Vildan Çetin’in “Kutsal Hayat Üçlemesi”nde üslup | Serkan Parlak

Ekim 24, 2022

Vildan Çetin’in “Kutsal Hayat Üçlemesi”nde üslup | Serkan Parlak

Vildan Çetin’in Fihrist Kitap tarafından geçtiğimiz aylarda tamamlanan Kutsal Hayat Üçlemesi’nin merkezinde iki kız kardeş Selin, Ece’ye ek olarak akıl hastası Talat Kavak var. Selin ve Talat Kavak’ın dostluğu akıl hastanesinde başlıyor. 

Selin annesini kanser yüzünden kaybeder, yalnızdır, terk edilmişlik duygusu akıl sağlığını daha da bozar. Sevgilisi Hakan’ın eşini öldürmekle suçlanır, bu yüzden akıl hastanesine kapatılır ve Hakan’a mektuplarla ulaşmaya çalışır. Akıl hastanesinde tanıştığı Talat Kavak’tan çok etkilenir, zamanla yakınlaşırlar. Talat Kavak, Selin’in Hakan’a yazdığı mektupları okur. Bir dostunun aracılığıyla bu mektupların kitap olarak yayımlanmasını sağlar. Talat Kavak, akıl hastanesinden Selin’den önce çıkar ve Selin’in kardeşi Ece ile buluşur. Ece, Hakan’ın kardeşi Erdal’la birliktedir, fakat Erdal bu gerçeği -Ece’nin Selin’in kardeşi olduğunu- bilmez. Bu arada Hakan ise Selin’in en yakın arkadaşı Ayşegül’le evlidir. Talat Kavak, Ece’den kendisini Ayşegül’ün evine sokmasını ister, yöntemini anlatır ve Ece’yi ikna eder. Talat Kavak eve girer ancak işler yolunda gitmez. Ayşegül’ü rahmetli annesine benzetir, hem onu hem de çocuklarından birini öldürür. Psikolojisi iyice bozulan Ece, sayıklamalar eşliğinde gerçeklikten iyice kopar. Sonunda iki kız kardeşin ilişkilerinin yeniden kuruluş süreciyle birlikte Talat Kavak’ın geçmişiyle hesaplaşmasına şahit oluruz ve romanın sonunda üç merkez karakterden – Selin, Ece ve Talat Kavak- hangisinin gizli planının tuttuğunu öğreniriz. 

Vildan Çetin’in üçlemesinde karakterler, teknik ve biçem neden merkezde? On dokuzuncu yüzyıl romanında kişiler tipikti, dönemi temsil ediyordu. Yirminci yüzyılda hayatı kavramak zorlaştı. Tipiklik ve temsil de güçleşti, anlatılanlar daraldı. Kişilerde daralıp dışarıya göndermeler, dönemin özellikleri anlatılmaya başlandı. İç dünyalar önemli olmaya başlayınca iç konuşma ve bilinç akışı teknikleri ortaya çıktı. Karakterler, kurmaca metinlerin ve özellikle romanların en önemli öğesidir diyebiliriz. Bu yüzden bağımsız olarak ele alınmalılar, metnin odak noktası onlar çünkü. Her şey karakterlerin çevresinde dönüyor, karakter öbür öğeleri hareket ettiriyor, öteki öğeleri birbirine bağlıyor. Roman anlayışının değişimine bağlı olarak karakter yaratma biçimleri de değişti. Karakterler daha çok yeni biçimlerde yazılıyor. Romanlarda kişiler daha karmaşık, daha çok boyutlu hale geliyor, sonlara gelince roman kişisi başka bir kişiye dönüşüyor ve hatta bazı romanlarda olup biten her şeyin sonunda intihara giden süreçler yaşayabiliyor. İşte, Vildan Çetin’in Ses, Kök ve Ama üçlemesinde karakterler üzerinden bu tespitlerin bir bölümünün hayata geçtiğini görebiliyoruz. 

