İngiliz yazar Emily Bronte’nin dünya edebiyatının en seçkin eserleri arasında yer alan ‘Uğultulu Tepeler’i de gerçek dünyanın acımasızlığıyla karşı karşıya.
Romanın adını aldığı ‘Uğultulu Tepeler’in hikâyesinin geçtiği bölgeye yaklaşık 43.5 milyon lira değerinde bir konut projesi yapılması planlanıyor. Pakistan asıllı İngiliz iş adamı Perves Abbas, ‘Uğultulu Tepeler’e komşu olan araziye önümüzdeki aydan itibaren 320 ev yapacak. Abbas, “Bu güzelliğin bozulmaması için herşeye dikkat edeceğiz” dese de yetkililer endişeli.
Bronte mirasının korunmasıyla ilgili görevli Christine Went “Bu alanı korumamız gerekiyor. Bu kadar çok sayıda yeni ev yapılması, uygunsuz” dedi. Bölge yerel temsilcilerinden John Huxley ise “Bölgenin görünümünde büyük bir değişikliğe yol açacak projeler, turizmi de olumsuz etkiler” yorumunda bulundu. Arazi, Emily Bronte’nin romanında Heathcliff ve Cathy Earnshaw’ın aşkına sahne olan West Yorkshire’daki Haworth Moor’a komşu. Evlerin inşa edileceği arazi, aynı zamanda Charlotte ve Anne Bronte’nin 19’uncu yüzyılda yazdığı romanlarda geçen alanlara da çok yakın mesafede bulunuyor.
10 Ekim 2012
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Kadın Hikayeleri “Kendine Ait Bir Oda” Sergisi sürüyor
Falezlerin diyarından bir yaşam, bir aşk öyküsü
Charlotte Bronte’nin umursamadığı kadın düşmanı nasihat neydi?
Cannes Film Festivali’nde yarışacak filmler belli oldu
Sımsıcak bir genç roman: “Kafeslerimin Listesi”
Çocuklarınızdan mükemmellik beklemeyin
.jpg)
![Susarak konuşan sessizlik | Havanur Taflan
Dilin ses bulmuş halidir söz. Ama bazen öyle bir lakırdı molozuna döner ki hiçbir anlam ifade etmez… Yaşamı anlamlandırma isteğimiz dışında bizi konuşmaya iten şey nedir? Birbirine benzemeyen onca dilin arasında gerçek anlamda konuşabiliyor muyuz?Bunu yapabiliyorsak şayet (iletişimimizi dilimizle sağladığımızı iddia eden canlılar olarak) yaşadığımız bunca vahşetin nedenini nasıl açıklayacağız o zaman…
“…Gandhi sözcük orucu tutar haftada bir gün. Ne bir şey dinler ne de konuşur bu süre zarfında. Ertesi gün sözcüklerin kulağına başka türlü geldiğini söyler.” Hikâye Avcısı kitabında anlatır bunu Galeano. “Susarak konuşan sessizlik, sözü söylemeyi öğretir. ”diye de ekler. İlya Kaminsky’e göre ise; “Hepimiz sessizliğe karşı konuşuruz. Bizi konuşmaya iten şey sessizliktir.” Anlayacağınız ister sese dönüşsün ister dönüşmesin iletişim kurmak için gerçek bir dil yaratmaya ihtiyacımız var.
Gerçekliği tanımak onu değiştirmeye başlamak için ilk adımdır. Edebiyat, konusu ne olursa olsun, bu gerçekliğin açıklanmasına katkıda bulunmak zorundadır. Kolektif kimliği beslediği ya da toplumu yaratan belleği ortaya çıkardığı sürece de özgürleştirici bir politik anlam taşır. Bu bakış açısıyla baktığımızda şiir de madencilerin ya da işçilerin sömürüsünü anlatan bir romandan daha etkili olabilir. (Bu konuda Neruda’nın şiirlerini örnek gösterir Galeano.) “Şiir, savaşları durdurmaz, ancak bize tek seferde insanın ne olduğunu söyler. Şiirde kişi hayal gücünü, empatiyi alır; ama şiirden kalan miras ise umuttur. ”diyen Kaminsky’e göre de yarınımızı şekillendirecek olan bunlardır.
[yazının tamamı edebiyathaber.net'te]
Havanur Taflan- edebiyathaber.net (20 Nisan 2021)
#ilyakaminsky #sağırcumhuriyet #harfakitap @harfakitap #postmodernedebiyat #kitap #kitapaşkı #book #books #kitapüzerineyazı #kitaphakkındayazı #kitapüzerineyorum #yazar #şiir #ses #edebiyathaber @havanurtaflan](https://www.edebiyathaber.net/wp-content/plugins/instagram-feed/img/placeholder(pp_w200_h112).png)
