Gölgede kalan yüzlerimize dair | Peyman Ünalsın Gökhan

Aralık 11, 2022

Gölgede kalan yüzlerimize dair | Peyman Ünalsın Gökhan

İskoçyalı yazar Robert Louis Stevenson’ın, 1886 yılında, rüyasından yola çıkarak yazdığı Dr. Jekyll ve Mr. Hyde novellası, Carl Gustav Jung’un gölge arketipinin en net örneğidir. Utterson isimli bir avukat, eski dostu, yaşlı Dr. Jekyll’ın zaman zaman olduğundan daha farklı göründüğünü gözlemler. Dr. Jekyll, “iri, çelimli, pürüzsüz yüzlü, belki hafiften kurnaz görünüşlü ancak her türden yetenek ve teveccühün izlerini taşıyan” elli yaşında bir adam olarak anlatılır. Mr. Hyde ise, Utterson’ın, onu asla Jekyll’ın yanında görmediği asistanı olarak tanımlanır. Hyde genç, şeytani bir enerjiyle dolu, ufak tefek ve biçimsiz biri olarak tasvir edilir. Utterson, Mr. Hyde’ın arkasındaki esrar perdesini aralamaya çalışır. En nihayetinde Dr. Jekyll’ın bıraktığı notla, Hyde’ın Jekyll’ın bastırdığı gizli gölgesi olduğunu öğrenir. Dr. Jekyll kendi kendine uyguladığı ilaç tedavisi ile personasından sıyrılıp, “hafiften kurnaz görünüşlü” yüzünün altında yatan bölünmüş benliğini ortaya çıkartır. İyi yürekli Dr. Jekyll geceleri canavar gölgesi tarafından ele geçirilir. Gölge o kadar güçlenir ki, Jekyll’ın isteği ile değil, Hyde’ın hâkimiyeti ile bastırılan ego ön plâna çıkmaya başlar. Jekyll dine sığınır. O ilahi gücün, bir çeşit şeytan çıkarma işlevi göreceğine ve benliğini ele geçirmekte olan Hyde’ı bertaraf edeceğine inanır. Ancak başarılı olamaz. Çünkü onun dindarlığı sahtedir, kendi gölgesinden duyduğu korkuyu yok etme çabasıdır. Karanlık tarafı Dr. Jekyll’ı tamamen ele geçirir ve intihar eder. Yani kötülük de aslında kendini aşar.

Gölgeyle Buluşma, C. G. Jung’un gölge arketipi üzerine derlenmiş bir kitap. Farklı başlıklar altında toplanan on ayrı bölümden oluşuyor. Her başlık, editörler Connie Zweig ve Jeremiah Abrams tarafından derlenen, başta C.G. Jung olmak üzere John A. Sanford, Robert Bly, Joseph Campbell, Ernest Becker, Rollo May, William Carl Eichman gibi değerli Jung analistlerinin makalelerini içeriyor.

Timaş Yayın Grubu’nun kasım ayında okurlarla buluşturduğu kitabın çevirmeni ise Özgür Ertana. 1989 yılından bu yana Londra’da yaşayan Ertana’nın son yirmi yıldır özellikle Jungiyen psikolojiye ilgi duyması ve bu alanda yaptığı çalışmalarının yansıması olarak, akıcı ve anlaşılır bir çeviri okuma şansına sahip oluyoruz. Kitapta yer alan kavramların okur tarafından kolaylıkla algılanabilir bir dille yayımlanması konusunda Ertana’ya, psikolog Berin Orhan destek olmuş.

Dilinin akıcılığının yanı sıra kitabın sonlarına eklenen bibliyografya, makale sahibi analist yazarların kısa biyografileri ve Jungiyen Terimler Sözlüğü, okuma sürecini kolaylaştırıyor.

Carl Gustav Jung: “Bilince çıkarmadığınız şey hayatta kader olarak karşımıza çıkar.” diyor. Birkaç kelimelik, kısacık bir cümle ama ne kadar anlam yüklü! Bakın, Gölgeyle Buluşma bu kısacık cümlenin parantez içini nasıl dolduruyor.

Gölgemizin, güneşli bir havada peşimizi bırakmaması gibi, bilinçaltımıza hapsettiğimiz düşüncelerimiz, duygularımız, onları sakladığımız yerde bir tavşan uykusuna yatıyor. O duygu ve düşüncelerimizi kendimize itiraf etmekten, dışarıya sergilemekten imtina ediyoruz. Çünkü her zaman masum, doğru, iyilikten yana değillerdir. Anlık bir oluşum da söz konusu olamaz. Temeli doğduğumuz evde, büyüdüğümüz aile ortamındadır. Sonra bir gün… En basit örneği vermek gerekirse, bir muz kabuğuna basıp düşen adamı görür görmez sinsice bilinçaltımızda bekleyen duygular uykudan uyanıyor ve kahkahalarımızda beden bularak özgürlüğünü ilân ediyor. İçimizdeki Mr. Hyde karanlık yüzünü göstermekten kaçınmaz.

Gölgeyle Buluşma, rüyalarımızın basit birer bilinçaltı akışı olmadığını belirtiyor. Jungiyen analistler verdikleri örneklerle, rüyalarımızı okumasını bilirsek, bilinçaltımızda gizli gölgenin izini sürebileceğimizi söylüyor.

Gölge sadece kişinin personasının ardındaki anima ya da animusta toplanan karanlık tarafı temsil etmiyor. Kardeşler arasında, karı koca arasında, ebeveynlerle çocuklar arasında hatta daha geniş bir çember çizersek doğanın içinde vahşi/evcil, yabani/uygar, tanrısal olmayan/tanrısal, delilik/akıl sağlığı, kaos/düzen olarak gölgesel karşıtlıkları görebiliriz. Hipokrat yeminini çiğneyen sahte doktorlarla, kutsal vazifelerini kişisel ihtiraslarına yem eden din adamları, şifacı gurular insan doğasındaki karanlık tarafın yansımasıdır.

Gölgeyle Buluşma, kökü mitlere dayanan, Uzakdoğu felsefesinde Yin Yang olarak karşımıza çıkan karşıtlıkları keşfetmenin, onlarla yaşamayı, dizginlemeyi, bastırmayı öğrenmenin yöntemlerinden de bahsediyor.

Yazının başında, Stevenson’ın Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ı rüyasından yola çıkarak yazdığını belirtmiştim. Kitapta okuyacaksınız; bilinçaltımızdaki gölge yanımız rüyalarımız aracılığıyla bize görünebiliyor. Belki de Stevenson bu novellasıyla bize; “Gölgemi takdimimdir.” diyordu. Kim bilir?

edebiyathaber.net (11 Aralık 2022)

Yorum yapın