Yazar müze evleri nasıl olmalı? | Metin Celal

Nisan 8, 2021

Yazar müze evleri nasıl olmalı? | Metin Celal

En çok yakındığımız konulardan biri de şair ve yazarlarımızın anısını yaşatacak müzelerimizin olmaması, onların yaşadıkları yerlerin korunmaması, kapılarına bir şilt bile asılmamasıdır.

Yazar müze evlerinin sayısının ülkemizde son derece az olduğunu biliyoruz. O nedenle açılan her yeni müze evi heyecanla karşılıyoruz. Çünkü sürekli değişim yaşayan, kentsel dönüşüm adı altında eski binaların yıkılıp yeniden yapıldığı ülkemizde bir yazarın evinin aynen kalması mümkün olmadığı gibi sokak numaraları da değiştirildiği için evin yerini bulmak bile önemli bir meseledir.

İstiklâl Marşı’nın kabulünün 100. yılı kutlamalarının bence en önemli etkinliği Beyoğlu İstiklâl Caddesi’ndeki Mısır Apartmanı’nda “Mehmet Akif Ersoy Hatıra Evi”nin açılmasıydı. Mısır Apartmanı Abbas Halim Paşa tarafından ünlü mimar Hovseb Aznavur’a yaptırılmış. Mehmet Akif de bu apartmanda yakın dostu Abbas Halim Paşa’nın kendisine tahsis ettiği bir dairede yaşamının son 6 ayında ikamet etmiş.

Açılışta konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, ziyaretçilerin mekânda vatan şairinin hem eserlerini hem de ona dair kaleme alınmış eserleri bulabileceklerine işaret ederek, “(Ziyaretçiler) belgesel odamızda yaşamını anlatan yapımı izleyecek ve ana salonumuzda da ilk yıllarından nihayetine kadar bu hayat yolculuğunu nesneler ve eserler üzerinden tecrübe edecekler. Son olarak şiir odamız, Mehmet Akif’in manevi dünyasıyla duygu ve düşünceleriyle buluşma alanı olacak. Misafirlerimiz burada şairin seslendirilmiş şiirlerini dinleyebilecekler.” diye konuşmuş (bkz. basin.ktb.gov.tr/TR-284626/mehmet-akif-ersoy-hatira-evi-ziyarete-acildi.html).

Mısır Apartmanı görkemli bir bina. İstanbul’un Art Nouveau stilinde tasarlanmış ilk betonarme yapılarından biri. Abbas Halim Paşa’nın ölümünden sonra apartman haline getirilmiş, dairelere bölünmüş.    

Kapıdaki tabela “Mehmet Akif Ersoy Hatıra Evi”nin 4. katta olduğunu bildiriyor. Yüksek tavanlı girişteki büyük panolarda Mehmet Akif ve İstiklâl Marşı’na dair bilgiler alarak yönlendiriliyorsunuz. Binanın içinin geçtiğimiz yıllarda restorasyondan geçtiğini ve dışarıdan görünmeyen iki kat eklendiğini yani iç düzeninin tamamen bozulduğunu biliyoruz. Dördüncü katta “Mehmet Akif Ersoy Hatıra Evi” olarak açılan daire gerçekten de Mehmet Akif’in yaşadığı yer miydi? Merak etmemek elde değil. Akademisyenlerin dairenin tam yerini bulmak için çalışmalar yaptıklarını biliyoruz. “Beyoğlu’nda Mısır apartmanının beşinci katında 22 sayılı dairesinde Abbas Halim Paşa ailesinden Prenses Emine’nin vekil-i umûru Fuad Şemsi’nin yanında oturduğu” bilgisine ulaşılmış. Girişten itibaren sayarsanız bulunduğumuz kat Mehmet Akif’in yaşadığı dairenin katı oluyor.

“Mehmet Akif Ersoy Hatıra Evi”nin bulunduğu daire küçük bir mekan. İki odası belgesel ve şiir gösterimlerine ayrıldığı için daha da küçülmüş. Bu küçücük yerde  Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un açılış konuşmasında da belirttiği gibi tüm yaşam öyküsü anlatılmaya çalışılmış. Tabii ki Mehmet Akif gibi anlatmak için ciltlerin yetmeyeceği büyük bir şairin yaşamını birkaç panoda anlatmak mümkün olmamış. Kısa bir özet yapılmış diyebilirim ama o bilgileri de lise öğrencileri bile bilir. Mehmet Akif’le ilgili olarak sergilenen obje ve fotoğraf ve evrakların sayısı da oldukça az. Mehmet Akif’ten kalma herhangi bir mobilya olmadığı için mekan ev hissi vermiyor ve  üstadın son anlarını nasıl yaşadığı hakkında bir izlenim oluşturmuyor. Girişte kullanılan iki fotoğrafın ise Mehmet Akif’in dairedeki daha önceki ikametlerinden olduğunu Beşir Ayvazoğlu’nun bu fotoğraflardan yola çıkarak yazdığı “1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi” (Kapı yay.)  adlı kitabından biliyoruz.

Mehmet Akif’in tüm yaşamını ve eserlerini anlatmak gibi büyük bir hedef konulmayıp üstadın son yıllarını, burada geçirdiği zamanı anlatacak bir sergileme yapılsaymış çok daha iyi olurmuş. Mısır’dan dönüşünden başlayıp son nefesini verdiği ana, sonrasında cenaze töreni ve yapılan anmalara da değinilerek etkileyici bir sergi oluşturulabilirdi ve bu daha da faydalı olurdu. Mevcut sergi bir başlangıç olarak kabul edilip bir süre sonra bu yönde bir düzenleme yapılsa iyi olur. Bu tür yerler değişen, yenilenen sergilerle yaşar, ilgi toplar. 

edebiyathaber.net (8 Nisan 2021)

Yorum yapın