İlk kitap Roma İmparatorluğu’nda nasıl karşılandı?

Eylül 8, 2016

İlk kitap Roma İmparatorluğu’nda nasıl karşılandı?

kitap-romaBBC’den Keith Houston’ın makalesine göre E-kitap ile basılı kitap arasındaki rekabet daha önce Roma’da ilk yapraklı kitap ortaya çıktığında da yaşanmıştı. İşte o makale:

“Elektronik kitap ya da kısaca e-kitapları taşıma sorunu olmadığından basılı kitaplardan daha pratiktirler. Bir tıkla binlercesine ulaşmak mümkündür. Çoğu insan kitapların ve okumanın bir devrim geçirdiği kanısında.

Bu herkesi sevindirmiyor. Kitapseverler, yayıncılar, kitapçılar e-kitap ile basılı kitap arasındaki rekabeti ilgiyle takip ediyor. 2020’ye kadar basılı kitabın ölümünü ve dijital satışların artışını öngörenler, 2015’te e-kitap satışının ilk kez düşüşüne tanık oldular. Kitap şimdilik önde görülüyor ama bu tartışmanın bir sonuca bağlanması daha epey zaman alacak gibi görünüyor.

Fakat benzer bir durum 2000 yıl kadar önce yine yaşanmış. Yeni çıkan ve alışılmadık bir kitap türü, okurların alışkın olduğu eski türe karşı bir tehdit olarak görülmüş.

Papirüs rulolar

Milattan sonra 1. yüzyılda Roma yazıyla doluydu. Heykellerde, mezar taşlarında yazılar vardı. Yurttaşlar mumla cilalanmış tahta tabletler üzerine yazı yazar, mesaj gönderirdi. Varlıklı insanların kütüphaneleri tarih, felsefe, sanat üzerine kitaplarla doluydu. Ama bunlar bildiğimiz türden kitaplar değildi. Mısır papirüslerinden yapılma metrelerce uzunlukta rulolardan oluşuyordu.

Bunları okuması da zordu. İki elle tutup açmak ya da bir ucuna ağrılık koymak gerekiyordu. Kıvrılan uçları yıprandığı için okunmaz hale geliyordu.

Ayrıca papirüs uzun ömürlü bir malzeme değildi. Sıcak ve kuru Akdeniz ikliminden uzaklaştıkça bozulma riski artıyordu. 275 yıllarında Roma imparatoru olan Tacitus, Galya ve Cermanya’da (Batı Avrupa) tarihçilerin bozulan eserlerini her yıl yeniden yazdırırdı.

Papirüs ayrıca sık sık sarılmaktan dolayı yırtılıyordu. Sadece bir yüzüne yazı yazılabiliyordu.

İlk yapraklı kitap

1. yüzyıl dolaylarında yeni bir kitap türü görülmeye başlandı. Arkeologlar hem ön hem de arka yüzünde yazılar ve kenarlarında boşluklar olan papirüs parçalarına rastladı. Bunlar dünyanın ilk çok sayfalı kitabından sayfalardı. Romalılar bu yeni kitaba ‘ağaç kütüğü’ anlamında kodeks diyordu. Bu kitabın ilk nasıl ortaya çıktığını bilmiyoruz. Ama Romalı şair Martial, okurlarını bu kitabı almaya teşvik ediyordu.

“Kitaplarımı her an yanınızda taşımak ve uzun yolculuklarda size arkadaşlık etmesini istiyorsanız küçük parşömen sayfalar üzerine yazılmış olanlarını alın. Rulo kutularınızı büyük yazarlara ayırın; benimkiler tek elle tutulabilir.”

84-86 yıllarında Martial’ın yaptığı bu reklam, 1. yüzyılda çok sayfalı kitabın bilindiğini ve bunların en azından bir kısmının parşömen adı verilen bir maddeden yapıldığını gösteriyor.

Papirüse alternatif olan parşömen ondan birkaç yüzyıl önce bir Yunan şehir devletinde bulunmuştu. Temizlenip gerilmiş hayvan derilerinden yapılıyordu parşömen. Üretimi uzun ve zahmetli bir süreç içerse de pürüzsüz ve dayanıklı olması parşömeni yazı için ideal kılıyordu.

Çok yapraklı kitap olarak bilinen ilk kodeksin tam olarak ne zaman ortaya çıktığı ve ilk olarak papirüsle mi yoksa parşömenle mi yapıldığı soruları kesin olarak yanıtlanamıyor.

Kodeks ve Hristiyanlık

Fakat yapraklı kitap, rulodan çok daha ileri bir adımdı. Kitap yaprakları iki tahta ya da üst üste yapıştırılmış eski papirüs ve parşömenden oluşan kapaklar arasında birleştiriliyordu. Bu yapraklara sayfa numaralarının eklenmesiyle birlikte indeks ve içindekiler kısmı oluşturuldu.

Bu kitaplar rulolardan daha az yer kaplıyor ve daha fazla yazı içeriyordu. Bu kolaylıkları sayesinde kodeksin geleceği aydınlık görünüyordu.

Oysa Roma halkı içinde ve etrafındaki diyarlarda kodeksin yararı konusunda görüş ayrılıkları vardı. Roma’nın pagan çoğunluğu ve Yahudiler eski ruloları tercih ediyor, imparatorlukta hızla artan Hristiyan nüfus ise İncili, yorumları ve batıni aklı içeren kitapları okumak istiyorlardı.

Bu hikayenin sonunu biliyoruz: 6. yüzyılda hem paganlık hem de ruloların sonu gelmiş, Yahudilik ise Hristiyanlığın gölgesinde kalmıştı. Kilisenin eşliğinde yapraklı kitap tarihteki ve toplumdaki yerini bulmuştu.

21. yüzyılın e-kitabı ise antik dünyada kodeksinki gibi sadık takipçilere sahip olmayabilir. Ama onun da bir tartışmaya vesile olduğu çok açık. E-kitap basılı kitabın yerini mi alacak yoksa ruloların akıbetine mi uğrayacak? Bunu zaman ve kitapçıların kârları gösterecek.

Kaynak: BBC (8 Eylül 2016)

Yorum yapın