Stefan Zweig nasıl okunur? | Erdinç Akkoyunlu

İnsanın yolu nereden geçiyorsa edebiyat da oradan geçiyor. Ama edebiyatın vardığı yer insanınkinin aksine eninde sonunda sadelik oluyor. Yalınlık, anlaşılmanın en etkili ve ilk kuralı. Çoğunlukla da roman ve öykü yazarken, biyografiler oluştururken kalemden kağıda söylendiği kadar kolay dökülmeyen bir ifadenin ismi yalınlık. Edebiyattan ve ‘Sadeliğin ihtişamı’ dediğim yalınlıktan söz açıldığında aklıma ilk gelen isim … Read more

Monteigne’nin Denemeler’i kimin için yazıldı? | Erdinç Akkoyunlu

1990’ların ortalarında Kadıköy sahaflarında ucuz kitaplar ararken, karşıma ikinci çıkanın Cem Yayınevi’nden Sabahattin Eyüboğlu çevirisiyle 1976 basımı Montaigne’in Denemeler’i oluşunu hep bir kozmik şaka olarak değerlendirdim. Sonraki yıllarda da zihnimde en değerli ve öğretici kitap listeleri yaptığım vakit, roman dışındaki tek edebi metin Montaigne’inki oldu. Bugün hala öyle düşünüyorum: Bana göre Montaigne’in Denemeler’i, okur ve … Read more

Albaya mektup yazan kimse yok mu? | Erdinç Akkoyunlu

Edebiyatın er meydanı, bir yazarın nitelikli olup olmadığının açık seçik tek kriteri öyküdür. Ve bir öykü yüklerinden ne derece kurtulmuşsa; dil oyunları, kurgu geçişleri, çarpıcı konu telaşı geride kalmışsa, bunlar başarılıp metinle okur baş başa bırakılabilmişse, o vakit yazar gerçekten yazardır. Bugünden geçmişe bakınca, Gabriel Garcia Marquez’in bu tür bir sınanmaya ihtiyacı yok görünüyor. Gerçekte … Read more

“Tatar Çölü” nasıl aşılır? | Erdinç Akkoyunlu

Hayat matematiğe benzer. Başkalarının sahip olduklarını kendinden çıkartma işlemine ‘üzülmek denildiğini’ de iyi bilirim. Ama her yanlış hesabın, kişinin kendini attığı melankolisi kuyusunun derinliği kadar mesafeye ulaştıktan sonra geri dönmek gibi kötü bir huyu olduğunu da bilirim. Bu kural Dino Buzzati’nin Tatar Çölü romanındaki başkahramanı Teğmen Giovanni Drogo gibi 30 yılı bulsa da değişmez. İyi … Read more

Sadece kadınların eşlik edebileceği şarkılar | Erdinç Akkoyunlu

Nitelikli ile popüler edebiyat eleştirisini birbirinden ayıran çizgi, aşk ile alçaklık arasındaki kadar ince, can yakmak için planlanmış sözler kadar keskindir. Bugünlerde aptallıkla eş değer sayılan erdem sahibiyseniz  bir metni ve yazarını yerip ya da överken kişisel beğeninizi ve düşmanlığınızı bir kenara koysanız iyi edersiniz. Yoksa varacağınız nokta, unutulmuş metinler mezarlığı olur. Günümüzde edebiyat eleştirisi … Read more

O büyük romanlar nereye gitti? | Erdinç Akkoyunlu

Şubatın sonunda cep telefonu fuarının haberini yapmak için İspanya’ya giderken, Victor Hugo’nun büyük romanı Notre Dame’ın Kamburu’nu yeniden okumaya başladım. 3.5 saat süren İstanbul-Barselona uçak yolculuğunda bu önemli eserin ‘Bir roman nasıl yazılır’ ders konusu niteliğindeki giriş bölümünü başa döne döne hatmettim. Romana ilişkin neler yazabileceğim konusunda kağıda not yazmak onları sonra okuyamadığım bir çivi … Read more

