Müren Beykan: “Yalnızlıksavar birer fenerimizin olması harikadır şu hayatta.”

Şubat 6, 2019

Müren Beykan: “Yalnızlıksavar birer fenerimizin olması harikadır şu hayatta.”

Söyleşi: Osman Palabıyık

Müren Beykan ile çocuk edebiyatı ve Günışığı Kitaplığı’nın 2019’da gerçekleşecek çalışmaları üzerine konuştuk…

Her ay binlerce kitap çıkarken nitelikli okur yetiştirmek giderek daha da zorlaşıyor. Bu açıdan baktığımızda kitap seçkilerinizde nelere dikkat ediyorsunuz?

Edebiyattan keyif almak, biz yetişkinler kadar çocukların ve gençlerin de hakkı. Onları çeşitli yargı ve yaptırımlar üzerinden dürtüp duran niteliksiz kitaplar ile edebiyat arasındaki ayrımı anlamaları için, has edebiyatla sıkça karşılaşmaları önemli. Hepimizin yalnızlıksavar birer fenerimizin olması harikadır şu hayatta. O fener, bazen David Almond’dır, Christine Nöstlinger’dir, bazen Behiç Ak’tır, Çiğdem Sezer’dir, bazen de Zeynep Cemali’dir, Müge İplikçi’dir. Nedir bu bilge fenerlerin özelliği; elbette en başta –burası bilhassa önemli– her yaştan okurun keyifle okuyacağı duyarlık ve derinlikte öyküler, romanlar kurgulamaları, yazdıklarıyla okurun ayağını yerden kesmeleridir. Editörü hayallere uçuran bir kitap, okurlarını da hayallerle besler, yaşamın zorlu anlarında can yoldaşı olur, farklı dünyaları, farklı görüşleri gönle düşürür. Baktığı yerde bambaşka gerçeklikler görebilen fenerleri ararız biz; terbiyeli, akıllı uslu, hanımhanımcık, dünden baş eğmiş karakterlerle okurunu sindiren, yıldıran fenerleri değil.

Çocukların her an, her alanda eğitilmesi gereken küçükler olduğunu düşünmeyiz. Onların, kendilerini, dünyayı keşfetmeleri için, bin dertle dönen bu dünyada yaşamlarına keyif ve hazlar katabilmek için kitaplara ihtiyaçları olduğunu düşünerek yaparız seçimlerimizi. Onları yargılarla donatmak değil, kendi kanatlarıyla uçurmak derdimiz.

Okurlar tarafından benimsenen ve çok fazla baskı sayısına ulaşmış kitaplarınız var. Yeni bir yazarla yola çıkacağınız zaman herhangi bir sebeple başarısız olma ihtimali gözünüzü korkutuyor mu hiç?

Çocukların, gençlerin yıllar içinde değişen eğilimleri var. Sürekli onları izleme, onlardan öğrenme çabasındayız. Yeni yazarlarla uzun hazırlanma süreçleri yaşıyoruz. Genelde çok çalışkan, yazdığıyla yetinmeyip daha iyisini arayan kişilerdir bizim yazarlarımız. Dolayısıyla gözümüzde korku yok, çocukların bu yazarı ne sürede keşfedeceklerinin merakı var.

Çoğu zaman “çocuk edebiyatı” kitaplarının ders verici tarafı olması üzerinde duruluyor. Bu durum ne kadar doğru ya da nelere ağırlık verilmeli sizce?

Günışığı Kitaplığı çağdaş çocuk ve gençlik edebiyatı yayımlamak üzere 23 yıl önce yola çıktı ve yoluna devam ediyor. Türkçe’nin dil estetiğiyle birleşen nitelikli kurguların arayışında olduk; yetişkinlerin de keyifle okuyacağı, ama küçükleri, gençleri gözeterek yazılmış öyküleri, romanları aradık; metinlerin edebi niteliğini, özgünlüğünü olmazsa olmaz saydık. Herhangi bir konuda mesaj vermek ya da bilgilendirmek, öğretmek amacı güden, hatta önyargılar aşılayan dosyalar, roman ya da hikâye biçiminde de olsalar bizim ilgi alanımıza girmezler. Günışığı Kitaplığı için en önemli ayrım bu noktadadır.

