Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık.Şair Bengü Özsoy’u, arkadaşı astrofizikçi Dr. H. Tuğça Şener ile konuştuk.

1)Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Yazma anında yanında bulunmadım ancak genellikle iletişim sıklığımızın azaldığı dönemlerin ardından haberdar olduğum çalışmalarına bakarak yazma döneminde biraz içine kapandığını söyleyebilirim. Çok ilginç bir anımız var diyemem ancak kendisiyle tanışıklığımızın 15 yıldan fazla olmasına rağmen 15 kere yüz yüze görüşmemiş olmamız ilginç sayılabilir sanırım. Bunun büyük nedeni benim Türkiye’de yaşamıyor oluşum. Hatta yeni şiir kitabı Örümcek Süpürgesi’nde yer alan “dsm-iv” adlı şiirde kendisine gönderdiğim kartpostallardan da bahsederek adımı geçirmiş olması beni çok mutlu eden inceliklerinden biridir. Bir kez de Varlık Dergisi’nde yakın arkadaşlarını tanıtırken arkadaşlığımızdan bahsetmişti, bunların hepsi benim için çok özel metinler. Birer kopyasını az eşyayla taşınmaya çalışsam da gittiğim her ülkede valizimde taşıdığımı söylersem yalan olmaz.
2) Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Okuduklarımızı paylaşırız genelde. Etkilendiğimiz bir kitap ya da yazı olduğunda birbirimize göndeririz, tavsiye ederiz, neden tavsiye ettiğimizi söyleriz. Alıntılarımız, altını çizdiğimiz satırlar üzerine konuşuruz. Bunlar farklı farklı alanlarda, farklı farklı türler üzerine olabiliyor. İkimiz de farklı alanlarda okumalar yapabiliyoruz. Daha çok ben soruyorum ona, özellikle de sevsem mi sevmesem mi diye kararsız kaldığım yazarlara dair. Edebi konulardaki görüşü kararsız kaldığım noktalarda benim için önemli bir yol gösterici oluyor.
3)Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Şiirler için pek konuşmaz ama Örümcek Süpürgesi’ni bittiği yıl 2020’de okuma şansım oldu. Henüz basılmamış romanını da yazma aşamasında okudum. Dürüst olmakta zorlanmadığım birisi Bengü benim için, o nedenle olumlu olumsuz her şeyi söyleyebildiğim için verimli olduğunu söylüyor.
4)Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Geceleri yazdığını ve başından kalkmadan saatlerce oturup yazdığını biliyorum. Ritüeli var mı emin değilim ama olsaydı en azından yazım süreçleri bittikten sonraki konuşmalarımızda fark ederdim diye düşünüyorum. Yazma ve düzeltme süreçlerini peş peşe yapmadığını ve düzeltirken yazar olarak değil editör gibi çalıştığını hatta fazla acımasız olduğunu biliyorum.
5)Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Farklı ülkelerde olduğumuz için her zaman birbirimizin ne okuduğunu bilemiyoruz tabii ama en son onun okuduğu “Anadolu Kuş Adları Sözlüğü” ve “Ördekler, Newburyport” adlı kitaplardan ve benim okuduğum Nihan Kaya’nın tarzından bahsettik.
edebiyathaber.net (8 Mayıs 2025)