Hayal gücünün yazarı, tefekkürün şairi Ursula K. Le Guin ile Yazma Üzerine sohbetler | Gökçe Tokatlıoğlu

Mart 18, 2023

Hayal gücünün yazarı, tefekkürün şairi Ursula K. Le Guin ile Yazma Üzerine sohbetler | Gökçe Tokatlıoğlu

Yazma Üzerine Sohbetler, Ursula K. Le Guin ve David Naimon’un  Oregon Portland ‘dan yayın yapan KBOO radyo kanalı için 2018’de yaptığı son söyleşinin kitaplaştırılmış hali.

Kitap giriş bölümüyle dört kısma ayrılıyor. Giriş kısmı Söyleşi Dehşeti  ile başlıyor. Yazarın soruları cevaplarken yazdıklarını tekrar açmak mecburiyetinde hissetmesi bu başlığa sebep olmuş. Kurmaca, Şiir, Kurmaca Dışı ise diğer bölümler. Le Guin; kurmaca hakkında konuşurken rahat ama şiir ve kurmaca dışı eserleri hakkında konuşurken utangaç ve acemi olduğunu söyler. Halbuki okuyucuda yarattığı imge daha farklı. Her zorluğu aşan, hayatın sırrına ermiş, hayal gücünün üreteceği her tür mahlukatla konuşabilen, engin duygu ve düşünce dünyasına sahip bir masal anlatıcısı. “Zaman olmaktır, zaman mabettir” derken kendi mabedini hayali toplumlarda, gezegenlerde, alternatif yaşam biçimlerinde ve gelecek tasavvurlarında yaratıyor.

Söyleşiyi yapan David Naimon, Le Guin’i; kökleri yere sağlam basan hayal gücünün göğe tırmandığı bir yazar olarak tanımlar.

Söyleşi boyunca Le Guin, dünya edebiyatının kanonlaşmış isimlerinden, yazma tarzlarından, tekniklerinden bahseder: Woolf’tan neden etkilendiğini, Tolkien’in onu nasıl büyülediğini anlatır. Tolstoy’dan, Dickens’tan, Orwell’den, Henry James’ten, Mark Twain’dan, günümüz yazarlarından David Mitchell’den ve Elena Ferrante’nin yazma teknikleri üzerine değerlendirmeler yapar.

U.Le Guin  “hayal gücünü kısıtlamak zihnin işleyişini kısıtlamaktır” der ve roman yazarken içinden gelen o emin sesle tartışmadan yazdığını söyler. Şiirleri tefekküre dayanır, ana izlekse dünyadaki yerimizdir. Taoizm felsefesindeki zaman ve mekan yaklaşımından hareketle şiirlerinde dünyada sessizce, iz bırakmadan hareket edip, kaybolmanın erdeminden bahseder. Zıt gibi görünen kavramlar aydınlık-karanlık, ying-yang gibi metinlerinde birbirine bağlı, tek olarak yer alır. Le Guin’e göre; yeryüzündeki insan ya da olmayan her varlık, nesne ve onun konuşan diliyle, şiir aracılığıyla hikayelerini anlatır. Metni okunur yapan sürükleyici öğe sadece düşünce değil sesler ve ritimle yakaladıklarıdır.

Modern dönem anlatılarıyla sanayi öncesi dönemdeki anlatılar arasındaki farkı anlamlandırmaya çalışır. Neden ilkel mitler gerçekçilikten uzaktır? Ya da çocuk hikayelerinde bolca yer alan hayvanlarla ilgili masallar, fabllar neden artık yetişkinler için kullanılmaz? Bilim kurgu yazını neden sadece çocuklar ve gençler için diye kabul edilir? Söyleşide bu sorulara nedenselleştirerek cevaplar arar.

Yazmak Üzerine Ursula K. Le Guin ile yapılan söyleşiden, onun ifadeleriyle yazmak isteyenlere tavsiyeler:

-Sanatta taklit, bir öğrenme aracı olarak kullanılabilir. İyi şeyler okuyup büyük yazarlar gibi yazmaya çalışıp öğrenebilirsin. İntihalden uzak durarak.