Kitaplar kadar kapakları da önemli. Hem çocukları hem de velileri ikna etmek gerekiyor genelde. İşin tasarım kısmında nelere dikkat ediyorsunuz?

Çocuk ve gencin beğenisi, veli ve öğretmenden elbette daha önemli bizim için. Son yılların pazarlama tekniği “kız ya da erkek kitabı”nın çocukları ve gençleri nasıl sinsice cinsiyet ayrımcısı bireylere dönüştürdüğünü hep beraber izliyoruz. Günışığı tam da bu noktada yüz seksen derece farklı duruyor. Bizler bütün kitapların cinsiyet fark etmeden okunması gerektiğine inanıyor ve kapaklarımızı da her cinsin beğenebileceği tasarımlarla biçimlemeyi önemsiyoruz. Kız kahramanlı kitapları erkek çocuklarının, erkek kahramanlı kitapları da kız çocuklarının okuması, onların yaşamın çeşitli aşamalarında yan yana durabilmesine katkıda bulunacağına güveniyoruz. Bu nedenlerle, her yaş grubunun kitap kapaklarında meraklandırıcı biçimler ve renkler seçmeye özen gösteriyoruz. Elbette, kitabın metniyle doğru bağlantılar kuran, ana karakterlerini, ana konuyu güçlü vurgulayan tasarımlar baştacımız.

Yıl boyunca şehir fuarları, bölge fuarları, ilçe fuarları derken yüzlerce fuar oluyor. Fuarların sayısı artarken gelen okur sayısı düşüyor gibi. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Gerek TÜYAP fuarlarının daha çok ilde düzenlenmesi, gerekse yerel yönetimlerin düzenlediği fuarların artması elbette güzel bir gelişme sayılmalı. Ülkenin her bölgesinde yayıncıların ve yazarların okurlarıyla bir araya gelebilmesi, bir zamanlar ancak “hayali kurulabilen” bir olanaktı. Ancak, bu “gelişmede” ticaretin iştahının, edebiyatın okurla buluşmadaki kırılgan ilişkisini ne yazık ki hırpalar niteliğe ulaşma tehlikesini de barındırmıyor değil. Yazar imzası almak için, belki de okunmayan kitaplar uğruna zaman yitiren okurlar, okurunun onu ne kadar “okuduğunu” ölçemeyen yazarlar, fuarlara koşmaktan yayın niteliğini hayata geçirmede sıkışıklığa düşen yayınevleri…

Toplumun her kesimi için 2018’in ekonomik anlamda zorlu geçmesi, alım gücünün düşüşü yayıncının fuarlardan beklentisini de olumsuz etkiledi, etkiliyor. İnternetten kitap sipariş edebilmek de fuara gitme gereğini de kısmen ortadan kaldırdı. Bu olanaktan uzak bölgelerimiz hâlâ var, ancak Anadolu’daki sadık okurun büyük çoğunluğu online mağazalar sayesinde kitaba ulaşabiliyor.

Fuarlar dışında okurlarla iletişim kurmak adına etkinlik/proje anlamında neler yapıyorsunuz?

23 yıldır yaptığımız gibi nerede ve nasıl olanaklara sahip olduğuna bakmaksızın her yaştan okurumuzla iletişim kurmanın bir yolunu buluyoruz. Günışığı Kitaplığı’nın, okuma kültürümüzü geliştirmeyi amaçlayan ve yıllar içinde gelenekselleşen projeleri bize bu iletişim şansını veriyor. Eğitimciler ve kütüphaneciler için düzenlediğimiz Eğitimde Edebiyat Seminerleri’nin on ikincisi 2 Mart 2019’da düzenlenecek. Türkiye’nin dört bir yanından, pek çok ilden eğitimciler bu seminerlere katılıyor. E-dergimiz Keçi’nin yeni sayılarında bu organizasyonun tüm içeriğini yayımlıyoruz.

