Kanunu yutan kedi | Zeynep Yenen

Şubat 15, 2021

Kanunu yutan kedi | Zeynep Yenen

M.E.B Yayınlarınca basılan Johann Ludwig Tieck’in Çizmeli Kedi isimli klasik oyunu dilimize Fikret Elpe tarafından çevriliyor. Orijinal adı Der Gestiefelte Kater olan eser altmış sekiz sayfadan meydana geliyor ve Türk okuyucusuyla bin dokuz yüz kırk sekiz yılında buluşuyor. Yüzyıllar boyunca besteciler, koreograflar ve diğer sanatçılar için ilham kaynağı olan çizmeli kedi masalının orijinali İtalyan yazarı Straparola (1554)’ya ait. Daha sonra Fransız yazarı Perrault tarafından bin altı yüz doksan yedi yılında yazılıyor. Becerikliliği ve çalışkanlığı ile sahibini servete kavuşturan kurnaz bir kediyi anlatan masalı Alman yazarı Ludwig Tieck’ de ele alıyor (1797).

Alman roman ve oyun yazarı, şair, çevirmen, denemeci, eleştirmen ve editör Johann Ludwig Tieck (1773), Prusya’nın başkenti olan Berlin’de orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geliyor. Okuldaki derslerinden çok, sahne sanatlarına eğilimli olan Tieck, çocukluk çağında evinde kukla gösterileri ve amatör tiyatro çalışmaları yapıyor. Erken yaşta William Shakespeare ve Johann Wolfgang von Goethe’nin eserlerini okuyor. Üniversitede teoloji, felsefe ve edebiyat eğitiminin ardından Dresden Tiyatrosu’na dramaturg danışmanı olarak atanıyor. Mizah ve taşlamaları ustalıkla eserlerinde kullanmayı seven yazar Sarışın Eckbert – Aynalı Kedicik, Elfler, Çizmeli Kedi isimli eserlerinden başka tarihi içerikli romanlar yazmaya başlıyor.

Tieck, hayatının kalan yıllarını Prusya Kralı IV. Frederick Wilhelm’in himayesinde yazar olarak geçiriyor. Berlin’de (1853) seksen yaşında hayata veda ediyor. Alman romantik akımını etkilediği gibi tüm dünya edebiyatında belirgin bir etkisi oluyor. Shakespeare ve Cervantes’i çeviriyor, Kleist’in eserlerini yayınlıyor.

Çizmeli Kedi isimli eserinde gerçek de gerçekdışı gibi, onunla yan yana varlığını sürdürmeye devam ediyor. Diyaloglarda bunun izleklerine rastlamak mümkün.

Kral kendisini ziyarete gelen prense;

 “Bir şey daha, madem ki siz o kadar uzaklardan geliyorsunuz, söyleyin bakalım bizim dilimizi bu kadar rahat nasıl konuşabiliyorsunuz?” diye sorduğunda, prens “Susunuz” diyor. Kral ne dediğini anlamıyor ve nedenini soruyor. Prens buna karşılık “Canım üzerinde fazla durmayınız, zira seyirciler sonunda sıra dışı bir şey olduğunun farkına varacaklar.” diye yanıtlıyor. Ardından ekliyor “Görüyorsunuz ya piyesin hatırı için sizin dilinizi konuşuyorum, yoksa hakikatten tuhaf” (s;25) Seyircilerin diyalogu ile oyunun içindeki gariplikler de dile getiriliyor. Seyircilerden biri kralın karakterine sahip çıkmadığını (s; 25 ve s; 41), yazarın daha önce söylediğini unuttuğunu söylüyor(s;26).

Oyunun devamında benzer diyaloglarla sıkça karşılaşılıyor:

Hınze, “Çok müteessirim…Baş rolünü oynadığım bir piyesin, fena olduğu hakkındaki iddiasını kazansın diye, soytarıya bizzat kendim yardım ettim… Kader! Kader! Ölümlü insanları şaşırtmasını ne kadar seversin?”(s;67)

Fischer, “Söylesenize nasıl bir şey bu?…Asıl piyes…sanki başka bir piyesin içerisinde diğer bir piyesmiş gibi tesir bırakıyor” (s;68).

Kral ekmeğin buğdaydan yapıldığını bilmiyor ve bunu hoş bir muziplik olarak değerlendiriyor. Yönetenler ekmeğin nasıl elde edileceğine dair en ufak bilgiye sahip değildir göndermesi yapılıyor (s;73).

Çizmeli Kedinin kurnazlığı sayesinde elbiseleri çalındı sanılan efendisine kralın kıyafetleri verilince kralın söylediği sözün de bir gönderme olduğu göze çarpıyor.

“Hah işte Kont. Onu kendi elbiselerimden tanıdım!”

Başka bir özellikleri olmasa da aristokratlar birbirlerine verdikleri payelerle birbirlerini tanır ve kabullenirler.

