Melek Kılıç: “Felsefe bana özle kabuğun çoğu zaman farklı olduğunu öğretti.”

Kasım 19, 2020

Melek Kılıç: “Felsefe bana özle kabuğun çoğu zaman farklı olduğunu öğretti.”

Söyleşi: Deniz Ada

Melek Kılıç ile Kitap Cumhuriyeti tarafından yayımlanan ve ücretsiz okunabilen “Adsız Pencereler” adlı şiir kitabı üzerine konuştuk.

Kitabın adı neden “Adsız Pencereler”?

Adlarını bilmediğim insanlara kendi penceremden baktığım için böyle bir adı uygun buldum.

Tanımadığınız insanlar hakkında yazarken onların da haberdar olmasını ister miydiniz?

Kesinlikle hayır… Çünkü ben sadece dışarıdan bakıyorum insana. Onların yaşamına dahil değilim, onlar da benim yaşamıma dahil değil. Olsa olsa sadece kabuğu tasvir edebilirim. Özü bilmem mümkün değil.

İnsanları gözlemlerken branşınızın katkısı olduğunu düşünüyor musunuz?

Felsefe bana özle kabuğun çoğu zaman farklı olduğunu öğretti. Öğretmenlik mesleği de bunu pratik anlamda doğruladı. Ancak bu meslekte bu kadar farklı insanlarla karşılaşabilirsiniz. Bu nedenle branşım ve mesleğim bana çok şey kattı.

Sizin için anlamak ağır bir yük müdür?

Tabii ki ağır bir yüktür. Herkesin göze alacağı bir şey değil. Bu yüzden insanlar birbirlerini anlamıyor suçlaması bana göre adil değil. Kimin anladığını veya anlamadığını bilmek olasılıktan öteye gidemiyor. Neye katlanıp neye katlanamayacağımıza göre değişir anlayacağımız şeyler. Ben bile kendimi ne kadar anladığımı bilmiyorum.

Kelimelerden umudunuzu kestiğiniz zamanlar oldu mu?

Hem de çok. Kendimden umudumu kestiğim de… İnsan kendinden umudunu kesince tüm insanlardan da umudunu kesiyor. Yani tüm kelimelerden de… Ve insanlardan umudu kesmek mutluluk olasılığını sıfırlıyor. Sıfıra denk geldiğimde kelimeler benim için anlamsızlaşıyor.

Günümüzde şiire yeterince özen verilmemesinin nedeni sizce nedir?

Kendimizi görme mesafesinden uzaklaştık. Hiçbir şeye yakınlık duyamıyoruz, kendimize bile. Samimiyetimizi yitirdik, hem kendimize karşı hem de başkalarına. Samimiyetin yitirildiği yerde şiir neden önemli olsun ki! Bence şiir de insanlara ayna tuttuğu için kendilerini o aynada görmek istemiyorlar. Samimi olmayan bir yüzü kim görmek ister ki…

Hayata dahil olmak mı dışardan gözlemlemek mi?

Hayata dahil olmak mı dışardan gözlenmek mi hangisi daha önemli ayrımını uzun zamandır yapamıyordum. Ama son dönemlerde şunu anladım ki hayatın içindeyken kendimi bağışlayıcı nedenler arıyorum, dışındayken de suçlayıcı… Kendime daha adil bakmak için ikisinin de gerekli olduğunu fark ettim. Artılarımızı ve eksilerimizi görmek için her iki durumda bizim için gerekli.

Anlatırken insanı şiirlerinizde anlaşılamamak kaygısına düştüğünüz zamanlar oldu mu?

Anlaşılamama kaygısı yaşadım. Bu yüzden yıllarca yazılarımı kimseye okutmadım. Karamsar bir görüntü çiziyormuş gibi de algılanmak istemem yazdıklarımda. Çünkü ben insana ihtiyaç duyan biriyim aslında.

edebiyathaber.net (19 Kasım 2020)

Yorum yapın