Yayıncılara yönelik olsa da, Zeynep Cemali Edebiyat Günü de dolaylı olarak okurlarımızın “edebiyat” sözcüğünü defalarca duymasına, kitapların nitelikleri arasındaki farkı okuma/duyma fırsatı bulmasına, yayıncılık sektörünün varlığına ve tabii, edebiyat ustalarının anlattıklarını okuma/duyma ayrıcalığını yaşamalarına neden oluyor. Yine e-dergimiz Keçi sayesinde.

Öte yandan, genel yayın yönetmenimiz, yazar Mine Soysal yurt genelinde eğitim kurumları, üniversiteler, yerel yönetimler ya da sivil toplum kuruluşlarının işbirliğiyle düzenlenen edebiyat seminerleri ve söyleşilerinde eğitimciler ve ebeveynlerle bir araya geliyor. Yıl boyunca da, yazarlarımızı ve bazen çizerlerimizi okullarda ya da kültür kurumlarında kitaplar üzerine söyleşmek üzere okurlarıyla buluşturmaya da yoğun emek veriyoruz.

Zeynep Cemali Edebiyat Günü ülkenin tek yayıncılık konferansı ve her sene oldukça etkili geçiyor. Konferansa adını veren Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2019’da “Yalan” teması ile düzenlenecek, şimdiden biraz bahsetmeye ne dersiniz?

Gençlere dünyayı öykülerle anlama ve anlatabilme fırsatı sunan Zeynep Cemali Öykü Yarışması’nın dokuzuncu yılındayız. Vurgulamak önemli: Yarışmamıza tüm yurttan 6, 7 ve 8. sınıf öğrencileri katılabiliyor. Bu sefer temamız, sizin de belirttiğiniz gibi, “Yalan”. Son başvuru tarihi 22 Mayıs. Her yıl olduğu gibi, edebiyat dünyasının değerli isimlerinden oluşan seçici kurulda, bu yıl Ayşe Sarısayın, Mine Söğüt, Murat Yalçın, Tolga Gümüşay ve ben zorlu bir görev üstleneceğiz. 2019 öykülerine kılavuzluk edecek cümle de, Zeynep Cemali’nin Ankaralı kitabından: “Güneş ışınlarıyla uyandığımda, o akşam olanları anımsamaya çalıştım.” Cümlenin öykü içinde geçmesi şart değil. Öykünün, gerçek öykü sanatına uygun yazılması, temaya bağlı kalınması ilk ölçütler arasında yer alıyor. Bakalım, gençler yalanın bin bir yüzünü nasıl yansıtacak, katmerlisini, kuyruklusunu nasıl ifade edecekler.

Sosyal medya son zamanlarda yayıncıların gözdesi oldu ve okurlarla bire bir iletişim konusunda oldukça önemli bir alan. Siz bu konuda neler yapıyorsunuz?

Sosyal medya, araç ve mecra özelliğinin çok ötesine geçti ve gündelik yaşamın önemli bir parçası haline geldi. Sadece yayınevleri değil, hiçbir iş kolu sosyal medyayı görmezden gelemiyor artık. İnsanlar günün çok önemli bir dilimini sosyal medyada geçiriyor. Doğallıkla, sosyal medya salt tanıtım alanı olmaktan çıktı; stratejilerimizi belirleme ve karar alma süreçlerinde o mecralardaki dil, tepki, yorum ve paylaşım alışkanlıkları neredeyse birincil önem kazandı.

Günışığı Kitaplığı, ON8 ve e-dergimiz Keçi’nin sosyal medya hesapları aracılığıyla okurlarımızla güçlü bir etkileşim içindeyiz. Türkiye’nin ya da dünyanın uzak bir köşesindeki okurumuza yeni çıkan kitabımızın duyurusunu yaptığımızda, o da kendine göre en kolay yolu seçerek kitaba ulaşabiliyor. Projelerimiz, kitaplarımız ve yazarlarımız hakkında son gelişmeleri, 7/24 okurlarımızla paylaşabiliyoruz. Görünen o ki, sosyal medya, eleştirsek de, okur ve yayınevi arasındaki ilişkiyi bir kitabın çok dışına, birbirlerinin edebiyat yolculuğuna eşlik etme noktasına götürüyor, bambaşka deneyimlere kapı açıyor.

