İnsan Neyle Yaşar? | Emel Bayrak

Haziran 1, 2023

İnsan Neyle Yaşar? | Emel Bayrak

Bir edebiyat eserinin Dünya Klasikleri arasında sayılabilmesi için yazıldığı zamanın ötesinde okuyucuya seslenebilmesi beklenir. Yapıtın geçtiği belirli dönem olsa da başka dillere çevrilip yüzyıllar sonra okunduğunda bile etkisini korur. Dünyanın diğer bir ucundaki yabancı bir yazar tarafından yazılmış bir dünya klasiğinin usta ellerde yapılmış çevirisini kendi dilinizde okuduğunuzda kendinizden, yaşamınızdan, duygularınızdan mutlaka bir şeyler bulursunuz. Descartes’ın okumakla ilgili şu sözü anmaya değer; “İyi bir kitap okumak, geçmiş asırların en iyi beyinleriyle sohbet etmek gibidir.”

Dünya Klasikleri’nin en önemli yazarlarından Tolstoy’un “İnsan Neyle Yaşar?’’ kitabı bu tanımı karşılayan kısacık bir öykü kitabı. Kitaba adını veren de yine aynı adlı öyküsü.

Hepimiz zaman zaman yaşamanın, dünyada var olmanın anlamını ve yaşama anlam katabilmek için ne yapmalı sorularını aklımızdan geçiririz. Anlamsız ve amaçsız bir yaşamı sürdürmek zordur. Tolstoy, bu kısa öyküde, ancak yaşamın anlamını, insanın neyle yaşadığını keşfedebilirse geri dönebileceği koşuluyla dünyaya sürgüne gönderilen bir meleğin, insanlardan öğrendiklerini anlatıyor.

“İnsanda ne var? İnsana ne verilmemiştir? İnsan neyle yaşar? Bunları öğrenince yine göğe döneceksin…’’

Karlı bir kış günü yeryüzüne düşer. Rastladığı fakir kunduracı kendisini soğuktan ölmekten kurtarıp yiyeceğini paylaştığında ‘insanın içinde var olan sevgiyi, sevme yetisini, yaşayabilmek ve yaşatabilmek için sevmek gerektiğini’ anlar ilk olarak. Kunduracının yanında çalışmaya başlar. Bir gün köhne dükkana oldukça varlıklı bir adam gelir. Kendisi için bir çift çizme sipariş etmek istediğini ancak yaptıracağı çizmelerin bir yıl boyunca hiç ama hiç eskimeyecek olması koşulu ile ödeme yapacağını söyler. Hemen arkasındaki ölüm meleğini gördüğünde bir yıl boyunca hiç eskimeyecek çizmeler istese de bu varlıklı adamın gün batmadan öleceğini anlar ve insana, ‘gerçekten neye ihtiyacı olduğunu bilme yetisinin verilmediğini’ fark eder. Bir başka gün ikiz bebeklerine ayakkabı yaptırmak için bir kadın gelir. Ayakkabıların teki farklı olacaktır çünkü ikizlerin biri topaldır. Kadın, ikizleri dünyaya getiren annenin kendisi olmadığını ama onları kendi çocukları gibi sahiplendiği, yaşamını onlarla anlamlandırdığı, bebeklerin birinin neden topal kaldığını anlattığında bir bebeğin asla tek başına hayata tutunamayacağını, insanın muhtaç bir canlı olduğunu, insanların sadece kendileri için kaygılanarak değil ancak birbirlerine destek olarak, dayanışmayla yaşayabileceklerini öğrenir. Ardından da eski haline dönüşür ve göğe geri kabul edilir. 

Yüz elli yıl önce bir Rus yazar tarafından kaleme alınmış bu kısacık öykü, bugün de en çok ihtiyaç duyduğumuz insani gereksinmelerimizi hatırlatıyor. Sadece kendimiz için yaşamanın manasızlığını ve insan olmaya uzak oluşunu. Yaşamın anlamının, gerek diğer insanlarla gerekse tüm doğayla karşılıklı olarak işe yarar ve korumacı bir ortak yaşamda olduğunu, dayanışmanın olmazsa olmazlığını anlatıyor.

edebiyathaber.net (1 Haziran 2023)

Yorum yapın