
3.5 Yaşında Starlığa İlk Adım
Neşe Karaböcek, herkesçe bilinen buğulu sesi ile ülkemiz sanat yaşamının uzun süresini kapsayan bir döneme damga vuran sanatçılardan. Ama açıkçası ben kendisince kaleme alınan kitabı okuyana dek Neşe Karaböcek’in bu kadar uzun dönemi kapsayan sanat yaşamının olduğunu bilmiyordum. Bu da biyografi ya da otobiyografi kitaplarını okumanın aslında kişileri tanımada ne denli önemli olduğunu göstermekte. Evet, henüz üç buçuk yaşında, üstelik de Muhsin Ertuğrul gibi tiyatro ve sinema kurucusu bir ismin takdiri ile sahne sanatlarına ilk adım atılış. Ve ardından Milli Mücadele kahramanı İsmet İnönü tarafından kendisine oynadığı bir oyundan hareketle “Karaböcek” soyadının takılışı. Bunları Neşe Karaböcek’in kendi kaleminden öğreniyoruz. Doğan Kitap tarafından basılan 280 sayfa boyutundaki “İşte Benim Masalım” kitabında sadece Neşe Karaböcek’in bir yıldız haline gelişinin hikâyesini öğrenmiyoruz. Aynı zamanda ünlü olmanın ülkemizde ne denli zorlukları barındırdığını, görkemli gazino dönemlerinde ne kadar çok kıskançlıklar yaşandığını da öğrenme fırsatını buluyoruz. Ve ülkenin genel durumunun sahnelere olan etkisini de. Başta Kıbrıs meselesi olmak üzere kimi ülke sorunlarının sahne sanatlarına olan yansımaları da yine bu kitapta bulunmakta.
Neşe Karaböcek’in bu ay yayınlanan kitabında yaşamındaki kimi ana duraklarında kendi tabiri ile dost rüzgârlarla dolan yelkenlerinin aniden bastıran fırtınalarla nasıl batma risklerini taşıdığını gösteriyor. Yani yaşam, sadece pırıltılı bir yıldızı bize hediye etmiyor. O sürece gidilen yolda ne meşakkatler var, onları da bize aktarıyor. Acısıyla tatlısıyla bir mozaik görünümündeki anılar samimi bir dille anlatılıyor. Neşe Karaböcek’in üslubu da kişiliğinin yansıması olacak şekilde oldukça zarif. Kullandığı cümleler içli hassasiyetinin birer göstergesi. Kimseye haksızlık yapmak değil derdi. Oysa ne çok haksızlığa uğramış, yine de bazılarının ismini verdiği birçok kişiye her şeye karşın müşfik davranmaktan, onları kırmamaya özen göstermekten çekinmiyor. Bir tek bir kişiye karşı affedici değil. Kimi magazin basınının yalan bilgilerinin artık önüne set çekebilme uğrana kısaca değindiği kız kardeşi Gülden ile olan sorun da belki ilk kez ana aktörün kaleminden, yine kırıcı olmayan, kimsenin haysiyetine halel getirmeyen bir yaklaşımla okunabilecek.
Neşe Karaböcek, kitabındaki anılarını anlatırken zamansal olarak lineer yani düz bir tarihsel akışa kapılmıyor. Bir bakıyorsunuz artık gazinolara adım atan küçük Neşe önünüze çıkarken, sonrasında artık olgun Neşe’nin bir turne programındaki ilginç bir anısıyla karşılaşabiliyorsunuz. Bu anlatım özelliği kitabın sıkıcı olmasını engelliyor. Buna karşın Karaböcek kitabın ilk kısımlarını daha çok aile büyüklerinin kimi trajik yaşam öykülerine ayırmış. Özellikle 13. Süvari Tümen Komutanı olan dedesi Mehmet Ali Bey’in Birinci Dünya Savaşında Romanya Cephesi’nde Rus topçularının ateşi ile şehit düştüğü kısımlar oldukça dokunaklı. Ve kitabın en duygusal yoğunluklu kısmı tabi ki Neşe Karaböcek’in hep sevgi ve özlem ile andığı oğlu Hasan’ın ani kaybını anlattığı “Ailemizin Hayatını Karartan Felaket” başlıklı bölüm. Burada artık star Karaböcek değil, duygularını sevdiklerine bir mektup havasında sunmaya çalışan bir anneyi görüyoruz. Eminim bu satırlar birçok okuyanının gözlerinde yaşlara sebep olacak.
Gazinolar Dönemi
Neşe Karaböcek’in otobiyografi kitabı “İşte Benim Masalım”, bir bakıma artık olmayan gazinolar ve Yeşilçam dönemlerinin serüvenini o dönemi yaşamayanların önüne koyuyor. Üstelik kitabın sonunda yer alan albüm ile daha önce hiç görmediğimiz, benim en çok çocuk ünlü fotoğraflarını görmekten memnun kaldığım kısımlarla da zenginleşiyor. Neşe Karaböcek’in çocukken başlayan sahne sanatları deneyiminin sonrasında farklı türlerdeki müzikal açılımlara olan yolculuğunu da görme imkânı sunuyor bizlere. Yenilikçi bir yıldız Neşe Karaböcek. Nerede ise başlangıçta bir opera sanatçısı olmaya giden yolu, ardından Arap müziğine ve 80’li yıllardaki Amerika dönemi ile Batı müziğine doğru yol alıyor. Bu bakımdan yapımcı olarak da adını duyuran Neşe Karaböcek “seyirci kaybederim” korkusuna düşmeden, risklere girmekten çekinmeyen, atak bir görünüm sunuyor bizlere. Son sözleri kitabın aynı zamanda yazılışı amacını da belirten, arka kapak yazısıyla Neşe Karaböcek’e bırakalım: “…Eğer bu hatıralar gerçekten anlatılmaya değer olmasaydı, bu kitabı asla yazmazdım. Bu hazineyi sizlerle paylaşmamak, kendime saklamak bencillik olurdu. Ve işte bir kez daha karşınızdayım… Şimdi sırada hayatımın şarkısı var; en içten duygularla yazıldı, sizin için…”
edebiyathaber.net (1 Mayıs 2025)