Ekonominin dengesinin bozulmasıyla beraber birçok yayıncı kendi dijital satış platformunu kurmaya yöneldi, Günışığı’nın böyle bir adımı var mı?

Özellikle 2018 yılında dijital satış sitelerinin kitap fiyatlarında aşırı indirim oranları uyguladığını gördük. Bunun, gerek yayınevlerini gerekse dağıtımcı ve kitapçıyı çok zor durumda bıraktığı bir gerçek. Dediğiniz gibi, bazı yayınevleri çare olarak kendi sitelerine satış platformu özelliği kazandırma yoluna gitti. Ancak bu çözüm de, yüksek indirim talebine ne derece çözüm olabiliyor, henüz cevabı net değil. Öte yandan, epeydir tartışılan Sabit Fiyat Yasası’nın bu soruna ciddi çözüm getireceği düşüncesindeyiz. Günışığı Kitaplığı olarak hem altyapı çalışmalarımızı sürdürüyor, hem de gelişmeleri yakından izliyoruz.

E-kitap konusunda daha önce bir söyleşimizde konuşmuştuk ancak tekrar sorayım: Bu konu hep gündeme geliyor hep bir girişim oluyor ama nedense sonra sessizliğin içinde kayboluyor. Okurumuz mu yoksa sistem mi hazır değil sizce?

Haklısınız, 1990’dan bu yana, e-kitap dünya yayıncılık sektörünün ana konularından biri. Teknolojinin gelişmesi ve dijitalleşmenin hızla yaygınlaşmasına paralel olarak 2000’lerde dünyada da, bizde de, yayıncılık sektörünün yüzde ellisinden fazlasını kapsayacağı öngörüldü. Ancak öngörülen gerçekleşmedi, e-kitabın basılı kitaba oranı %3 – %5 arasında kaldı. Bu pazarın gelişmesi ve verimli işleyerek büyümesi, ancak yeterli nitelikte ve sayıda e-kitap satış platformunun kurulması ve gelişmesiyle mümkündü. Bu platformlar hem hak yönetimi, güvenlik ve şeffaf raporlama sistemleriyle yayınevlerinin ve hak sahiplerinin ihtiyaçlarına karşılık verecek, hem de e-kitaba ilgiyi arttırıp ulaşılmasını kolaylaştıracaktı.

Günümüz verileri, bu platformların –düşünülen kadar hızlı olmasa da– geliştiğini ve e-kitabın yakın gelecekte kültür yaşamının önemli bir aracı olacağını işaret ediyor. Yani sistem hazır, okurların da sayısı artacak besbelli; dijitalin gücü bunu mümkün kılacak. Ancak, e-kitabın fiyatı hayal edilen kadar ucuz olamayacak, onu da burada vurgulamakta yarar var. Güvenlik sistemleri için yapılması zorunlu yatırımları yeni maliyet alanları yaratıyor.

Bugüne kadar kitaplarınız yüz binlerce okura ulaştı, bu kitapların benimsenen kahramanlarını göz önünde bulundurursak, Günışığı’ndan beş kitaplık bir öneri sunalım mı okurlarımıza?

Kitaplarımızın çoğunun editörü olarak, bu soruyu cevaplamak benim için hayli zor. Şahsen hepsini şahane buluyorum. Çok okunanlardan bir grubu analım burada: Behiç Ak’ın Güneşi Bile Tamir Eden Adam adlı çocuk romanı, Mine Soysal’ın Eyvah Kitap! adlı anlatısı, V. Tumanov’un Kraliçe’yi Kurtarmak ve Haritada Kaybolmak, Anna Gavalda’nın 35 Kilo Tembel Teneke ile Christine Nöstlinger’in Kim Takar Salatalık Kral’ı adlı çocuk romanları, Zeynep Cemali’nin Ballı Çörek Kafeteryası adlı gençlik romanı ve yine Nöstlinger’in Alev Saçlı Çocuk, Müge İplikçi’nin Uçan Salı adlı resimli öyküleri.

