İşte, çalkantılı dönemlerde ruh sağlığını korumanın yolları!

Mart 30, 2020

İşte, çalkantılı dönemlerde ruh sağlığını korumanın yolları!

Oggusto, son zamanlarda yaşanan zor dönemlerde stres, kaygı (anksiyete) ve korku gibi duygulardan uzaklaşmanın ve bu dönemlerde ruh sağlığını korumanın en doğru yollarını; Psikiyatrist Prof. Dr Sibel Çakır’a sordu.

Zor dönemlerde ruh sağlığınız korumanın en az beden sağlığı kadar hayati olduğunu hepimiz biliyoruz.  Özellikle de tüm dünyanın Korona Virüs’ünden korunmanın yollarını aradığı bu dönmede morali yüksek tutmak ve sorunlarla baş etmenin hem kendimiz hem de sevdiklerimiz için çok önemli. Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı olan Prof. Dr Sibel Çakır’a ruhen sağlıklı olmak için felaket dönemlerinde yapmamız gerekenleri sorduk.

Tüm insanoğlu kötü haberleri ardı ardına duymaktan, çok sıkıldı, bunaldı ve uykusuz kalıp, bitap düştü. Bu konuda sizin önerileriniz neler?

Öncelikle sakin olun, salgın hastalık anksiyetesi (kaygısı) yaşasanız da bunu psikolojik bir krize dönüştürmekten kaçının. Çünkü aşırı stres hem psikolojik hem de fizyolojik bağışıklık sisteminizi bozar ve hastalanmaya daha yatkın olabiliriz. O zaman vitesi küçültüp biraz dinlenelim, eve çekilip, yakınlarımızla sohbet etmeye, paylaşmaya, doğaya, açık havaya, daha az tüketmeye, basit yaşamaya dönelim.

Yoğun kaygı yaşanan dönemlerde ruh sağlığımızı korumak için alınması gereken önlemler neler?

Bu sorunun cevabını birkaç madde olarak özetlemek istiyorum.

-Bilinmezliğe karşı toleransınızı arttırın. Hayat zaten sık sık iyi ve kötü sürprizler yaşatır. Yaşamın değişmez kuralı gelecekten beklentilerimize karşın, hayatın bildiğini okuması ve kendi sistemi ile devam etmesi. Bunu kabullenip, hayatı nafile biçimde kontrol etmeye, değiştirmeye çalışmayalım, dalgalara karşı savaşmayalım. Her sürpriz, engelli atlama parkurunun bir aşaması ve hayatı onların üzerinden hoplayıp zıplayarak sürdüreceğiz.

-Aslında anksiyete ile savaşmamak lazım. Jung’un dediği gibi “What you resist persists”. Yani, “Neye direnirsen, sürmesine katkıda bulunursun”.  Hani uykusuzlukla savaşınca hiç uyuyamamak gibi.

-Felaket haberleri ile aşırı ilgilenip takip etmek kaygınızı, umutsuzluğunuzu paniğinizi arttırır. Buna karşın tamamen dikkati başka yöne çevirip, yok farz etmek kısa süreli işe yarasa da uzun dönemde psikolojik zorlanmanızı ortadan kaldırmaz. Bunun yerine olağan sıkıntılardan biri gibi kabullenmek, aşırı tepkilerden ve davranışlardan kaçınmak iyi bir yol. Hastalığın bütün belirtilerine aşırı dikkat kesilmek, gece gündüz buna odaklanmak algımızı bozarak, her normal işareti yanlış yorumlayıp kaygı düzeyimizi tırmandırır.

-Virüs salgını ile ilgili haberlere aşırı maruz kalmak, çok sayıda sosyal medya paylaşımı yapmak ve paylaşılan doğruluğu bilinmeyen haberlerin arasında kaybolmak yerine günde bir iki kez resmi ve güvenilir kaynakları izlemek yeterli. Mesela Dünya Sağlık Örgütü, Sağlık Bakanlığı ve konu ile ilgili çalışan akademisyenler gibi.

Her zaman felaket dönemlerinde korku insanları ele geçirip, paralize ediyor, nedir bunun sebebi ve korkuyu aşmak için neler yapmak gerek?

Zihnimizin genelde kötü senaryolara odaklanmak gibi eğilimi olabilir. Hastalık kapsak bile iyileşme ve zarar görmeden çıkma olasılığı çok yüksek, ölüm oranı çok düşük ve biz paniklediğimizde bu objektif gerçekleri unutuyoruz. Bilinmezlikler, her zaman bildiğimiz, içinde yaşadığımız çok daha ciddi tehlikelerden çok daha korku veriyor bize. Bu durumda zamanımızı hem fiziksel hem psikolojik direncimizi yükseltecek aktivitelere ayırmak daha mantıklı. Hayatın bizi motive eden noktalarına, hedeflere, yapmakta olduğumuz işlere, keyif aldığımız anlara, kişilere odaklanmak, daha iyi hissetmek için en iyi yollar.

Kaygı ve depresif duygulardan uzaklaşmak için mutlaka yapın diye herkese önereceğiniz neler var? 

Bağışıklık sistemini güçlendirici beslenme (koyu renkli meyve sebze, probiyotik, fermente ürünler…), iyi uyumak (kesintisiz 6-8 saat), alkolü sigarayı kesmek, açık havada egzersiz yapmak, gevşeyip sakinleştiren aktivitelere odaklanmak oldukça faydalı. Kaygıyı, depresif duygu durumu ve uyku bozukluklarını düzeltemez isek acilen psikolojik destek almak önemli.

Evde karantinada kalmanın çok izole ve yalnız hissettirmesine izin vermeyin  sevdiklerinizle iletişim, sosyal etkileşim ve aktiviteler ihmal edilmemeli. Daha önceki karantinalarda, akut stres bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu geliştirmiş kişiler olduğu göz önüne alınırsa, kaygı ve endişe düzeyi yüksek kişilerin daha çok kendilerini sakinleştirmeleri, bu önlemleri almaları ya da psikolojik destek almaları gerekir. Uykunun ve iştahın bozulması, alkol, sigara ve madde kullanımının artması psikiyatrik destek almayı gerektiren  önemli işaretler olabilir.

Bu durumdan özellikle çocukların etkilenmesini ve çocukların korku içinde yaşamasını önlemek için yapmamız gereken neler var?

Çocukların ruh sağlığı biraz da anne babaların tutumuna bağlı. Özellikle çocuklara uygun açıklamalar yapılarak bilgilendirmeli, ebeveynlerin stresinin onlara geçmemesi sağlanmalı. Sağlıklı hijyen alışkanlıkları, sağlıklı yaşam biçimi, oyunlaştırıp hikayeleştirilerek, korku yaymadan çocuklara öğretilmeli. Çocuklar virüs salgını ile ilgili olumsuz haberlere maruz bırakılmamalı.

Sizin, yaşanan salgın ile ilgili eklemek istediğiniz neler var?

Aslında düşündüğümüzden daha güçlüyüz. Kaosa dönen medya bombardımanları, kaygısı yüksek, karamsar kişilerin daha fazla paylaşım yapması bizi objektif ve olumlu bilgilerden koparabilir, bunu unutmamalı.

Belki de bu salgın, dünyanın her kesiminden insanın eşit ve benzer olduğunu, tüm ihtiyaçların basit ve yaşamın sadeliğini hatırlatır, doğa ve diğer insanlarla barışık ama sınırlara saygı göstermemiz gerekliliği ile daha iyi bir dünya oluşturmamız için düşündürür, adımlar attırır.

edebiyathaber.net (30 Mart 2020)

Yorum yapın