Kıymeti bilinmemiş bir yazar: Fikret Ürgüp | Onur Uludoğan

Ocak 21, 2019

Kıymeti bilinmemiş bir yazar: Fikret Ürgüp | Onur Uludoğan

I

Orhan Koçak, Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ı ile Ayhan Geçgin’in üç romanını incelediği Tehlikeli Dönüşler isimli kitabının girişinde şu bilgileri verir:

“Atılgan’ın Aylak Adam’ının ilginç bir yayımlanma ve kabullenilme tarihi var. 1958’de Yunus Nadi yarışmasında ikincilik aldıktan bir yıl sonra Varlık Yayınlarından çıkmış ve sınırlı bir övgüyle birlikte epey bir dirençle de karşılaşmıştı. Aynı yayınevinden ikinci bir basım gelmedi. On beş yıllık bir aradan sonra, 1974’te, Bilgi Yayınları kitabı bir kez daha çıkardı. O da orada kaldı. Ama aralık azalıyordu: üçüncü basımını on bir yıl sonra, 1985’te İletişim Yayınları yapacaktı. Sonra, Atılgan öldükten sonra, 1990’ların ortalarında (demek on yıl sonra) yeni kurulan YKY’nin kitapları arasında görüyoruz Aylak Adam’ı. Orada 10-15 yıl gibi bir süre içinde otuz küsur basımı yapılacaktır. Şu halde, elli yıllık bir süre içinde kitabın ölüp ölüp dirildiğini ve sonunda bir ‘modern klasik’ haline geldiğini söyleyebiliriz.” (s.9)

Koçak’ın tespitlerini yaptığı dönemden sonra, Eylül 2017’de Aylak Adam, Can Yayınları tarafından yayımlanmaya başladı. Sanıyorum, orada da uzun süreler boyu epeyce yeni baskısı yapılacaktır.

Aylak Adam özelinde yapmaya çalıştığımız değerlendirmeyi, Oğuz Atay veya Ahmet Hamdi Tanpınar için de yapabiliriz. Bugün, “kült yazar” mertebesinde görülen bu iki isim de yaşarken yeterince okunmuş, değerlendirilmiş değildi.

II

Yaşadığı dönemde kıymeti bilinmemiş, günümüzde de hak ettiği okur kitlesine kavuşamamış yazarlardan biri de Fikret Ürgüp.

Fikret Ürgüp hakkında bugün bildiklerimiz oldukça sınırlı. Tüm kaynaklar, dönüp dolaşıp Behçet Necatigil’in ve Mîna Urgan’ın yazdıklarına götürüyor bizi. Haldun Soygür, Çivili Sandıklar için yazdığı önsözlerde Ürgüp’ün yaşamını çok güzel özetliyor. Oradaki satır başlarına bakarak bir kronoloji çıkartmaya çalışırsak:

Ürgüp, 23 Mayıs 1914 doğumludur. Ekonomik olarak rahat bir çocukluk geçirir. Galatasaray Lisesinde yatılı okur. İstanbul Üniversitesi, Tıp Fakültesini bitirir ve dâhiliye uzmanı olur. Daha sonraki yıllarda psikiyatri alanında da uzmanlık alır. Enver Paşa’nın kızı Mahpeyker Enver ile evlenir ve bir oğulları olur. Türkiye’de çeşitli hastanelerde çalıştıktan sonra Fransa’da, İngiltere’de ve ABD’de eğitim alır ve çalışır.

Tüm bunları yaparken yazmaya, yazdıklarını yayımlamaya ve resim yapmaya devam eder. Sait Faik’in yakın dostu ve doktorudur. Ahmet Hamdi Tanpınar da Ürgüp için önemli insanlardandır. Bu iki dostun kaybı Fikret Ürgüp’ü yaralar ve içinden çıkmakta zorlandığı yalnızlık hissini pekiştirir.

1964’te şizofreni konulu bilimsel bir monografisi yayımlanır. 1966’da ilk öykü kitabı Van, 1968’de Kısa Lodos Hikâyeleri yayımlanır. 1995’te günlükleri, “Dosdoğru Günlük” adıyla kitaplaştırılır.