Yeni yılın henüz başlarındayken sorayım, Günışığı Kitaplığı’nın 2019 planında neler var?

Günışığı Kitaplığı’nın 2019’da yeni kitapları yayımlanacak yazarları arasında Behiç Ak, Aslı Der, Ahmet Büke, Necati Güngör, Müge İplikçi, Çiğdem Sezer, Hacer Kılcıoğlu, Kaan Elbingil, Füsun Çetinel, Ömer Açık ve Gülsevin Kıral gibi çok sevilen isimlerin yanı sıra sürprizler de var.

Dünya çocuk edebiyatının çok okunan yazarlarından Andrew Clements ve Bianca Pitzorno yeni kitaplarıyla okurlarıyla buluşmaya hazırlanırken, dünyada küçük büyük milyonlarca okurun tutkunu olduğu Brigitte Labbé’ninÇıtır Çıtır Felsefe” dizisi 31. kitabı Şans ve Şanssızlık, Günışığı Kitaplığı’nın 2019’da ilk yayımlanan kitaplarından oldu. Yaşamı ve dünyanın işleyişini anlamaya çalışan çocuklara, temel kavramları, doğru sorularla düşündüren dizi, gerçek yaşamdan pek çok renkli örnekle dolu.

Her yaşa yazabilen şair ve yazarlarımızdan Çiğdem Sezer’in Kamyon Kafe adlı çocuk romanı ve edebiyat ustalarımızdan Necati Güngör’ün Babam Şimdi Çok Uzaklarda adlı öykü kitabı da, 2019’un ilk kitapları olarak raflarda yerini aldı, alıyor.

Şubat soğuklarında okurlarımızı ısıtacak bir sürprizimiz de var. Öpücük Ne Renktir? ve Dünyanın En Yüksek Kitap Dağı gibi rengârenk kitaplarıyla çok beğenilen sanatçı Rocio Bonilla’dan çok renkli yeni bir kitap geliyor: Kardeşler! Desenleriyle şahane bu “iyi yüzlü” kitap, kardeşler arasındaki hınzır ama sevecen itiş kakışı gülümseterek örnekliyor.

Öyküleri hepimizin gözdesi Ahmet Büke, Zeyno kitaplarına bir üçüncüsünü (res. Sedat Girgin) eklerken, Berk Mucit Oldu ve Berk Operacı Oldu ile çocuklara ulaşan Kaan Elbingil, Berk ve Çıp Çıp (res. Merve Atılgan) ile dizisini noktalıyor.

ON8 markamız da, çağdaş edebiyatımızın önemli isimlerini ağırlamaya devam edecek. ON8 Blog’un yazarları Irmak Zileli ve Sevin Okyay ufukta görünen yeni kitaplarıyla her yaştan okura göz kırpıyorlar.

Yayınevimizin, okuma kültürümüzü geliştirmeyi amaçlayan ve yıllar içinde gelenekselleşen projeleri 2019’da da sürüyor: Eğitimciler ve kütüphaneciler için Eğitimde Edebiyat Seminerleri’nin on ikincisi 2 Mart’ta düzenlenecek. Tüm yurttan 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin katıldığı Zeynep Cemali Öykü Yarışması “yalan” temasıyla 22 Mayıs’ta son başvuruları kabul edecek. Yayıncılık konferansı Zeynep Cemali Edebiyat Günü sonbaharda sektörün çeşitli paydaşlarını yine ilginç tartışma konularıyla bir araya getirecek. Ve tüm buluşmaların içerikleri e-dergimiz Keçi’de ücretsiz yayınlanacak. Dileğimiz, sürprizlerle sevinç verecek, edebiyat, sanat ve barış dolu bir yıla merhaba demiş olmak.

edebiyathaber.net (6 Şubat 2019)

Yorum yapın