Diyalog, monolog ve bilinç akışı teknikleri karakterleri geliştirmede en önemli araçlardan biri. İç konuşmalar kişilikleri, kişinin aklından geçenler ise iç dünyasını çok daha iyi ortaya çıkarıyor. Dünya romanında bilinç akışı tekniğine az, gerektiğinde roman kişilerinin kişilik ve ruh hallerini daha derinlikli ve incelikli vermek için başvuruluyor. Bilinç akışı tekniğinin kullanımında en uç örnekler W.Faulkner’ın Ses ve Öfke’deki karakterler ile C. Fuentes’in Kartal Koltuğu romanındaki otistik çocuk olabilir. Akıllı biriyle zihinsel engelli birinin, çocuk, ergen, yetişkin, yaşlı birinin bilinç akışı farklı. Bilinç akışı tekniğinin kullanımında kişiliklerin temel farklılıkları hesaba katılmalı; davranışları, konuşmaları buna uygun olmalı. Kişiler tek başınayken iç konuşma ve bilinç akışı tekniği -doğrudan, hayaller ve nesnelerle ilişkileri- başkaları varken ise karşılıklı konuşma ve davranışlar kullanılabilir. Vildan Çetin, üçlemesinde özellikle bilinç akış tekniklerini karakterlerin kısıtlı ilişkilerini, dar zamanlarda devingenliklerini ve tek başınalık durumlarını daha derinlikli biçimlerde vermek için kullanıldığını görebiliyoruz.

Sonunda geriye dikkat çekici bir soru kalıyor aslında: Çetin’in Kutsal Hayat Üçlemesi neden bilinç akışı tekniği, biçem ve dört merkez karakterin odakta yer aldığı biçimde yazıldı, yazarın niyeti neydi? Vildan Çetin bu soruyu Erdinç Akkoyunlu ile Oggito’da yayımlanan incelikli söyleşisinde şöyle yanıtlıyor: “…Karakterleri keskin çizgilerle birbirinden ayıran ve neredeyse iyi veya kötü kategorisinde değerlendiren,  eski tip roman anlayışı da bana uygun değil. Karakter yaratmada aldığım sinema eğitiminin etkisi büyük. Sadece dışsal tepkileri yazmak karakter yaratmada son derece sığ bir yaklaşım. Esas mesele, görünmez ve anlaşılamaz olanı bir neşter yardımı ile deşe deşe ilerlemek. Öyle insanlar vardır ki buzdağı gibidir. Yüzlerine, bedenlerine bakarak ne hissettiklerini asla anlayamazsınız. Sizinle sakince kahve içer. Ancak bir saat önce kıtır kıtır insan kesmiştir. Talat Kavak bu çetrefilli karakterlerden biri. Kendini açtığını sandığınız anda başka bir yerden kapattığını anlıyorsunuz. O tarafa yöneldiğinizde, bu kez de başka bir sorunla sizi oyalamaya, yazının ana hattından uzaklaştırmaya başlıyor. Ece ile ilişkisindeki cellat ve kurban oyununu bozan ise masum mu yoksa bıkkın mı olduğu bir yere kadar çözülemeyen Selin. Selin’in kararlı bir vazgeçişe yönelmesi, fedakârlık gibi görünse de kimi okuyucuya olgunca bir yer açma olarak da görünebilir… Üç kitap da bilinç akışı tekniği ile yazılsa da olay örgüsü ve anlatım tarzı farklı. Okuyucu her kitapta farklı bir ritim duygusu ile tanışsın istedim. Kitap yazmak senfoni yazmak gibidir. Yazı ve müzik ilişkisi ile ilgili yazılmış pek çok kitap var. Berna Moran’ın, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur romanının ‘senfoni’ formunda bestelendiğine yani yazıldığına dair tespitlerini hatırlayalım. Bu bağlamda şöyle düşünün: Önünüzde üç farklı senfoni var.”

Vildan Çetin’in Ses, Kök ve Ama romanlarından oluşan Kutsal Hayat Üçlemesi roman türünün temel öğelerinden biçem, karakter ve tekniğin her anlamda merkezde olduğu özgün bir yapıt. Olaylar doksanlı yıllarda geçiyor, her romanın kurgusu ve meselesi farklı ancak birbiriyle ilişkili. Üzerine yoğun emek verildiği bariz biçimde belli olan Kutsal Hayat Üçlemesi’ni sarsıcı karakterleri aracılığıyla milenyum sonrası romanımızın temel meseleleri olan aile, ilişkiler ve geçmişle hesaplaşma üzerinden tek bir roman olarak yeniden yazıldığını düşlemek bir okur olarak yakın gelecek için en temel beklentim olacak. 

edebiyathaber.net (24 Ekim 2022)

Yorum yapın