6 Mart 1977’de Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde hayatını kaybeder.

Fikret Ürgüp’ün yukarıda andığım kitapları, yayımlandıkları dönemde nerdeyse hiç ilgi çekmez. Yazar, Necatigil’e yazdığı bir mektubunda bu durumdan şu cümlelerle yakınır:

“Ne kadar sevindim bilemezsin mektubuna.

Yazıyorum, yapıyorum, kimse takmıyor.

Senin anlayacağını zaten biliyordum, onun için yazdım, çabaladım, yaşadığımı anlatmak istedim, sana ve birkaç kişiye.” (Çivili Sandıklar, s. 10 ve s. 32)

Günlükleri, YKY tarafından yayımlandıktan sonra tekrar baskısı yapılmaz ve günümüz okurları için bulunması epeyce zordur. Öyküleri, 2015 yılında Okuyan us Yayınları tarafından tek cilt halinde basılır. Bu baskı, yeterli sayıda okura ulaştı mı, emin değilim.

III

Everest Yayınları, Kasım 2018’den itibaren Fikret Ürgüp’ün toplu eserlerini yayımlamaya başladı. Bütün Eserleri’nin birinci cildi, Çivili Sandıklar, Van ve Kısa Lodos Hikâyeleri’nin yanında, yazarın kitaplaşmamış öykü ve şiirlerinden oluşuyor. Yayınevinin bilgilendirme notuna bakarsak bu cildi; yazar ve sanatçı portreleri, edebiyat ve sanat yazıları, denemeleri, Amerika yazıları, mektupları ve günlüklerinden oluşan diğer kitapları takip edecek ve Fikret Ürgüp külliyatı, toplamda dört cilt olarak biz okurlarla buluşacak.

Çivili Sandıklar’ı, Sevengül Sönmez ve Haldun Soygür yayına hazırlamış. Necatigil’in ve Soygür’ün giriş niteliğindeki yazılarıyla beraber kitabın oldukça özenli bir çalışmayla hazırlandığını söyleyebiliriz.

Van, otuz bir öykü; Kısa Lodos Hikâyeleri ise on üç öykü içeriyor. Bu öykülerin dışında, kitaba, yirmi beş öykü, metin ve şiir eklenmiş.

Birkaç öyküyü dışarda bırakırsak, Ürgüp’ün kısa öykü (kendi deyişiyle, ‘çok kısa hikâyeler’) yazdığını söyleyebiliriz.

Öykülerin büyük çoğunluğu, gerçeklik algımızla oynayan içeriğe sahipler. Kimi öyküler, gerçekçi bir girişin ardından bir anda yer, zaman ve kişi algılayışımızı sarsarak gerçek üstü bir atmosfere girerken; kimi öyküler, daha başından itibaren okuru belirsizlik içinde bırakır. Fikret Ürgüp, uzmanlık alanının getirdiği bilgiyi de kullanarak, insan zihninin öznel algılayışını ve bu öznel algılayışın çoğu zaman somut gerçeklikten tamamen kopuk olduğunu anlatmaya çalışır. Van, Aşı gibi öykülerde içinde yaşadığımız dünya anlatılır gibi yapılırken bir anda aslında bambaşka evrenlerde geçen olayları okuduğumuzu fark ederiz.

Yukarıda kısaca değinmeye çalıştığım unsurlar nedeniyle, kısa olmalarına rağmen, Fikret Ürgüp’ün öyküleri okurdan emek talep eder. Ürgüp’ün öyküleri, geleneksel anlamda, yer, zaman ve kişilerin sunulduğu, olayların takip edilebilir çizgide anlatıldığı anlatı kalıplarının dışındadır. Bu yönüyle, yazıldıkları zamanın çok ilerisinde oldukları söylenebilir. Kent yaşamının, teknolojinin, zaman kontrolünde yaşadığımız zorlanmaların ve yalnızlaşmanın pençesine düşmüş günümüz okurları ise, emek verip Ürgüp’ün öykülerini okuduklarında kendilerinden çok şey bulacaklardır.

Çivili Sandıklar; Daniil Harms, İstván Örkény, Kafka, Demir Özlü, Ferit Edgü, Bilge Karasu, Yücel Balku, Feyyaz Kayacan seven okurların gözden kaçırmamaları gereken bir kitap.

Onur Uludoğan – edebiyathaber.net (21 Ocak 2019)

Yorum yapın