
1992 yılında Portekiz hükümetinin İsa’ya Göre İncil’in Avrupa Edebiyat Ödülü kısa listesinden çıkarılmasını istemesi üzerine, José Saramago bunun bir “sansür” olduğunu söyleyerek Portekiz’den ayrılma kararı alır ve ölene kadar yaşayacağı Lanzatore’ye (Kanarya Adaları) yerleşir. Lanzarote, Kanarya Adaları’nın en doğudaki, yani Portekiz’e en yakın üyesidir. Yaşanması zor bir coğrafyaya sahiptir. Az bitki örtüsü olan ve içme suyu kaynağı olmayan volkanik bir adadır.
José de Sousa Saramago 16 Kasım 1922 doğumludur. Yani o günlerde 70’li yaşlarındadır. Birçok eser vermiş velut bir yazardır. Lanzarote’ye de yeni eserlerinin planları ile gelmiştir. Bu sessiz sakin adada günlerini daha da verimli geçirmeyi ummaktadır. Öyle de olmuş, burada yaşadığı yıllarda 1995 ve 2005 yılları arasında, altı roman daha yayınlamış.
1993 yılında gönüllü sürgünü başladığında dostları Saramago’ya özel yapılmış bir defter hediye ederler. Bu koşullu bir hediyedir. Lanzarote’deki günlerini yazmasını yani bir günlük tutmasını istemektedirler. Saramago koşulu ve defteri kabul eder ve günlük tutmaya başlar. Bu günlüklerden de Lanzarote Defterleri adını verdiği kitapları oluşur.
Günlüklerin ilk cildi Lanzarote Defterleri 1. Kitap adıyla ve İmren Gökce Vaz de Carvalho’nun özenli çevirisiyle Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıktı. Bu cilt 15 Nisan – 31 Aralık 1993 tarihlerini kapsıyor. Saramago yaşarken günlüklerin beş cildi yayınlanmış. Ölümünden sonra eşi eski bir bilgisayarda altıncı cildi bulmuş ve yayınlamış.
Başlangıçta Saramago bu uzak adada gözden ve gönülden ırak gibidir. Adadaki yaşam koşullarına alışmaya çalışır, yeni evde çalışma düzeni kurar. Öyküler, romanlar tasarlar. Kaleme alır. Okuduğu kitaplar hakkında düşüncelerini günlüğüne not eder. Adada yaşayanlarla tanışır, yeni dostlar edinir, eski dostlar ziyarete gelir. Evcil hayvanlar edinir. Ama çok geçmeden başta mektuplar ve telefonlar olmak üzere dışarıda bıraktığı günlük hayat, siyasi gelişmeler ve edebiyat dünyasının dedikoduları ona ulaşmaya başlar.
Zaten hiçbir zaman siyasete uzak olmamış, dünyanın sorunlarına kulaklarını tıkamamıştır. Kendini gönüllü sürgün gibi hissetse de Lanzarote’deki günlerinde de aynı duyarlılıklarını sürdürür.
Saramago, oldukça aktif, güçlü ilişkileri olan bir yazar. Aydın kimliği çok güçlü. Lanzarote Defterleri 1. Kitap’da yaşamının ne kadar yoğun olduğunu görüyorsunuz ve yazmaya nasıl vakit ayırıyor, diye düşünmeden edemiyorsunuz. Sürekli gelen mektuplara, telefonlara, davetlere cevap vermek başlı başına bir mesele. Jüri toplantıları, sempozyumlar, toplantılar, ödül törenleri, kitap tanıtma çalışmaları, imza günleri derken aslında evde oturmaya da pek zaman kalmıyor.
İlerleyen sayfalarda dünya çapında ünlü bir yazarın günlerinin ne kadar yoğun geçtiğini kendine ve eserlerine ayıracak pek vakti olmadığını net bir şekilde görüyoruz. Portekiz’e, yöneticilerine kızgın, küskün ama Portekiz’den gelen ve kıramayacağını düşündüğü davetlere katılıyor, ülkeye ve Avrupa’ya sık sık seyahatler yapıyor. Toplantıdan toplantıya geçen günlerde ülke ülke gezip günlerce Lanzarote’ye dönemedikleri zamanlar olmuş. Çok yorucu ve boğucu bir yaşam. Yazmak bir yana kendiyle kalmak, durup düşünmek bile mümkün görünmüyor ama Saramago bunu başarıyor. Defterlere siyasi, estetik, edebi düşüncelerini de yansıtıyor. 90’ların Portekiz’i ve kendisine gelen kitaplar ya da aldığı ve jürilerine katıldığı ödüller gibi çeşitli vesilelerle kültür hayatı hakkında eleştirel düşüncelerini günlükte okuyoruz. Tüm yoğunluğuna rağmen Körleşme’yi tasarlıyor, yavaştan da olsa kaleme almaya başlıyor.
Bir eleştirmenin belirttiği gibi bu sayfalarda Saramago, Jorge Amado ile mektuplaşıyor, Gabríel García Márquez ile öğle yemeği yiyor, Lizbon’dan Porto’ya giden trende Chico Buarque ile yolları kesişiyor, Sérgio Godinho’dan kucaklaşıyor, Paula Rêgo ile akşam yemeği yiyor, Gonzalo Torrente Ballester ile bir konferans veriyor, Maria João Pires, Antonio Tabucchi, Salman Rushdie ve diğerleri ile sohbetlerde bulunuyor…
Bir yandan da “Stockholm’den bana bir telefon gelecek…” diye beklemektedir. Çünkü adı sık sık Nobel Edebiyat Ödülü adayları arasında geçmektedir. Nobel Edebiyat Ödülü de 1998’de bu adada yaşarken verilecektir.
Saramago; “Günlük yazmak, kişinin iyi görünümünü güzelliğe dönüştürmek ya da en kötü durumda, en çirkinliği katlanılabilir kılmak için eğitilmiş bir güven aynasında kendine bakmak gibidir. Kimse kim olduğunu söylemek için günlük yazmaz. Başka bir deyişle, bir günlük sadece bir karakterli bir romandır. Başka bir deyişle ve son olarak, bu tür yazıların her zaman gündeme getirdiği temel sorunun, samimiyet sorunu olduğuna inanıyorum” diye yazmış.
15 Nisan-31 Aralık 1993 tarihlerini kapsayan Lanzarote Defterleri’nin bu ilk cildinde Saramago, hem Lanzarote’de geçen günlerini aktarıyor hem de çağının tanığı ve toplumsal sorumluluklarının bilincinde muhalif bir yazar/aydın olarak dünyada yaşananları değerlendiriyor.
* Lanzarote Defterleri 1. Kitap, Jose Saramago, çev. İmren Gökce Vaz de Carvalho, Kırmızı Kedi Yayınları, Nisan 2025.
edebiyathaber.net (21 Mayıs 2025)