Kanunun kedi tarafından övülüp kandırılarak yenilip yutulmasından sonra ise kedi idarenin el değiştireceği vurgusunu yapıyor. Burada kanunun kılıktan kılığa girebilmesi, güçlü bir aslandan ürkek bir fareye dönüşebilmesi yasaların kullanımıyla ve etkisiyle ilgili kuvvetli bir gönderme. Kurnaz birinin elinde kanun oyuncak olabiliyor. (s;78). Kanunu bu şekilde kullanan biri iktidara yön verebiliyor veya istediğini getirebiliyor. Aynı göndermeler Machievelli’nin bin beş yüz yirmi dört yılında yazdığı Adamotu isimli eleştirel güldürü oyununda da var. Ancak Çizmeli Kedi hicivsel açıdan Adamotu yapıtına benzemekle beraber absürt ve masalsı unsurlar bulundurmasıyla ondan farklılaşmaktadır. Tieck’in absürt komedi eseri gerçeküstücülüğün yanında postmodern unsurlar taşıyor. Her iki eserin bir diğer ortak özelliği çok kısa yazılmış olmaları. O yüzden yazar her satırını metaforlar ve göndermelerle bezemiş.

Tieck’in absürt tiyatro eseri Çizmeli Kedi’ de sahne ve seyirci arasındaki sınır tamamen çözülüyor,  bu şekilde okuyucu tiyatronun sanatsal zevkinin yanı sıra dünya sahnesinde kendi rolü/rolleri hakkında rahatsız edici şüphelere kapılıyor.

Eser üç eleştiri seviyesinden oluşuyor. Birincisi, masalın kendisinin ve karakterlerinin seviyesi. Okuyucu romantik, büyüleyici bir masal beklerken, oyunun içinde hiç de yadırganmayan insan özelliklerine sahip bir kedinin varlığı şaşırtıcı oluyor. Diğer karakterlerin umut ve korkularıyla da alay eden bu sıra dışı karakter, cahil kişiliğine rağmen başardıklarıyla yalnızca okuyucuyu değil, oyundaki izleyiciyi de hayrete düşürüyor. Kralın verdiği kıyafetleri giyen sözde Kont kedisi için, “Hinze, doğuşta aşağı bir aileden, fakat hizmetleri onu yükseltiyor” diyerek, burjuvazinin sistem içindeki yerini işaret ediyor.

Bu yapıt klasik komedi kurallarına aykırı bir sistem olumsuzlaması ve zamanın aydınlarının eleştirilmesidir. Tieck, soyluların oyun içi oyundaki yetersizliklerini ortaya koyuyor.

Oyunun ikinci eleştirel seviyesinde, yazar sahnede masalın yapımına küçümseme, alay etme ile tepki veren hayali bir izleyici yaratarak, oyun ve oyun içi oyunla okuyucu ile tasvir edilen gerçeklik arasında nesnel bir mesafe yaratıyor. Ve bu şekilde okuyucuyu gerçek dünyaya, eleştirel bakışa götürüyor.

Oyun yazarının gözünden görülen gerçek dünya gülünçtür. Sahnedeki seyirci on sekizinci yüzyıl vatandaşları anlamında aydınlanmış halktan oluşuyor. Hayali izleyiciyi oluşturan karakterlerin isimleri işçi ve zanaatkar alanından alınmıştır: “Schlosser” (çilingir), “Fischer” (balıkçı), “Müller” (değirmenci) ve diğerlerini içeriyorlar. Bu seyirciler sanatsal yaratıcılık konusunda gerçek bir anlayışa sahip değiller, oyun başlamadan önce tartışmada basmakalıp ve akılsız taklitlere tutunuyorlar.

Edebi eleştiri seviyesi ise üçüncü eleştiri seviyesini oluşturuyor. Bir karakter tarafından oyundaki izleyicinin iyi tasvir edildiği söylendiğinde şaşkınlıkla tepki veriyor: “Seyirci mi? Ama oyunda seyirci yok.” Yazar başlangıçta dinleyicileriyle konuşuyor ve ona “Aile öyküleri ve hayata dair zevkli bir oyun” istediklerini söylüyorlar. Fischer, başlamak üzere olan oyunun bu türde olmadığı ortaya çıktığında, “Böyle parçaları nasıl yazarsınız? Neden bilginiz bu kadar kıt?” (s,3) diye yazara çıkışıyor. Yazarın halkın istek ve beklentilerine uymaması, edebi sanatlarda eğitim eksikliği olarak algılanır ve yazar edebi eleştiri kısmında bunun üzerinde durmayı tercih ediyor. Oyundaki yazara seyircilerin tenkitlerini göstermek için çürük elma ve kâğıt atmasıyla sona ulaşılıyor.

Tüm satırlar ve satır araları dikkatle okunması gereken bir eser Çizmeli Kedi.

Kaynaklar:

  1. Romantik Bilinçdışının Postyapısalcılıktaki Yansımaları. Bektaş O.E. Kaygı Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi Sayı 29 / Güz 2017.
  2. Matenko, Percy. Ludwig Tieck and America. Chapel Hill: University of North Carolina Press, 1954. doi: https://doi. org/10.5149/9781469657929_Matenko
  3. https://tr.wikipedia.org/wiki/Ludwig_Tieck.
  4. A critical study of Ludwig Tieck’s translation of Don Quijote. Leach, Martha Florence, 1950. The University of Arizona.
  5. Çizmeli Kedi. Ludwig Tieck. M.E.B 1948.
  6. Adamotu. Niccolo Machiavelli. Çev; Samim Sinanoğlu. Mitos Boyut. 2009

Zeynep Yenen – edebiyathaber.net (15 Şubat 2021)

Yorum yapın