Talihsiz canların, yüreksiz aydınların ve sahipsiz âşıkların hikâyeleri

Mayıs 27, 2019

Talihsiz canların, yüreksiz aydınların ve sahipsiz âşıkların hikâyeleri

Sabahattin Ali’nin İçimizdeki Şeytan, Kuyucaklı Yusuf ve Kürk Mantolu Madonna romanları Can Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Modern Türk edebiyatının mirası Sabahattin Ali taşradan şehre, İstanbul’dan Berlin’e uzanan üç romanında erken cumhuriyet döneminin sancılı dönüşüm sürecinde araya sıkışan insanları, suya düşen umutları, tamamlanamayan hayatları anlatıyor, geçmişimizden bugüne, geleceğimize seslenmeye devam ediyor. 

Çok yakında Can Yayınları’nda: Sabahattin Ali: Değirmen, Kağnı, Ses, Sırça Köşk, Yeni Dünya

İçimizdeki Şeytan

İçimizdeki Şeytan’da Sabahattin Ali, genç bir ülkenin aydın sınıfının büyüme sancılarını, değişen yargılarını ve yaşadığı çatışmaları gözler önüne seriyor.

Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması… İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu… İçimizde şeytan yok, içimizde acz var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: Hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var…

Kuyucaklı Yusuf

Dehşet dolu bir olayın gölgesinde büyümüş köylü bir gencin mücadelesini anlatan Kuyucaklı Yusuf, taşra ve taşralılık üzerine zamanının ötesinde bir roman.

İnsan dediğin mahluk hiçbir şey değiştiremez. Bunun için, gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma… Sonra en mühimi: Kendini halinden şikâyet etmeye alıştırma. Ömrünün sonuna kadar dövünsen bu hayatın cefası tükenmez. 

Kürk Mantolu Madonna

Kürk Mantolu Madonna, güzel ve etkileyici bir kadının portresinin önünde başlayan ve yıllar sonra, kara kaplı bir defterin satırlarında son bulan sarsıcı bir başyapıt.

Ve bir gün her şey bitti… O kadar basit, o kadar kati bir şekilde bitti ki, ilk anda işin azametini anlamak benim için mümkün olmadı… Yalnız biraz şaşırdım, bir hayli üzüldüm; fakat bu hadisenin hayatım üzerinde bu kadar büyük, bu kadar değişmez bir tesiri olacağını asla düşünmedim.

SABAHATTİN ALİ, 1907’de Gümülcine’nin Eğridere (bugün Ardino, Bulgaristan) kasabasında doğdu. Çocukluk yılları ve eğitim hayatı savaş şartlarında geçti. 1926’da İstanbul Öğretmen Okulu’ndan mezun olan Ali, Yozgat’ta bir yıl öğretmenlik yaptıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla Almanya’ya gitti. 1928-1930 yıllarında Potsdam’da yaşadı. Türkiye’ye döndükten sonra okullarda Almanca dersleri verdi; Türk Dil Kurumu’nda ve Tercüme Odası’nda çalıştı, Kleist ve Hebbel gibi yazarlardan çeviriler yaptı. 1926’dan sonra dönemin çeşitli dergilerine yazdı, Değirmen (1935), Kağnı (1936), Ses (1937), YeniDünya (1943) ve SırçaKöşk (1947) adlı öykü kitaplarıyla çağdaş Türk öykücülüğünün seyrini değiştiren yazarlardan oldu. Modern ve sade üslubunu romanlarına da taşıyan yazar, Kuyucaklı Yusuf’ta (1937) taşra insanını ve İçimizdeki Şeytan’da (1940) dönemin aydınlarının dünyasını çarpıcı bir dille anlattı. Yıllara yayılan bir aşkı anlattığı son romanı Kürk Mantolu Madonna (1943) başyapıtı oldu. 1940’larda Markopaşaadlı mizah dergisini çıkardı; siyasi düşünceleri sebebiyle hapse girdi. 1948’de Avrupa’ya kaçmak istedi fakat anlaştığı kaçakçı tarafından Bulgaristan sınırında öldürüldü. Ali’nin pek çok şiiri bestelendi; öyküleri, romanları sahneye ve filmlere uyarlandı.

edebiyathaber.net (27 Mayıs 2019)

Yorum yapın