da birkaç sayfa, hiç fark etmez. Her gün disiplinle yazmaya devam eder. Yazdıklarını beğenmese bile o zor cümlelerin içinde dürüstlük olduğuna, gerçeğin oralarda bir yerlerde olduğuna inanır.

Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?

Elinde gördüğüm son kitap Hakan Öztürk’ün Karagöz Dersaadet’te Gölge Oyunu’ydu. Bundan önce ise Cixin Liu’nun Üç Cisim Problemi’ni bitirdiğini biliyorum.

edebiyathaber.net (4 Ocak 2024)

Yorum yapın