Salıncaktaki şiirler | Mehmet Özçataloğlu

Ekim 20, 2014

Salıncaktaki şiirler | Mehmet Özçataloğlu

cok siir bir salincak-72_1Edebiyatımızda çocuklara yönelik olarak yazılan şiirlerin tarihi çok eski değildir. Günümüzde ise adeta şiir patlaması yaşanıyor. Çocuk edebiyatındaki hareketlilik; eli kalem tutan, iki dizeyi alt alta getirebilen ya da getirdiğini düşünen herkesi çocuklar için şiir yazmaya yönlendirmiş durumda. Pastadan herkes pay almanın derdinde.

Söz konusu çocuk olunca, okullara gidip satış yapabilme garantisi de el altında tutuluyor. Hal böyleyken de yayınevleri şiir olsun da ne olursa olsun düşüncesiyle gelen dosyayı basıp kitaplaştırıyorlar. Bir zamanların deyişiyle, her iki kişiden üçünün şair olduğu ülkemizde bugünlerde bu sayı daha da artmış durumda. Hele çocuklar için yazılanları temel alınca biraz daha artıyor!

Büyük ozan Dağlarca diyor ki; “Şiir, tanımlanması güç bir tür aslında. Çünkü her şiirin tek tek tanımı vardır. Yeryüzünde yazılmış bütün şiirlerin tanımları farklıdır. Ancak ortak bir kuraldan söz etmek olasıdır. Şiir iki ayak üzerinde yürür: Biri imgelem, öteki içtenlik. Bu ikisi olmazsa, ya da gereği kadar olmazsa o şiir yarınlara ulaşamaz!”

Peki, bugün çocuklar için yazılan şiirlere baktığımızda kaçının yarınlara kalabileceğini iddia edebiliriz/ düşünebiliriz? Ya da bir başka deyişle çocukların çok severek okuduğu ezberledikleri kaç şiir var çocuk edebiyatında?

Şiir, çocuğa estetik ve insanlık duygularını kazandırmada etkili olmalıdır. Anadilini sevdirme ve onun zenginliğini tanıtma, bir duygu-düşüncenin nasıl anlatılabileceğini öğretme bakımından şiirin önemi büyüktür.

 “Kıpır kıpır bir dille, çağırmalı şiir çocuğu kendine. Her bir öykünün sonunun merakla beklenmesi gibi merakla beklemeli sonunu. Bunun için de iyi bir kurgusu, iyi bir dili olmalı.” Dağlarca’nın bu söyledikleri doğrultusunda Görkem Yeltan’ın “Çok Şiir Bir Salıncak” adlı kitabını okudum. Son dönem şiir kitapları ile kıyasladığımızda gerçekten de kıpır kıpır bir dili olduğunu görüyorum.

Görkem Yeltan, çocuk yazınında üretken bir isim. Çocukları nasıl yakalayacağını, onlara nasıl yaklaşıp sesleneceğini doğru bir şekilde kavramış. Hatta onları, farklı bakış açıları ile yine onların çok sevdikleri konularda kışkırtarak kendine çekebiliyor. “Benim Gönlüm” başlıklı şiir buna örnek: “Sevmiyorum sirkleri / Biri birinin dişlerinin arasında / İnsanların kafaları aslanların ağzında / Sonracığıma / Hayvanlar da sevmiyorlar bana kalırsa / İpler, kafesler, acılar geliyor aklıma / Hayvanat bahçeleri de öyle bakınca / Benim gönlüm / Özgürce uçan kuşlarda.” (s. 11)

“Balonun Kuvvetlisi”nde de diğer şiirlerde de samimi sıcak bir dil kullanmış Yeltan. İçinden geldiği gibi seslenmiş şiirlerinde. Bu sıcaklık ve konuşma tarzındaki sesleniş çocuğa sevimli gelecektir: “Uçan balon aldı bana babam / Dikkat edecekmişim / Uçar gidermiş elimden sonra / Fırladım sokağa / Bir de baktım uçuyorum bulutlara / Ah bu babam / Balonun o kadar kuvvetli olduğunu / Niye söylemez ki bana / Nasıl konacağım şimdi ben bizim sokağa.” (s. 14)

Farklı davranışlara, farklı yaşamlara saygılı olmayı erken yaşta öğretmeliyiz çocuklara. Ve yine şiir en büyük yardımcımız olacaktır bu konuda da. “Bir hastalıkmış bu / Ondan yokmuş saçları / Nasıl yoksa her ağacın yaprağı / Olmazmış bazen insanların saçları / Severim ben bütün ağaçları / İsterse olmasın çiçeği, yaprağı / Hatta küçük küçük dalları / Yeter ki kimse kesmesin onları.”

“Kaydırakta Sohbet” günden güne daralan özgürlüklerimiz konusunda çocukları uyaran bir etki gösterecektir. Evde ebeveyn, okulda öğretmen baskısı altında yetişen çocuklar demokrasinin de tam anlamıyla gelişmediği, yerleşmediği bir ülkeye büyüyorlar. Bu yüzden özgürlük kavramının farkına varmaları önemli: “Salıncakta salanlı r/ kaydırakta kayılır / Kim uyduruyor bunları acaba? / Biz akrobat gibiyizdir parklarda / Salıncaktan kayar / kaydırakta konuşur / tahterevallide uçarız / O anda canımız ne çekiyorsa / Yaparız…” (s. 22)

Ebeveynlerinin sigara içmelerinden hoşlanmayan ve bununla mücadele eden çocukların çok seveceği şiir de var kitapta, hemen büyümek ve kendilerine ait özel alanları, yaşamları olmalarını isteyenlerin duygularına tercüman olan da. Çocukların dile gelmiş hali bu şiirler.

Kitabın baskısı, kâğıt kalitesi, Görkem Yeltan’ın resimleri, renkleri, farklı bir şiir kitabı çıkarmış ortaya. Şiir sevmez ebeveynlerin çocuklarına şiiri sevdirebilecek dizeler bunlar.

Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (20 Ekim 2014)

Yorum yapın