“Ahmak okur”, Don Quijote kimin eseri? | Erdinç Akkoyunlu

Roman yazmanın bol bol okumak, daha çok okumak, çok daha fazla okumak, tüm edebi türleri bilmek, kuramlar arası geçişler konusunda bilgi sahibi olmak, ne yazacağını hesaplamak, sarsılmaz bir disiplin, sürekli gelişime açık bir yetenek, katışıksız bir çalışma, kendinden daha iyileri gördüğünde kibirlenmeyen bir özgüven, yaşayan ve yaşamayan her varlığa karşı duyarlılık, yazıda zihninin düşündükleriyle elinin … Read more

Kafka’nın Dönüşüm’ü uykusundan uyanıyor | Erdinç Akkoyunlu

“Gregor Samsa bir sabah bulantıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağına dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.” 1914’te Çekoslavak Yahudisi Franz Kafka adlı 31 yaşındaki memur tarafından nişanlısı Felice Bauer’i etkilemek amacıyla yazılan öyküdeki bu giriş cümlesi, 17’inci yüzyıldan beri yani tam olarak Cervantes’in Don Quijote ile miladı belirlenen edebiyat tarihindeki Dostoyevski, Shakespeare, Balzac, Tolstoy, Hugo, Gogol, … Read more

Karamazov Kardeşler sana çok benzemiyor mu? | Erdinç Akkoyunlu

1990’ların ortasından 2000’lerin sonuna kadar İstanbul’da ve üniversite için gittiğim Ankara’daki sahaflarda bir tür edebiyat arkeolojisi gerçekleştirdim. Bu çaba sırasında da birçok kitabın birinci ya da ilk baskılarından birini edinebilmeyi başardım. Hiçbiri Hakkı Süha Gezgin çevirisiyle  Ahmet Halit Kitapevi’nden 1940 basımı ‘Karamazov Kardeşler’ kadar değerli olmadı. 17-18 yıl önce iki cilt romanı yok pahasına Kadıköy’deki … Read more

Türkiye’nin en büyük yazarı kim? | Erdinç Akkoyunlu

Ortaya çıkışı yüz yılı çeyrek geçen Türk edebiyatı, tarihsel bakımından Rus ve Avrupa edebiyatıyla boy ölçüşemese bile ABD ve Latin Amerika edebiyatını da dahil edince bu dört ana akımdan derinlik açısından hiç de az sayılmaz: Öyle romanlar ve öyküler yazdık ki, bunu değme edebiyat ülkesi başaramazdı. Ama artık ne Türk edebiyatı yazarları, ne de okuru … Read more

Hemingway Yaşlı Adam ve Deniz’i neden yazdı? | Erdinç Akkoyunlu

İnsanın kaybettiğinde en çok üzülmesi gereken tek şeyin umut olduğunu öğrenmesi için, mutlaka umudunu kaybetmesi gerekiyor. Hayatı romanlardan öğrenmeye ilişkin bir yaşam sürenlerin bile ret edemeyeceği bu gerçeği yine bir roman üzerinden anlatmak da gölgenin gölgesi kadar gerçeküstü bir çaba. Ama yine de gerçek. Ve her gerçek kadar karanlık. Gerçeklerin aydınlık varlıklar olduğuna inanılır. Herkese … Read more

‘Beyaz Kale’yi kim yazdı? | Erdinç Akkoyunlu

Bir romanı açıklamak için romanın kendisinin yeterli olmadığı durumlarda, iki ihtimal var demektir: Ya benim gibi (bu sıfatı hak ettmesem de) edebiyat eleştirmeni sadece o romanı yazmak ister. Veya o roman, birçok romandan süzülüp gelmiştir ve diğerlerinden söz etmemek Dante’nin Cehennemi’ne girme suçunu oluşturur. İki ihtimalli düşüncelerin hep faşizmi çağrıştırdığını hissederim. Üçüncü bir olasılığı bulmak … Read more