-Yazdıklarını duymalısın, dinlemelisin, yazdığını dinlersen; ahengi yakalarsan cümlelerin akışını sağlarsın. -“Üslup ritimdir, zihindeki dalgadır. Dalga, ritim kelimelerden önce ordadır ve kendine uyan kelimeleri getirir”,der Ursula  bunu Wirginia Woolf’ tan öğrenmiştir. Hafıza, hayal gücü ve deneyimlerin altında yatan kelimelerin uyduğu ritmi bulmak ve hayal gücünü tekrar harekete geçirmek yazarın işidir.

 -“Yazar; tüm karakterlerin yaratıcısı olarak aslında tüm eser boyunca şüphe ve belirsizliği tutar bu da meşru bir taktik ve sanattır”

-Modernist yazım kılavuzlarında yer alan hikayenin ana damarının çatışma üzerine kurulması gerekliliği yanlış bir düşüncedir. Hikayeye, olay örgüsüne çatışma üzerine kurulmuş mu diye bakan bir yaklaşım hem maskülanist hem de sosyal Darwincidir. Hayat sadece çatışmadan beslenmez başka damarlar da vardır.

-“Herhangi bir sanat eseri, kelimelerle ifade edilebilen sözel düşüncelerden fazlasını içerir. Bir romanı ya da şiiri eleştirirken tek bir kavramsal anlama indirgeyemezsin .” -“Zamanımızın kaçış edebiyatı; sahte gerçekçiliktir. Bilim kurgu da, fantezi de, gerçekçi ya da öykünmeci kurmaca da anı türü kadar edebiyattır”

-Günümüz kurmacalarında kullanılan bakış açılarından biri de tek kahramana odaklı üçüncü tekil şahıs anlatımı bu da, birinci tekil şahıs anlatımına benziyor. Bakış açısı hikaye için önemli ve hareketlidir. Yazarın zihninde dolanarak ne yaptığına bakın. Woolf’un Deniz Feneri’ni, Tolstoy’un Savaş ve Barış’ını okuyun. Bakış açılarındaki geçişlere dikkat edin.

 -Son zamanlarda hikaye anlatmak için kullanılan yöntem: Şimdiki zamanda anlatım. Önündeki noktayı gören çevresini göremeyen, “fener odağı” kısıtlayıcı bir anlatım. Oysa bu kip, gerilim ve drama için, lafı dolandırmayan bir tarz için uygundur. Uzun bir romanda bu kip, okuyucu için zorlayıcı olabilir. Geçmiş zaman kipi ise; zamanda ileri ve geri hareket etme imkanı verir. Zihnin işleyişi de bu şekildedir.

-Kurmaca ve şiirde egonun, zihnin rolü ikincildir, kurmaca dışı ise ego odaklıdır ve inandığın, düşündüğün şeyleri söylemeyi içerir.

-Dümeni Yaratıcılığa Kırmak adlı kitabında okurlarına, yazmak isteyenlere atölye çalışmasında önerdiği Yalınlık alıştırması: Hiç sıfat ve zarf kullanmadan tam bir sayfalık anlatı yazmak böylece tüm enerjisi fiile ve isimlere yönelen katıksız düzyazı çıkar. Son alıştırma ise Korkunç Bir Şey: Kendi yazdığın bir pasajı ikiye bölüp kullandığın kelimeleri yarıya düşürerek aynı şeyi ifadeye çalışmak şeklinde özetlenebilir.

Kaf Dağının ardında koruyucu ejderleriyle yaşayan, eteğinde masallarını dinlediğimi hayal ettiğim koca bilge büyücü,  Ursula K. Le Guin  22 Ocak 2018’de seksen dokuz yaşında aramızdan ayrıldı.

*David Naimon kimdir? Eğitimini Colorado Üniversitesinde felsefe ve çevre koruma üzerine tamamladı. Oregon Portland’da radyo yayıncısı olarak çalışmakta.2015’te En iyi Amerika Makalesi ve Seyahat Yazısı ödülleri var. Bu söyleşi Tin House yayınları tarafından 2018’de Amerika’da Conservations on Writing adıyla yayımlanmış.

edebiyathaber.net (18 Mart 2023)

Yorum yapın