Menekşe’de direniş var! | Mehmet Özçataloğlu

Ocak 29, 2015

Menekşe’de direniş var! | Mehmet Özçataloğlu

mehmet-ozcataogluUnuttuğumuz direniş kültürünü bu ülkenin 90’lıları anımsattı bize. Çok değil henüz 1,5 yıl önce. Ve o günden sonra bu ülkede hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Hemen hepimizin yılgınlığa düştüğü bir dönemdi. Bir ağacı sevmekle başladı her şey. Sonra diğer ağaçları ve sonrasında da insana dair değer verilen ne varsa. Ülkenin hemen her köşesinde değerli direnişler boy gösterdi. Bedel de ödendi. Ama vazgeçilmedi. En “Kıymetli”si de belleklerimizde tazeliğini koruyor hâlâ. Kıymet Teyze’miz mahallenin bir avuç yeşiline sahip çıkmak adına siper etti gövdesini kapitalizmin iş makinelerine. Tek başına kazandı savaşını!

Bu örnekler bugünün çocuklarına yarın için rehberlik de edecektir. Güç verecektir. Nasıl ki 15-16 Haziranlar bugün bizim için yol göstericiyse onlar da Gezi’yi anımsayacaklardır. Tüm bu direnişin temelinde yeniden ve yeniden oluşturulan mahalle forumlarının da etkisi var tabi. Çekirdek örgütlenmeler olan mahalle forumları geleceğin inşasında da temel rolünü üstleniyorlar.

Ömer Açık’ın Günışığı Kitaplığı’ndan yayımlanan Menekşe İstasyonu’nda da benzer bir direnişi okuyoruz. Menekşe İstasyonu neresi mi? Anlatayım.

Menekşe Mahallesi, bugün yaşadığımız yerleşkelerden oldukça farklı, çocukluklarımızda bıraktığımız mahallelerin bir örneği. Hepsi hepsi 20 evden oluşuyor. Bir yanı Küçükçekmece Gölü’ne, diğer yanı tren istasyonuna bakıyor. İşte bu istasyonun adı da Menekşe İstasyonu. Menekşelilerin kentle bağını sağlayan tren istasyonu. Bu mahallede herkes mutlu mesut yaşarken bir gün muhtara bir zarf ulaşır. Belediyenin gönderdiği yazıda şöyle yazmaktadır: “Artık yeterince kullanılmayan, bu nedenle yolcular için zaman kaybı demek olan Menekşe Tren İstasyonu’nun Belediye Meclisi tarafından kapatılması önerilmiş, bu öneri bizce de doğru bulunmuştur. Alınan kararın Temmuz ayında uygulanmaya başlamasına karar verilmiştir. Bilgilerinize…”

Belediye buyurmuş da Menekşe teslim olur mu? Olmaz tabii, olmayacak da! Ama kolay değil bu işler de. Direnmek yürek ister, direnmek bilinç ister. Olaylar bundan sonra türlü çeşitli gelişir Menekşe Mahallesi’nde.

Bu mahalle öyle bir mahalle ki; Dişçi Aynur’u, Postacı Ejder’i, Gogo Teyze’si, Büfeci Rıza’sı, Muhtar’ı ve diğerleriyle çok sıcak ve sevimli. Sanki her birini daha önceden tanıyor gibiyiz. Sanki her biri komşumuz gibi. Ama nerede artık o mahalleler. Bırakın mahalleyi apartmanda birlik sağlayıp gelişim gösteremiyoruz artık.

Menekşe İstasyonu bir ilk roman. Ömer Açık’ın ilk romanı. Sürdürülebilir bir yaşam alanı yaratması ve onu korumayı konu edinen bu romanın yazarı ile aynı yaşta olduğumuzu öğrendiğimde düşünmeden edemedim. Aynı dönemde çocukluk yaşadığım bugünün yetişkinleri olarak geçmişi özlüyor ve bugüne yansıtmaya mı çalışıyoruz. Başka başka romanlarda da bunu gördüm son zamanlarda. Alın teknolojinizi ve yalnızlıklarınızı verin bizim sokaklarımızı, oyuncaklarımızı.

Menekşe İstasyonu, direniş romanları arasındaki yerini almıştır!

Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (29 Ocak 2015)

Yorum yapın